Ne gelirse dilinden gelirmiş insanın başına. Sadece insanların mı? Karga da dilinden çekmiş ne çektiyse. . Ne kendisi huzur bulabilir boşboğazlığından, ne de yoldaşlık ettikleri... Önce gece kuşu görevinden sürülüp yerini baykuşa kaptırır; ardından bembeyaz tüyleri kazan karasına dönüşür... Ve nihayetinde ebedi bir susuzluğa mahkum edilerek gökyüzünde bir takımyıldızının parçası olur karga.
Karga başlangıçta tanrıça Athena'nın kutsal hayvanı, gözdesi ve yoldaşıdır. Bakire tanrıça Athena Troya savaşı sırasında kendisine silah yapmasını istemek için demirci tanrı Hephaistos'un atölyesine gider bir gün. Demirci tanrı kendisiyle birlikte olması koşuluyla kabul eder gök gözlü güzel tanrıçanın isteğini. Silahlara karşılık bir bedel ödemeye hazırdır Athena fakat Hephaistos'un talep ettiği bedeli değil tabi ki.... Bakire tanrıça bu teklifi reddeder lakin onun teklifini reddetmesi durdurmaz demirci tanrıyı ve zorla birlikte olmaya çalışır tanrıçayla.
Athena ve Hephaistos (Paris Bordone 1555-1560)
Athena kaçar Hephaistos kovalar...Kıvrak tanrıçaya yetişemez topal tanrı ama tam yaklaştığında bırakıverir bacaklarına döllerini. Athena tiksinerek bacağındaki ıslaklığı bir yün parçasıyla silerek fırlatır yünü yere. Bereketli toprak bırakır mı oracıkta bu tanrısal dölü? Dölleyiverir oracıkta toprağı. Böylece Athena Hephaistos'dan, ''yün'' ve ''toprak'' anlamına gelen iki isimden türeyen yarı yılan yarı insan Erikhton (erichtonios) adında bir erkek çocuk sahibi olur. Tanrıça çocuğu bir sepetin içine koyarak göz kulak olmaları için Atina kralının üç kızına teslim eder ve sıkı sıkı tembihler sepeti açmamaları için.
Sık yapraklı bir karaağacın dalına tüneyen karga, gözetlemeye başlar emanete göz kulak olan kızları. Genç kızların merakı Athena'ya verdikleri sözden daha baskın çıkınca; daha fazla dayanamayıp açıverirler sepeti. Sepetin içinde çocuğu ve yanına uzanmış iki yılanı gören kızlar çıldırıp, kendilerini akropolün duvarlarından aşağı atarlar oracıkta. Çenesi düşük karga durur mu yerinde? Doğru Athena'nın yanında alır soluğu. Olanları duyan tanrıça öfkesini önce kargadan çıkartır ve kargayı kovup gece bekçisi baykuşu alır işe. O gün bugündür baykuştur Athena'nın yoldaşı.
Erikthon ve üç kız kardeş
Ortada kalan kargayı Apollon sahiplenir sonra fakat orada da yapar yapacağını çenesi düşük dedikoducu karga. Apollon güzeller güzeli Koronis'e aşıktır Bir fırsatını bulan tanrı genç kızla sevişir ve Koronis hamile kalır. Apollon'un yokluğunda Koronis'e gözcülük eden karga genç kızı yabancı bir delikanlının kollarında görünce fırtına gibi uçar efendisinin yanına. Anlatır Apollon'a Koronis'i bir delikanlının kollarında götürdüğünü boşboğaz karga.
Duyunca bu ihaneti yıkılır genç kızı çılgınca seven tanrı. Alır eline okunu, kuşanır yayını ve koşar Koronis'in olduğu yere doğru. Gerdiği yaydan fırlayan ok delip geçer Koronis'in bağrını. Göğsünden oku çıkarırken acıyla bağırır talihsiz kız; ''Ey Phoebus (Apollon) doğurunca vereydin cezamı. Vurduğun bir kişi ama ölümün aldığı can iki''. ve serilir yere sonra cansız bedeni. Bu sözlerin ardından üzülür Apollon bu kanlı cezayı verdiğine. Ölümün eline bırakmamak için çeker alır Koronis'in karnındaki çocuğu. Sağlık tanrısı Asklepios olarak anılıp tanrı katına çıkarılacak olan işte o çocuk; şifa dağıtır büyüyünce tüm insanlığa.
Koronis'in ölümünün ardından kendisine bu dedikoduyu getiren kargayı vurur Apollon'un öfkesi ve laneti. Ne ak güvercinlerden ne de kuğuların suda pırıl pırıl parlayan beyaz kanatlarından geri kalmayan, karganın gümüş gibi tüylerinden alır hıncını öfkeli tanrı. Bembeyaz tüylerini gecenin karanlığına denk karalıkta yapar ki; bir daha ak kuşların arasında yeri olmasın boşboğaz karganın.
Koronis'in ölümü (Johann Zoffari 1733-1810)
Bunlarla bitmez karganın efsaneleri ve başına gelenler. Bir gün Apollon Zeus için bir sürpriz hazırlığına girişir. Karganın (Corvus) pençeleri arasına iki kulplu bir tas (krater) tutuşturup, buna yeryüzündeki hayat sularından doldurup getirmesini söyler. Karga pençelerinde su tasıyla uçarken bir incir ağacı görür. İncirlerin henüz olgunlaşmadığını fark edince; kendisine verilen görevi unutup, bir ağacın dallarına tüneyerek bir kaç gün meyvelerin iyice olgunlaşmasını bekler.
İncir iyice olgunlaşıp ballandıktan sonra meyveyi yiyip su kaynağından suyu doldurmaya seğirtir. Gecikmesine mazeret yaratır kendince ve bir su yılanı (hydrea) öldürüp gagasına aldığı gibi Apollon'un yanına gider. Yılanı kendisini geciktirmekle suçlayıp, görevini gereğince yerine getirmemenin kefaretinden kurtulacağını zanneder. Kehanet tanrısı yutar mı bu yalanı hiç? Bilicilik gücünü kullanıp Karganın gecikme nedenini gören Apollon, kargayı ebedi bir susuzluğa mahkum edip olayın anısına kargayı, su tası ve yılanı gökyüzüne yerleştirip bir takımyıldızına dönüştürür.
Corvus Takımyıldızı
Kimi zaman karga, kimi efsanelerde kuzgun olarak geçer adı fakat her ikisi de aynı familyadan olduğu için fark etmez ne isimle anıldıkları. Karganın renkli efsanelere konu olması kuşlar arasında yüksek bir zekaya ve hafızaya sahip olmasının yanında, kin tutan karakterinden de kaynaklanıyor olmalı. Ne gittikleri yeri, ne de kendisine kötülük eden insanları unutmadıkları gibi sürüsü içindeki diğer kargalara da mimlerlermiş o kişiyi.
Efsaneler de gösteriyor ki; seçilecek yoldaşın ve kılavuzun niteliği önemli. Atalarımız boşuna dememiş ''Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmazmış'' diye demek ki. Bu konuda söyleyecek pek çok şey var ama; ''Eyy...'' diye söze başlayan boşboğaz bir kargaya rastlarsak; arkamıza bakmadan oradan uzaklaşmak en hayırlısı belki...
Karga başlangıçta tanrıça Athena'nın kutsal hayvanı, gözdesi ve yoldaşıdır. Bakire tanrıça Athena Troya savaşı sırasında kendisine silah yapmasını istemek için demirci tanrı Hephaistos'un atölyesine gider bir gün. Demirci tanrı kendisiyle birlikte olması koşuluyla kabul eder gök gözlü güzel tanrıçanın isteğini. Silahlara karşılık bir bedel ödemeye hazırdır Athena fakat Hephaistos'un talep ettiği bedeli değil tabi ki.... Bakire tanrıça bu teklifi reddeder lakin onun teklifini reddetmesi durdurmaz demirci tanrıyı ve zorla birlikte olmaya çalışır tanrıçayla.
Athena ve Hephaistos (Paris Bordone 1555-1560)
Athena kaçar Hephaistos kovalar...Kıvrak tanrıçaya yetişemez topal tanrı ama tam yaklaştığında bırakıverir bacaklarına döllerini. Athena tiksinerek bacağındaki ıslaklığı bir yün parçasıyla silerek fırlatır yünü yere. Bereketli toprak bırakır mı oracıkta bu tanrısal dölü? Dölleyiverir oracıkta toprağı. Böylece Athena Hephaistos'dan, ''yün'' ve ''toprak'' anlamına gelen iki isimden türeyen yarı yılan yarı insan Erikhton (erichtonios) adında bir erkek çocuk sahibi olur. Tanrıça çocuğu bir sepetin içine koyarak göz kulak olmaları için Atina kralının üç kızına teslim eder ve sıkı sıkı tembihler sepeti açmamaları için.
Sık yapraklı bir karaağacın dalına tüneyen karga, gözetlemeye başlar emanete göz kulak olan kızları. Genç kızların merakı Athena'ya verdikleri sözden daha baskın çıkınca; daha fazla dayanamayıp açıverirler sepeti. Sepetin içinde çocuğu ve yanına uzanmış iki yılanı gören kızlar çıldırıp, kendilerini akropolün duvarlarından aşağı atarlar oracıkta. Çenesi düşük karga durur mu yerinde? Doğru Athena'nın yanında alır soluğu. Olanları duyan tanrıça öfkesini önce kargadan çıkartır ve kargayı kovup gece bekçisi baykuşu alır işe. O gün bugündür baykuştur Athena'nın yoldaşı.
Erikthon ve üç kız kardeş
Ortada kalan kargayı Apollon sahiplenir sonra fakat orada da yapar yapacağını çenesi düşük dedikoducu karga. Apollon güzeller güzeli Koronis'e aşıktır Bir fırsatını bulan tanrı genç kızla sevişir ve Koronis hamile kalır. Apollon'un yokluğunda Koronis'e gözcülük eden karga genç kızı yabancı bir delikanlının kollarında görünce fırtına gibi uçar efendisinin yanına. Anlatır Apollon'a Koronis'i bir delikanlının kollarında götürdüğünü boşboğaz karga.
Duyunca bu ihaneti yıkılır genç kızı çılgınca seven tanrı. Alır eline okunu, kuşanır yayını ve koşar Koronis'in olduğu yere doğru. Gerdiği yaydan fırlayan ok delip geçer Koronis'in bağrını. Göğsünden oku çıkarırken acıyla bağırır talihsiz kız; ''Ey Phoebus (Apollon) doğurunca vereydin cezamı. Vurduğun bir kişi ama ölümün aldığı can iki''. ve serilir yere sonra cansız bedeni. Bu sözlerin ardından üzülür Apollon bu kanlı cezayı verdiğine. Ölümün eline bırakmamak için çeker alır Koronis'in karnındaki çocuğu. Sağlık tanrısı Asklepios olarak anılıp tanrı katına çıkarılacak olan işte o çocuk; şifa dağıtır büyüyünce tüm insanlığa.
Koronis'in ölümünün ardından kendisine bu dedikoduyu getiren kargayı vurur Apollon'un öfkesi ve laneti. Ne ak güvercinlerden ne de kuğuların suda pırıl pırıl parlayan beyaz kanatlarından geri kalmayan, karganın gümüş gibi tüylerinden alır hıncını öfkeli tanrı. Bembeyaz tüylerini gecenin karanlığına denk karalıkta yapar ki; bir daha ak kuşların arasında yeri olmasın boşboğaz karganın.
Koronis'in ölümü (Johann Zoffari 1733-1810)
Bunlarla bitmez karganın efsaneleri ve başına gelenler. Bir gün Apollon Zeus için bir sürpriz hazırlığına girişir. Karganın (Corvus) pençeleri arasına iki kulplu bir tas (krater) tutuşturup, buna yeryüzündeki hayat sularından doldurup getirmesini söyler. Karga pençelerinde su tasıyla uçarken bir incir ağacı görür. İncirlerin henüz olgunlaşmadığını fark edince; kendisine verilen görevi unutup, bir ağacın dallarına tüneyerek bir kaç gün meyvelerin iyice olgunlaşmasını bekler.
İncir iyice olgunlaşıp ballandıktan sonra meyveyi yiyip su kaynağından suyu doldurmaya seğirtir. Gecikmesine mazeret yaratır kendince ve bir su yılanı (hydrea) öldürüp gagasına aldığı gibi Apollon'un yanına gider. Yılanı kendisini geciktirmekle suçlayıp, görevini gereğince yerine getirmemenin kefaretinden kurtulacağını zanneder. Kehanet tanrısı yutar mı bu yalanı hiç? Bilicilik gücünü kullanıp Karganın gecikme nedenini gören Apollon, kargayı ebedi bir susuzluğa mahkum edip olayın anısına kargayı, su tası ve yılanı gökyüzüne yerleştirip bir takımyıldızına dönüştürür.
Corvus Takımyıldızı
Kimi zaman karga, kimi efsanelerde kuzgun olarak geçer adı fakat her ikisi de aynı familyadan olduğu için fark etmez ne isimle anıldıkları. Karganın renkli efsanelere konu olması kuşlar arasında yüksek bir zekaya ve hafızaya sahip olmasının yanında, kin tutan karakterinden de kaynaklanıyor olmalı. Ne gittikleri yeri, ne de kendisine kötülük eden insanları unutmadıkları gibi sürüsü içindeki diğer kargalara da mimlerlermiş o kişiyi.
Efsaneler de gösteriyor ki; seçilecek yoldaşın ve kılavuzun niteliği önemli. Atalarımız boşuna dememiş ''Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmazmış'' diye demek ki. Bu konuda söyleyecek pek çok şey var ama; ''Eyy...'' diye söze başlayan boşboğaz bir kargaya rastlarsak; arkamıza bakmadan oradan uzaklaşmak en hayırlısı belki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder