bu kentte kadının adı var... pepuza ve montanizm

Yaşadığınız, doğadan soyutlanmış betonlarla çevrili kalelerden sıkıldıysanız; içinizdeki doğaya tutkulu, keşfe meraklı maceracı ruhu özgür bırakıp; bir zamanlar insanın doğayı gergef gibi işleyip, onunla bütünleştiği yerlerden birine; Uşak'ın Karayakuplu köyüne, Pepuza'ya gitmek iyi bir seçenek..

Hristiyanlığın kayıp mezheplerinden biri olan Montanizm'in doğuşuna, Anadolu'nun kutsal tanrıçası Kibele inancı ve geleneğiyle şekillenip Anadolu'dan tüm Avrupa'ya yayılıp, yaklaşık 400 yıllık bir süreden sonra takipçilerinin yakılışına tanıklık eden, kayalara üç katlı oyulmuş Montanist Manastırını ve Pepuza kentine su taşımak amacıyla yapılan Banaz çayı üzerine zarif bir gerdanlık gibi uzanan Clandras Köprüsünü görmek iyi gelecektir ruhunuza belki...Gitmeden, görmeden bilemezsiniz değil mi?

ihanete kurban edilen aşk... sığla ağacı ve günebakan

Sağlık, kehanet, sanat ve ışığın tanrısı Apollon, kimi zaman ve kimi yerlerde güneşle eş değer tutulup; güneş tanrısı olarak da tapım görmüş. Etki alanına giren çoğu bitki ve ağacın efsanesi de Apollon'un aşklarıyla şekillenmiş doğal olarak. Bu ağaçlardan biri de ülkemizin endemik bitki türlerinden olan, Marmaris'ten Fethiye'ye uzanan alanda, yoğun olarak Köyceğiz etrafında yetişen sığla ağacı (günlük ağacı). 

Doğu ve batının sentezini isminde barındıran sığla ağacının botanikteki adı, Liquidambar Oriaentalis. ''Hoş kokulu sıvı'' anlamına gelen Likidamber, Latince ''likit'' akıcı sıvı, Arapça ''amber'' hoş koku kelimelerinin birleşiminden oluşmuş.

Uzun ömürlü bu kutsal ağaca ithaf edilen efsanenin geçtiği yerin de yetiştiği bu bölge olması kuvvetle muhtemel. Gelelim sığla ağacına ruh ve anlam veren efsanemize...