genç bir kızın mezarından sütunun başlığına yolculuk

Geçmişten günümüze ulaşan, insan elinin değdiği eserleri izlemek bize neden keyif verir bilir misiniz? Çünkü atalarımız doğanın şekilsiz, vasıfsız, duygusuz birer parçası olan, taşı, toprağı ve mermeri işlerken her birine ruh katarak, onu yaşayan, onlarla beraber soluk alan,  geçmişi ve hikayesi olan birer varlığa dönüştürdüğü içindir ki, onları izlemek bize zevk verir.

Teknolojinin doğayı tekdüze, ruhsuz, duygusuz yaşam alanlarına dönüştürdüğü günümüzün aksine, eski çağlardaki insanların eline aldıkları her nesneye estetik, zarafet ve duyguyla dokunmuş olmaları onları bizim gözümüzde bu kadar eşsiz ve güzel kılıyor muhtemelen.Tıpkı yapıların mimari elamanlarından biri olan sütunları süsleyen başlıklarda olduğu gibi.


korint başlığı

Sadece cansız varlıklar mı ruh katılanlar? Atalarımız doğada kendileriyle bir nefes alan, yaşayan her canlıya kimlik, anlam ve geçmiş yüklemişler. Bugün üzerine basıp geçtiğimiz her ota, güzelliğini zevkle izlediğimiz her çiçeğe, meyvelerine vitamin ve mineral gözüyle baktığımız her ağaca, kimine uzaktan bakıp, kimini yaşam alanımıza soktuğumuz her hayvana bir kimlik ve kişilik vermişler. Günümüzde bizlerin kendimizi dünyada tek başına var olmaya çalışan bireyler gibi görmemizin aksine, onlar doğayla bütünleşme çabasına girip, onun ayrılmaz birer parçası olduklarını duyumsayarak, hissederek hareket etmişler.

Bu sitede amaçlananların başında ,geçmişe doğru, bize miras kalan, gözlerimizle izleyebildiğimiz eserlerin fiziki görünüşlerinin altında yatan ruha, aklımızın yanında, hislerimizle de bir yolculuk yapabilmek gelmekte. Bu sitede yazan bilgilere akıl ve mantık yoluyla her zaman ve her şekilde ulaşabileceğiniz muhakkak. Ama arzulanan odur ki; bilgiye giden yola kalbinizi ve ruhunuzu da işe katarak, bu içimizde sakladığımız kutsal hazineye küçük bir dokunuşta bulunabilmek. Bir nebze de olsa bu dokunuş gerçekleşirse ne mutlu bana.

sütun başlıkları

Sütun başlıkları, sütunların taşıdığı üst yapı ögelerinin yükünü sütuna aktarmak için sütunların üzerine yerleştirilen mimari elamanlar. Bu başlıklar yapıldıkları dönem itibariyle ve kullanıldıkları coğrafyaya göre farklılık göstermekteler. En sık kullanılan başlık tipleri Dor, İyon ve Korint başlıkları iken, Aiol ve Kompozit sütun başlıkları da antik çağda mimaride kullanılan başlıklar arasında yer alır.

Sütunun üzerine oturan bilezik olarak adlandırılan yuvarlak yassı bir başlıkla üzerinde yer alan dörtgen bir levhanın bulunduğu ''Dor düzeni'' olarak adlandırılan başlıklar  M.Ö 7. yy'da uygulanmaya başlar.

Yine M.Ö 6. yy civarında örnekleri görülmeye başlanan, Anadolu'nun batı ve güneybatı kıyılarında sık uygulanan, İyonya'da ortaya çıkan ''İyon düzeni'' başlıklar, sık kullanılan başlıklardan. Başlığın en belirleyici özelliği; iki tarafındaki volütler ve bu volütler arasında yer alan stilize yaprak motifleriyle yumurta dizisi.

korint başlığı
                                       Korint Sütun Başlığı (Kyzikos Hadrian Tapınağı)

Şimdi gelelim benim asıl anlatmak istediğim, ince işçiliği ile, estetik ve görsel güzelliği kadar hikayesi de güzel olan korint  sütun başlığına. M.Ö 5. yy'da örnekleri görülmeye başlayan bu başlık sütun yapısı olarak İyon sütunlarıyla ve mimari uygulamada İyon düzeniyle aynı. Tek farkı sütunların üzerini süsleyen başlıkları.

