mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

mitolojide üçlemeler... ana oğul ve kutsal bakire

Mitolojinin en popüler ve ilgi çekici üçlüsüdür belki de; ana, oğul ve bakire kız üçlemesi. Kökenleri ve günümüze kadar isim ve kimlik değiştirerek gelen etkileri de en fazla konuşulup tartışılan üçlüdür Leto, Apollon ve Artemis.

Efsanelerde ''güzel saçlı''olarak tanımlanan Leto, Zeus'la olan birlikteliğinden hamile kalınca, Hera'nın gazabından kaçıp, çocuklarını doğuracağı yer arayışına girer. Apollon'u Delos'ta,  Artemis'i Ortygia'da  doğurduğunu anlatan bir metinin varlığı nedeniyle; Ortygia'nın nerede olduğuna dair farklı tartışmalar ve tezler atılır ortaya. Delos yakınındaki Bıldırcın Adasının Ortygia olduğu iddiaları olsa da, bu pek kabul edilir görünmüyor.

mitolojide üçlemeler...horalar erinyeler kharitler iş başına

İnsanların üç rakamına olan mistik ilgisini, Yunan mitolojisinde yer alan, bol sayıda üçlemelerle de gözlemlemek mümkün. Genelde birbirini tamamlayan, tek başlık altında toplanan üç karakter olarak karşımıza çıkan üçlemelerin çokluğu, nedir bu üç sayısının kerametinden tutun da, neden piramitler üç köşelidire  kadar bir dizi soruyu da getiriyor insanların aklına doğal olarak.

Kader tanrıçaları Moira'lar, düzen tanrıçaları Hora'lar, intikam tanrıçaları Erinyeler, neşe ve mutluluk tanrıçaları Kharitler gibi felsefi nitelik taşıyan soyut kavramlar yanında Leto- Apollon- Artemis, Ana-Oğul-Kutsal Bakire Kız'ı simgeleyen üçlü tanrı motifi de üçlemelerde ilk akla gelenlerden.

sonsuz uykuyu dileten aşk... selene ve endymion

Anadolu'nun her dağının ayrı bir efsanesi, ayrı bir aşk hikayesi var. Kiminde güneşin doğuşu bir başkadır, kimi denizin muhteşem görüntüsü üzerinde kurduğu hakimiyetle aşkları barındırır. Doğanın uyumu ve güzelliğinden doğan aşk hikayelerinin en güzellerinden biri, Latmos (Beşparmak) Dağlarında ay tanrıçası Selene ve çoban Endymion'un hikayesidir belki de.

Latmos dağlarında ay bir başka mı güzeldir de çoban Endymion aşık olmuştur; yoksa dağların güzelliği mi Endymion'a yansımış da ay tanrıçası vurulmuştur bilinmez ama, Ay'ın aşkı sonsuz uykuyu dileyecek kadar düşmüştür Endymion'un yüreğine. Düşmesine düşmüştür ama tek taraflı kalmamış, karşılığını da fazlasıyla almıştır sevgilisi ay tanrıçası Selene'den.

kurban mı lazım?

İnsan psikolojisi, hayatta her şeyi bir bedel üzerine oturtup, sahip olunabilecekler için, var olanın devamlılığı için veya talihi döndürmek için hep bir bedel ödemenin gerekliliğine inandırmış kendini. Bu bedele kutsal bir kimlik kazandırıp hem kendi vicdanını rahatlatmanın, hem de bedeli ödeyeni bir çeşit istekli gönüllü haline sokmanın yolunu bulmuş. Kurbanın ödülü, kimi zaman cennet, kimi zaman tanrının temsilcisi, rahip veya rahibelik  gibi kutsal bir kimlik olmuş.

tantalos'un cezasını kime vermek isterdiniz?

Kimi suçlar var ki, karşılığında, suçu işleyene hakkettiği cezayı bulmakta insanın hayal gücü yetersiz kalır. Ne kadar zorlarsa zorlasın bulunan cezanın hafif kaldığı, daha ağırının reva olduğunu düşünür. Tantalos'a verilen ceza da insanın sınırsız hayal gücünün örneklerinden birisidir.

Evladını öldüren bir babanın cezası ne olmalı? Ya öldürmekle kalmayıp tanrıların sofrasında ziyafet yemeği yapanın? Ya da evlatların ölümüne neden olup bunu çıkarlarına alet edenlerin? Güvene ihanet edip, kibre kapılan, hırslı, açgözlü, hırsız ve yalancı olanın? Mitolojik bir hikayeye göre; Tantalos, işlediği bu suçlara karşılık, ''Tantalos İşkencesi'' olarak anılan efsanevi bir cezaya çarptırılır.

