Syedra Alanya'ya Gazipaşa istikametine giderken yaklaşık 20 km uzaklıkta Seki Köyü sınırlarında yer alan bir antik kent.
Antik çağda Pamfilya (Pamphylia) ve Kilikya (Kilikia) arasındaki sınırda kaldığı için sınırlarda yer alan diğer bölgelerin kentleri gibi kimi zaman savaşlar, kimi zaman diplomasi nedeniyle sık sık iki bölge arasında el değiştirmiş. Bu nedenle Syedra'yı antik çağ tarihçilerinden kimi Pamfilya, kimisi de Kilikya'nın bir kenti olarak göstermişler. Günümüzde kabul edilen görüş ise Syedra'nın bir Kilikya kenti olduğu yönünde.
Antik çağda Kilikya'nın sınırları batıda Korakesion (Alanya) dan başlayıp doğuda İskenderun körfezine kadar uzanan, güneyi Akdeniz'e açılan Kilikya'nın kuzeyi Toros (Taurus) Dağlarıyla çevrelenmiş. Coğrafi özellikleri bakımından kendi içinde farklılık gösteren bu bölgenin, Alanya'dan Mersin'e kadar uzanan engebeli kısmı Dağlık Kilikya (Kilikia Thrakhea), Adana ve Mersin çevresinden oluşan günümüzün Çukurovası olan bölüm Ovalık Kilikya (Kilikia Pedias) olarak adlandırılmış.
Antik çağda Pamfilya (Pamphylia) ve Kilikya (Kilikia) arasındaki sınırda kaldığı için sınırlarda yer alan diğer bölgelerin kentleri gibi kimi zaman savaşlar, kimi zaman diplomasi nedeniyle sık sık iki bölge arasında el değiştirmiş. Bu nedenle Syedra'yı antik çağ tarihçilerinden kimi Pamfilya, kimisi de Kilikya'nın bir kenti olarak göstermişler. Günümüzde kabul edilen görüş ise Syedra'nın bir Kilikya kenti olduğu yönünde.
Antik çağda Kilikya'nın sınırları batıda Korakesion (Alanya) dan başlayıp doğuda İskenderun körfezine kadar uzanan, güneyi Akdeniz'e açılan Kilikya'nın kuzeyi Toros (Taurus) Dağlarıyla çevrelenmiş. Coğrafi özellikleri bakımından kendi içinde farklılık gösteren bu bölgenin, Alanya'dan Mersin'e kadar uzanan engebeli kısmı Dağlık Kilikya (Kilikia Thrakhea), Adana ve Mersin çevresinden oluşan günümüzün Çukurovası olan bölüm Ovalık Kilikya (Kilikia Pedias) olarak adlandırılmış.
Bölgenin coğrafi yapısı halkın geçim kaynaklarını da etkilemiş doğal olarak. Ovalık Kilikya hem tarım arazileri açısından zengin olması, hem de ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle ekonomik açıdan daha şanslı olmuş. Buğday ve pirinç yetiştirip, misket şarabı ve keten ihracatı yaparak geçimlerini sağlamışlar.
Dağlık Kilikya'da ekilip dikilebilen düz arazilerin azlığı nedeniyle daha çok hayvancılığa yönelinmiş. Keçi kılından dokunulan Cilicium denilen bir halı türü döneminde epey rağbet görmüş. Arkası dağa yaslanan kentler mecburen yüzlerini Akdeniz'e çevirmek durumunda kalmış ve deniz ticaretiyle uğraşmışlar. Syedra kentinde gözlenen liman kalıntıları Syedralıların da tarım ve hayvancılık yanında deniz ticaretiyle de uğraştığını belgeler nitelikte. Bölgenin ormanlık yapısı deniz yoluyla kereste ihracatının da yoğun olmasını sağlamış.
Balık Tutan Eroslar, Syedra (Alanya Müzesi)
Kentte bilimsel bir kazı çalışması yapılmamakla beraber yüzey araştırmaları ve epigrafik buluntularla bazı verilere ulaşılmış. Burada ele geçen onurlandırma yazıtlarının büyük çoğunluğu
düzenlenen spor müsabakalarında kazanan sporcular adına yazılmış. Bu onurlandırma yazıtlarından yola çıkarak, kentin dönemi içinde bölgenin oldukça önemli bir spor merkezi olduğu düşüncesi hakim.
Yazıtlardan da anlaşıldığı üzre Roma döneminde kentte iki tür spor müsabakaları (agonlar) yapılmış. Bu dönemde kutsal çelenk oyunları (hieroi kai stephanitai agones) ve para ödüllü oyunlar (themides / themis) olmak üzere iki türde spor müsabakaları düzenlenmiş. Kutsal çelenk oyunlarında kazananlara ödül taçları verilerek hem sporcular hem de kentleri onurlandırılırken, themis agonlarında sporcular para ile ödüllendirilmişler.
Antik çağda başa takılan çelenk antik Yunan ve Roma'da kutsal ve değerli sayılmakta. Asaleti, zaferi, sadakati ve sonsuz hayatı sembolize eden çelenk; kullanım alanı olarak festival ve dini ritüellerde, düğünlerde, cenazelerde önemli yer tutmakta. Çelengin dairesel şekli ise sonsuzluğu ve gökyüzünü ifade etmekte. Dini özelliği de bulunan bazı çelenkler bazı tanrılarla özdeşleşmiş. Defne yapraklı çelenk Apollon'la, asma yapraklı çelengin Dionysos'la özdeşleşmesi gibi.