Vaktin birinde herkes tarafından çok sevilen güzeller güzeli bir kız yaşarmış. Bu güzel kız yakalandığı bir hastalıktan kurtulamayıp genç yaşta ölünce, dadısı güzel kızın gömüldüğü mezarı üzerine, içinde genç kızın özel eşyalarının olduğu bir sepet bırakır. Bir süre sonra mezarın kenarında çıkan akantus bitkisi tüm mezarı kaplarken, yaprakları da üstteki sepetin etrafını sarar. Dönemin yetenekli mimarlarından Kallimakhos tesadüfen gördüğü mezar üzerindeki sepet ve etrafını saran akantus yapraklarından çok etkilenir ve bunu sütun başlığı olarak tasarlayıp mimaride kullanır.
kenger otu
                                                               Kenger Otu

Bu yazıyı bugün yazma nedenime gelince; yakınlarda tesadüfen akantusla ilgili bir yazı gördüm. Şimdi diyeceksiniz ki nedir bu akantus? İşte yazıyı okuyunca ben de bunu düşündüm. Bu soruya bu yazıyı okumadan önce ''tabi ki kenger'' derdim. Zira okulda akantus yaprağını, kenger yaprağı olarak öğrenip, senelerce bu süslemelere bakarken kenger yaprağı olarak gördüm. Gelin görün ki bu güzelim akantus bitkisi kenger değil, ''ayı pençesi'' denen benim ismini ilk kez duyduğum bir bitkiymiş. Her ne kadar bu bitkiye dikensiz kenger de dense, iki bitki bırakın kardeş olmayı, aynı familyadan bile değilmiş.

ayı pençesi
                                                               Ayı Pençesi

Yazının başlığı da zaten  ''Türkiye arkeoloji ve sanat tarihi terminolojisine yanlış adla girmiş bitki motifi''. Bu yazıyı görüp, akantusla ilgili biraz araştırma yapınca; korint sütun başlıklarındaki akantus bitkisinden stilize edilmiş yaprak motiflerine, kenger yaprağı değil de ayı pençesi yaprağı demek daha doğru geldi. Üstelik okul hayatım boyunca geçer not alabilmek adına, siyah beyaz slaytlardaki bezemeleri seçebilmek için en fazla çalıştığım ve zorlandığım mimari bezemeler dersini düşününce, bunca yıllık dil alışkanlığını değiştirmek zor olacak ama:
Korint sütun başlığının ortaya çıkışının duygusal hikayesini hatırlayınca, genç bir kızın mezarında biten bitkinin; kenger dikeni değil, güzel açan ayı pençesi çiçeği olduğunu düşünüp, hemencecik kabul ettim bile.





Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.

4 yorum:

  1. Bloglar Yarışıyor ile blogunuzla ün sahibi olmaya, ödüller kazanmaya hazır mısınız? Sponsorlarımızın desteği ile bloglar arası etkinlik yarışmamızı 3. kez düzenliyoruz. Detaylı bilgiyi websitemizden öğrenebilirsiniz.
    İlginiz ve desteğiniz için teşekkürler!


    Web: http://www.bloglaryarisiyor.net
    Mail: iletisim@bloglaryarisiyor.net

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı,elinize yüreğinize sağlık. Yazınız ve kenger dikeni bana yatılı okul yıllarımı hatırlattı.Size katılıyorum güzel bir genç kızın mezarın kenger dikeni yetişmez.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı elinize sağlık...

    YanıtlaSil