şairin aşkıyla doğan din orfizm

Aşk; insanoğluna bağışlanmış, manevi ve fiziksel enerjisini kat be kat arttıran, sahip olabileceği en büyük güç. O aşk öyle güçlü bir duygudur ki; insana tanrıyı da, onun yeryüzündeki silüeti insanı da aratan, ömre ömür katan, uğruna ömrü harcatan. O aşktır ki; Mevlana'yı yaratan aşkıyla döndüren, Ferhat'a aşkı için dağları deldirten. O aşktır ki; bulanı ateşiyle yakıp, hiç yaşayamayanı arayışa sürükleyen.

Böylesine güçlü bir duygu, ezgileri ve çalgısıyla dağı taşı büyüleyen, ölümlüler arasında gelmiş geçmiş en büyük şair ve lir sanatçısı Orfeus'u (Orpheus) bulursa ne olur? Orfeus'un dillere destan aşkı, ona ölüme meydan okutup, ölüm ülkesi Tartaros'un kapısını aralatır ve adını Orfeus'un adından alan, mistik bir din olan Orfizmin ortaya çıkmasına neden olur tabi ki.

çiy tanesi ve bir annenin gözyaşları

Troya savaşında, Anadolu'nun hemen her köşesindeki halklar Troyalılara destek verirken, bu desteğin Habeşistan'a kadar uzandığı, iki kıtanın savaşına Memnon'la beraber Afrika'nında dahil olduğu görülür. Hektor'un Akhilleus (Aşil) tarafından öldürülmesiyle, Habeşistan kralı Memnon ordusuyla beraber Troya'ya yardıma gelir

Memnon'un babası, Hektor'un Troya kralı babası Priamos'un soyundan gelen ve şafak tanrıçası Eos tarafından kaçırılıp Habeşistan'a götürülen Tithonos'tur. Baba tarafından akrabalığı mıdır onu troya'ya getiren bilinmez ama, ordusuyla taze bir umut olarak gelir Hektor'un ölümüyle umutsuzluğa düşen kente.

şafak tanrıçası eos ve aşk cezası

Gerçekleşmesini  çok istediğiniz dilekleriniz mi var? Bunları dilerken iyi düşünmenizi, doğru ve eksiksiz dilemenizi öneririm. Çünkü olur da, günün birinde dileğiniz gerçekleşir ise, eksik bıraktığınız tarafın acı verici sonuçlarını görme ihtimaliniz var. Tıpkı şafak tanrıçası Eos gibi..

Güneş tanrısı Helios'la, ay tanrıçası Selana'nın kardeşi olan şafak tanrıçası Eos; sırtında kanatları, başında tacı, çiğdem sarısı renginde göz alıcı elbisesi ile güzeller güzeli bir kızdır. Her gün kötülüklere gebe gecenin içinden sıyrılarak, dört tane kanatlı atın çektiği arabasıyla, gökyüzünde dolaşarak kardeşi Helios'a (güneş tanrısı) dünyanın kapılarını aralayarak, ışıklarıyla yer yüzünü aydınlatmasını sağlar.

dalgalara yenik düşen aşk... hero ve leander

Çanakkale Boğazının savaşları birer destan, aşkları ise efsanedir.Truva Savaşı ve Çanakkale Savaşı gibi, Paris ve Helena'nın  Hero ve Leander'in aşkları gibi.

Halkların yıkımına sebep olan Paris ve Helena'nın aşkının aksine, Hero ve Leander'in aşkı yürekleri burkan, aşıkların kendilerinden başkasına zararı dokunmayan bir aşktır.

Çanakkale Boğazının en dar noktasının Anadolu yakasında Abidos, Trakya
tarafında Sestos adlı iki kent vardır. İki yakası bir araya gelmeyen boğazda, iki gencin bir araya gelmesi mümkün olabilir mi hiç? Ama aşk bu ya, bütün zorlukları aşıp bir araya gelmeyi başarır iki aşık lakin, boğazın kıskanç suları bir araya getirdiği gibi, ayırıverir iki genci.

pandora...ateş ve kadın

Dünyaya kadın olarak gelmişseniz, hayata 1-0 mağlup başlamışsınız demektir. İlk golü yaratılış efsanelerinden yersiniz en başta. Çünkü yaratılışınızdan yaşamınıza kadar her şey falsoludur ve mağlubiyetiniz yaratılışınızla başlar.

Mitolojinin iki büyük yaratıcı ve derleyicisi şair Homeros ve Hesiodos'tur. M.Ö 700'lü yıllarda yaşayan, günümüze iki kitabı ulaşan  Hesiodos'un ''İşler ve Günler'' (Erga kai hemeria) kitabından antik çağda gündelik yaşam, çiftçilik, ticaret, gemicilik, iş, ahlak, giyim kuşam vs ile ilgili bilgileri ,''Tanrıların Doğuşu'' (Theogonia) adlı eserinden ise mitolojiyi ve tanrılar dünyasını öğreniriz.