Yerel olarak düzenlenen ve dört yılda bir yapılan Themis oyunlarında galibiyeti alan sporculara para ödülü verilmekte Syedra'da ele geçen onurlandırma yazıtlarından kentte dört adet Themis oyunun düzenlendiği anlaşılmakta. Bu dört Themis; Ladike, Tydia, Musonia ve Chrestos-Theodora agonlarıdır. Themislerde yapılan yarışmalarda gördüğümüz yarış kategorileri ise boks, pale denilen güreş ve güreşe benzeyen ancak biraz daha sert olabilen pankration'dur
Yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla bu Themisler kentin ileri gelenleri tarafından eşleri ya da onurlandırmak istedikleri kişi adına düzenlenmiş ve oyunların finansörlüğünü agonu düzenleten kişiler üstlenmiş.
Örneğin Ladike Themis'i adını bir konsül eşinden ve kaynağını da eşi adına agon düzenleten konsülden almış. İmparator Commodus zamanında ve MS 219 yılında, konsüllük yapmış olan Quintus Tineius Sacerdos, Syedra’da eşi Volussia Ladike adına agon düzenlenmesi için finansörlük yapmış. Ladike themisinin her dört yılda bir gerçekleşmekte olduğunu, Syedra’da bulunan yazıtlardan öğrenildiği kadarıyla da bu oyunların 11. kez düzenlendiğini dolayısıyla en az 44 yıl boyunca devam ettiği görülmekte. Ladike oyunlarında yarış kategorileri pankration, güreş ve boks olup bu oyunlarda çocuklar ve yetişkin erkekler olmak üzere iki farklı yaş grubundaki sporcular yarışmışlar.
Kehanet Yazıtı
Gerek Paplagonyalılar gerekse Kilikyalılar dönemi içinde korsanlıkla ün yaptıkları gibi bu bölgelerdeki kentler korsanlardan da epey çekmişler. Syedra'lılar da doğal olarak diğer kentlerle aynı kaderi paylaşmışlar ve korsanlarla başa çıkabilmek için farklı çarelere baş vurmuşlar.
Bu çarelerden biri de Apollon'un kehanet merkezlerinden biri olan İyonya'daki Klaros'a (Ahmetbeyli, İzmir) gidip Apollon rahiplerine danışmak olmuş. Kentin akropolünde M.Ö 1. yüzyıla ait olduğu düşünülen Klaros Apollon'undan gelen kehanetin yazılı olduğu orijinal metni şu şekilde olan bir yazıt bulunmuş;
“İki ortağa ait olması nedeniyle halen kavgalı olan bir arazide yaşayan siz Pamfilyalı Syedralılar siz ki tüm ırklardan karışmış insanların (Pamfilyalı) oturduğu yerde yaşamaktasınız, sizler kentinizin ortasına kana susamış adam öldüren Ares’in heykelini dikiniz ve onu Thyrsos sopaları ile dövünüz, bu arada Hermes onu zincirle tutsak alsın, diğer tarafında adaletin yöneticisi Dike Ares hakkında karar versin ama Ares merhamet dileyen bir görüntüde olsun. Çünkü o ancak bu şekilde barışçı olacaktır ve sizinle birlikte düşman ruhlu insanları topraklarınızdan kovacak ve böylece çok özlenen huzur olacaktır.Ama siz de aynı zamanda güçlü ve yorucu bir mücadele vermelisiniz. Onları (korsanları) kovalayın ya da onları çözülmeyen iplerle bağlayın, haydutlara korkunç cezalar vermekten çekinmeyin ancak bu şekilde her türlü zarardan kurtulabilirsiniz''
Syedra Sikkesi
(Ön yüz; İmparator Lucius Verus’un (130-169) defne çelenkli, zırhlı ve paludamentumlu (Roma döneminde genellikle yüksek rütbelilerin giydiği bir tür üniforma) büstü
Arka yüz; Ares’in Dike tarafından yargılanması. Solda Dike, elinde Ares’in kılıcı. Ortada zincirlenmiş Ares, sağda Hermes, çıplak, elinde kerykeion.)
Syedralıların bu kehanete uydukları ve kent meydanına bu heykel grubunu yapıp yerleştirdikleri Syedra sikkelerinde görülen üçlü heykel grubu tasvirlerinden anlaşılmakta.
Yolu Alanya'ya düşenler için Akdeniz'e ve bulunduğu alana hakim bir tepede döneminde hareketli bir yaşam süren, spor müsabakalarıyla şenlenen lakin günümüzde derin bir sessizliğe bürünen kente uğramak; günü muazzam manzarasının eşliğinde batırmak güzel bir seçenek olabilir.
Üzerinde fazla araştırma ve çalışma yapılmamış bir kent hakkında hazırladığı kapsamlı yüksek lisans teziyle kente dair pek çok konuda bilgiye ulaşmamızı sağlayan Sinem Güzel'e teşekkür etmeden de geçmemek gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder