Likya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Likya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Antik çağdan demografisi bozulmuş bir kent örneği.. phasalis

Phasalis (Kemer, Antalya) Homeros'un yedi renkli denizine övgüler yağdırdığı Likya'nın doğu sınırlarında  M.Ö 7. yüzyılda kurulmuş; Akdeniz'e doğru bir el gibi uzanan yarımadanın üç tarafında bir birinden korunaklı üç limanla döneminin önemli liman kentlerinden biri. 

Bugün güzelliği, denizi ve doğasıyla göz dolduran kentin döneminde kötü bir ticari üne sahip olduğu, aç gözlü, fırsatçı, düzenbaz, onursuz, dolandırıcı, alçak ve vicdansız insanların yaşadığı bir kent olarak anılıp kötü bir üne sahip olduğu kimin aklına gelir ki?

Kasalarını parayla doldurabilmek için 100 drahmi veren herkesi vatandaşlığa kabul eden Phasalisliler, etrafta ne kadar istenmeyen ve başka kentlerde barındırılmayan hırsız, uğursuz, kaçak ahlaksız insan varsa kentin vatandaşı olmalarının yolunu açmışlar. Bozulan demografik yapıyla birlikte başlayan ahlaki çöküşle, böyle bir ün salmaları kaçınılmaz olmuş haliyle.

Bir ülkenin ahlaki ve siyasi çöküşünü hızlandırmanın en etkili yollarından biri, kontrolsüzce demografik yapısını bozmak değil midir zaten?

elmalı... tarihi doğasında yatan kent

Elmalı Antalya'nın ilginç bir ilçesi. Yolları taşlarla örülmüş daracık sokakları, bir bölümü restore edilmiş eski ahşap evleri, küçük dükkanların yan yana sıralandığı çarşısı, yıllara meydan okuyan asırlık çınarları, sakin ve huzurlu havasıyla diğer ilçelerinden oldukça farklı.

Hemen hemen herkeste ismi  ''define'' kelimesini çağrıştıran, 1984 yılında bir defineci tarafından bulunan, İstanbul'dan İsviçreye, İsviçre'den Amerika'ya kaçırılıp, oradan da uzun uğraşlarla tekrar ülkemize kazandırılan yüzyılın en değerli hazinesi kabul edilen  Elmalı Hazinesiyle zihnimize kazınmış bir kent Elmalı.

ölümsüzlerin evi tanrıların dağı olimpos

Bir insanı görür seversiniz, sonra hayatınızın parçası olur; zaman geçer, bir bakarsınız ki, herkes gibi olmuştur sizin için. Yıllar sonra onu özel yapan şeyi ve neden sevdiğinizi unutuvermişsinizdir. Tıpkı benim Antalya'yı yirmi yıl önce neden sevmiş olduğumu unutmam gibi. Doğal güzelliğinin yanına, tarihi ve kültürel zenginliği de eklenince bu kenti neden sevmiş olduğumu bu hafta yaptığım kısa ziyarette bir kez daha anımsadım. Yıllar içinde pek çok kişinin düştüğü yanılgıya düşüp, Antalya'yı lüks oteller ve plajların süslediği, toplantı ve tatil beldesi olarak düşünmeye başladığım için kendime epeyce kızdım.

Nasıl mı hatırlattı Antalya bana kendini? Şöyle:

tarihe uzanan taşlı yol..likya yolu

Ayaklarınızın taşa, ellerinizin ağaçlara, gözlerinizin denize değdiği, tarihe uzanıp giden, tarihin içinden geçen, sükuneti, eşsiz doğal ve tarihi güzellikleri ruhunuza kadar işleyen bir yol Likya Yürüyüş Yolu.

Tarihe ilginiz, doğaya sevginiz, kalabalık gruplara uyumunuz, yorgunluk ve doğabilecek aksaklıklara tahammülünüz, bir kaç gün de boş vaktiniz varsa; antik çağın yol güzergahlarını adımlamak, geçmişin izlerini takip ederek kendiniz ve tabiatla baş başa kalmak bu boş vakti değerlendirmek için mükemmel bir seçenek.

özgür ruhlu ışık ülkesi insanları.. lukkalar

Türkiye haritasında Fethiye'den Kemer'e doğru kuzeye bombeli yay şeklinde bir çizgi çekersek, çizginin güneyinde, yani deniz tarafında kalan topraklara kabaca Lukka (Likya) diyebiliriz. Günümüzde Muğla'nın Fethiye ilçesi ile Antalya'nın Kaş, Kale, Finike, Kumluca ve Kemer ilçelerinin bulunduğu Teke Yarımadası olarak geçen alanı kapsar.

Amasya'lı Strabon (M.Ö 64-M.S 24), Anadolu'dan Roma'ya kadar yaptığı gezileri kaleme aldığı Coğrafya adlı eserinde, gezdiği yerler ve halklar ile ilgili bilgiler verir. İyi veya kötü o kentlerle veya krallıklarla ilgili pek çok tespitte bulunur. Övgüyle sözünü ettiği halklar da vardır anlatımlarında ama Likya halkını, hiç bir halk için söylemediği sözlerle över.