 Hesiodos'un her iki kitabında da uzun uzun değindiği efsanelerden birisi, Pandora yani kadının yaratılış hikayesidir. Bu efsaneyi ilk ağızdan, yaratıcısı Hesiodos'un her iki kitabındaki dizelerden yaptığım alıntılarla paylaşmayı uygun buldum ben de.

bir kader hikayesi...odysseus ve nausikaa

Kader inancı her ne kadar günümüzde dini inancın bir parçası gibi görünse de, çağlar boyu insanlar arasında hep var olagelmiş. İnsanoğlu olayları bir tesadüfe bağlamak yerine, tanrıların işe karıştığı, sebep olduğu bir düşünce sistemi üzerine oturtarak, yorumlama çabasına girişmiş.

Kimi zaman dini inanışın, kimi zaman mitolojinin, kimi zaman da Hintlilerde olduğu gibi felsefenin bir parçası olmuş kaderOdysseus ve Nausikaa'nın mitolojisi, hem kadere tanrıların müdahalesinin hem de Hint felsefesinin dört altın kuralının hikayeleşmiş hali gibidir adeta.

unutuşun nehri lethe

Mitoloji  kurgulanmış hikayeler, olağanüstü olaylar ve kişilerin ifadesi değil sadece. İnsanların; düşünebildiğinin, sorguladığının hayallerinin, düşlerinin dışa vurumu bazen de. Felsefeyi bilmezden evvel mitolojiyle düşünmüş insanlar. Bazı şeylere yüklediği anlamların derinliği hala etkileyici bir yolculuğa iter bizleri. Tıpkı Lethe gibi..

Lethe unutmak anlamına gelen, bir nehirle vücut bulan bir tanrıçanın adı. Nehir de unutuş nehri oluyor doğal olarak. Kavga tanrıçası Eris'in kızı, Gece'nin torunu olduğunu söyler Lethe'nin Hesiodos.

Ölüler ülkesinde akan bir ırmaktır Lethe..Her ırmak gibidir akışı belki de ama, kerameti ne ele gelen, ne de kaba giren suyundadır. Kim bu ırmağı  mitolojinin zengin içeriğine katmıştır  bilinmez ama, Lethe'ye yüklediği anlam; insanın derinlerine inip hayatını sorgulayışının eseridir.

Arakhne ve sanatını yaşatan örümcek

Anadolu, görünce hayranlık uyandıran el işlemelerinin inceliği, kök boyalı ipliklerle dokunan kilimlerinin güzelliği, kumaşlara işlenen motiflerin zenginliğiyle ün salar da, bunlardan doğan bir hikayesi olmaz mı? Elbette olur..

Arakhne Kolophon'da  (İzmir-Değirmendere) yaşayan Lidya'lı bir kızdır. Güzel olmasına çok güzel bir kızdır ama, güzelliğinden daha büyük bir meziyete daha sahiptir. Kök boyacılığı yapan tüccar İdmon'un güzeli kızı Arakhne el işi yapmakta, kilim dokumakta ve nakış işlemekte o kadar beceriklidir ki; ustalığının üzerine kimse yoktur bulunduğu yörede.

tispe ve piremus..karaduta rengini veren aşk

Bütün dutlar beyazdı; ta ki, dallarının gölgesinde Tispe ile Piremus'un aşkına şahit olup, iki gencin, meyvelerine kanları, yapraklarına göz yaşları dokunduğu güne kadar.

Bir zamanlar Semiramis'in ülkesi Babil'de iki genç yaşar. Birisi şehrin en güzel kızı Tispe (Thisbe), diğeri ise yakışıklı Piremus (Pyramus). Aynı duvarın iki yanında yükselen evleriyle yakın komşu olan iki gencin birlikte geçen çocukluğu, gençliğe adım attıklarında,  arkadaşlıktan aşka dönüşür.

dido ve külleriyle uğurlanan aeneas

Halk müziği ezgileri dışında, müzikle pek alakası olmayan ben gün boyunca kulağımda kalan bir ezgiyle dolandım durdum bugün. Nerede ve nasıl kulağıma çalındı farkında bile değilim ama sürekli duygulu bir müzik eşliğinde ''Dido'' sözleri yankılandı kulaklarımda.

Şarkı kim için hangi dilde söyleniyor bilmemekle beraber, yansıttığı hüzün mitolojiden Kartaca kraliçesi Dido'nun aşkını düşündürdü bana. Bu duygulu hikayeyi Dido şarkısının melodileri eşliğinde karalayıverdim ben de. Sizler de melodi eşliğinde okumak isterseniz yazının altında yer alan videoyu tıklayabilirsiniz.

kassandra'nın çığlığı..ağzına tükürülenlerden misiniz?

Her şeyi bilmek bir insanı mutlu eder miydi? Hayatımız geleceği görmek, tahmin etmek ve yorumlamak gayret ve hasretiyle geçiyor. Bu çabalarımızda başarılı olsak, acaba ne kadar mutlu ve talihli olurduk?

Gerçekte bunları başarabilmek insanı ne kadar mutlu ederdi bilemem ama, mitolojiden bildiğim bir örnek hiç de öyle her şeyi bilerek mutlu yaşanamayacağını, bilakis; bilmenin ve görmenin hiç bir şeyi değiştiremediğini bu nedenle hiç bilmeyenden daha fazla üzüntü ve sıkıntı çekildiğini çok güzel anlatıyor.

nergis..günümüzde narkissos ve ekho

Kişiler sahip oldukları güzellik, güç, yetenek vs gibi kendilerini diğer insanlardan bir adım öne çıkaracak nitelikleri başkalarının yıkımına neden olacak şekilde kullanırlarsa; bir gün mutlaka cezalandırılacaklarına inanmış antik çağda insanlar. Bu cezayı verecek kişi ise ilahi adalet olarak adlandırabileceğimiz bir tanrıça olan Nemesis.

Nemesis’in gazabına uğrayanların en başında, ölümcül bir güzelliğe sahip olan yakışıklı delikanlı Narkissos gelir.

Narkissos güzelliğiyle görenleri büyüleyen bir delikanlı; Ekho ise kimsenin ulaşmayı başaramadığı güzeller güzeli bir peridir. Hikâye ikisinin karşılaşmasıyla başlar.

Kibele..bir zamanlar tanrı kadındı

Cinsiyeti olmayan tanrının, cinsiyetinin erkek gibi gösterilmeye çalışıldığı günümüzden, eskilere, bir zamanlar cinsiyetinin kadın, isminin Kibele olduğu günlere uzanalım biraz.

Anadolu'da verimli toprakları, güzel iklimi, tabiatın cömert davrandığı bitki örtüsüyle üretkenliğin sembolü olarak görülüp tapılan kadın; bedensel gücüyle kurak iklimlerin, çöllerin, yaşam şartları zor olan coğrafyaların efendisi erkeğe bıraktı hakimiyeti.

Kibele'nin varlığına ait buluntuların en eskileri Burdur Gölü yakınındaki Hacılar'da ve Çatalhöyük'te ortaya çıkartılan M.Ö 7000-6500 yıllarına tarihlenen eserlerdir. Bu nedenle Ana Tanrıça'nın kökeninin Anadolu olduğu ve buradan yayıldığı düşünülür.

Ruhu kanatlandıran Aşk... Psykhe ve Eros

Mitolojinin en güzel ve en etkileyici hikayelerinden biridir Eros (Aşk) ve Psykhe'nin (Ruh) hikayesi. Hikayeye kaynaklık eden yer Anadolu ve Ege kıyısında bulunan Miletos (Milet) kentidir. Eros ve Psykhe, hayatımızdaki iki soyut kavramın, aşk ve ruhun somutlaştırılarak hikaye edilmiş hali. Ruh bilimi (psikoloji) kökenini Psykhe'den (Psiko) alır.

Milet kralının üç güzel kızı vardır, fakat en küçükleri Psykhe (Ruh) çok daha güzeldir. Hatta o kadar güzel ve iyi bir kızdır ki insanlar onun tanrıça olduğuna inanmaya başlarlar. İki kardeşi evlendiği halde Ruh bir türlü evlenemez. Çünkü; 
hiç kimse bu kadar güzel bir kızla evlenebileceğini düşünemediğinden, evlenmeyi istemeye teşebbüs bile edemez. Onun, ancak bir tanrıyla evleneceğine kesin gözüyle bakarlar.


yazgıdan kim kaçabilir ?

Troya savaşı sona erip, istilacılar ülkelerine dönüş yoluna geçince; Kahin Kalkhas onlara katılmadı. Çünkü o biliyordu ki; ordu tanrıça Athena'nın gazabına uğrayacak ve dönüş yolculuğu çok uzun yıllar sürecek.

Bunun sebebi ise şu olaydır;  Akhilleus Paris tarafından öldürülünce, Akhilleus'a tanrıça annesi Thetis tarafından, tanrı Hepheistos'a yaptırılan silahları, kimin alacağı tartışması yaşanır. Savaşta tanrılara denk bir kahramanlık sergileyen Akhilleus'un amcası Telemon'un oğlu Aias ve Odysseus silahlara talip olurlar. Geleneğe göre; kahramanlıkta herkesi geride bırakan, silahları hak eder. Ordudaki herkes silahları Aias'ın hakkettiğini düşünmektedir fakat Agamemnon ve Menelaos Odysseus'tan taraf olunca; silahları Odysseus alır. Aias, silahlar Odysseus'a verilince bunu onuruna yediremez ve kendi kılıcı üzerine atlayarak intihar eder.