Mitolojide hikâyelerin yarısı
kahramanlık ve diğer konuları kapsarken; geri kalanı, aşk ve tanrıların
çapkınlıkları üzerinedir belki. Bunlar arasında; Zeus'un akla hayale
gelmeyecek, şekilden şekle girdiği çapkınlıkları hiç de azımsanmayacak bir yer tutar.
Tanrılar tanrısı Zeus, günümüzün
sanal jönlerine benzer biraz. Nasıl ki, sanal âlemde kılıktan kılığa, şekilden
şekle giriyorsa çapkınlar; antik çağda da, klavye arkasından iş çevirme
olmadığına göre, kıskanç karısı Hera'nın gözlerinden kaçmak için, var olan
dünyevi canlıların şekline bürünür Zeus. Güzel bir kız gördüğü anda hangi
yöntemleri kullanmamıştır ki çapkın tanrı? Her kaçamağında; uçan kuştan, yerde
sürünen yılana, gürbüz bir boğadan, sudaki kuğuya kadar, her canlıyla şansını
denemiştir hemen hemen. Zeus'un gönül işleri arasında en ünlülerinden biri,
Avrupa kıtasına adını veren, Europa ile aşkını anlatıldığı mitolojidir.
Libya ile deniz tanrısı
Poseidon’un oğlu, Fenike (Günümüzde Lübnan sınırları arasında kalan bir ülke)
kralı Agenor’un, beş oğlunun yanında güzeller güzeli bir de kızı vardır;
Europa…
Bir ilkbahar sabahı gördüğü
şaşırtıcı bir düşle uyanır Europa. Rüyasında iki kıta kadın kılığında kendisini
paylaşmak için tartışmaktadır. Asya; Europe’yi kendi doğurduğunu
söyleyerek onu almak isterken, diğer kadın Zeus’un Europe’yi ona verdiğini
iddia etmektedir. Bu garip rüyanın ne anlama geldiğini yorumlayamayan güzel
kız, arkadaşlarıyla bir araya gelir kırlarda çiçek toplamaya gitmek için.
İlkbaharın tüm cömertliğiyle
çiçeklerle donattığı kırlarda, göz alıcı güzelliğiyle ışıl ışıl, cıvıl cıvıldır
Europa. Olimpos’daki evinde oturmuş dünyayı izleyen Zeus’un keskin gözleri,
Europe’nin üzerine kitlenir işte tam bu anda. Gözü sürekli Zeus’un üzerinde
olan karısı Hera’yı atlatıp, bu güzel yaratığa ulaşmak için bir düzen kurar
şimşek hızıyla aklında.
Haberci tanrı Hermes’i, kral Agenor’un sürülerini, kızların çiçek topladığı kırlara götürmesi için dünyaya gönderir derhal. Kendisi de iki boynuzu arasında siyah bir akıtması dışında, bembeyaz bir boğa görüntüsüne bürünerek sürünün arasına karışır.
Yaklaşan sürünün içindeki boğanın
güzelliğinden gözleri kamaşan Europa, onu okşamak için duyduğu dayanılmaz
arzuyla yaklaşınca, yavaşça yere çöker muhteşem boğa. Kendisini sırtına
bindirmek istediğini anlayan Europa, boynuzlarından kavradığı boğanın sırtına
oturur oturmaz, yıldırım hızıyla fırlar devasa hayvan.
Sırtındaki güzel kızla hızla yol
alan boğa; ovaları, dağları aşıp, denizin üzerinde fırtına gibi süzülmeye
başlar. Boynuna sıkıca yapışan Europe’nin korkusunu fark eden tanrı;
korkmamasını kendisinin Zeus olduğunu söyler. Girit adasına geldiklerinde söğüt
ağaçlarının arasında yere indirir Europe’yi ve kartal şekline dönüşerek genç
kızla birlikte olur. Bu birliktelikten Europa Zeus’a üç erkek çocuk verirken;
Zeus da sevdiği kadının adını bir kıtaya vererek onu ölümsüzleştirir.
Herodot kitabında kıtalardan
bahsederken, neye dayanarak bir tek toprağa hepsi de dişil üç ad verildiğini ve
niçin sınır olarak Mısır’da Nil, Kolkhis’de (Doğu Karadeniz ve Gürcistan’ı
içine alan ülke) Phasis (Gürcistan’da Rioni Nehri) ya da, Kimmer
Boğazı’nın ( Kırım’da Kerç Boğazı) seçildiğine bir türlü akıl erdiremediğini
söyler. Bu ayrımı kimler yapmıştır ve bu adları kim vermiştir bir türlü
çıkaramadığını söyler. Herodot’un o dönemde edindiği bilgilere göre;
Libya (günümüzde Afrika kıtası) adını, o bölgeden bir kadının adı olan
Libye’den, Asya ise Prometheus’un karısı Asia’dan almıştır. Fakat Lidyalılara
göre Asya ismini Asia’dan değil, Lidya kralı Manes’in torunu Asias’dan
almıştır. Buna delil olarak da Sardes boylarından biri olan Asiad’ların Asias
ismini hala taşıdığını söyler Herodot.
Europa’ya gelince; etrafı suyla
mı çevrilidir, adı nereden gelir, kim bulmuştur bu adı, kimsenin bilmediğini,
efsanede adı geçen Europe’nin ise aslının Asyalı olduğunu, Fenike’den Girit’e,
Girit’ten Likya’ya gittiğini, Europa diye anılan kıtaya hiç ayak basmadığını
anlatır.
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder