Şöyle boş zamanlarımda birkaç satır karalayıvereyim diye yazmaya
başlayalı iki sene, bu süre zarfında, arkeolojiyi rehber alarak yazılan; mitolojiden
eski çağ felsefesine, tarihten tarihsel bakışlı gezi yazılarına 99 makale
olmuş.
Mitoloji ve tarih içerikli
makalelerde, doğadaki çiçeklerden tutun da, ırmakları, ağaçları,savaşları,
ülkeleri, kentleri, kahramanları,
kadınları, anaları, kimi zaman da aşkları anlatan pek çok konuya değinmişim; bir konu hariç...
100. yayın benim için çok özeldi, bu nedenle bugünkü makaleyi; hayatımızda önemli bir yer tutan, çok değerli bir varlığa, babalarımıza, babalara ayırmak
istedim.
Antik çağda çoğu kara parçası (Asia, Europa v.b) dişil isimlerle
adlandırılırken, batımızı çevreleyen Ege Denizi adını, bir efsaneye göre bir
erkekten; sıradan bir erkek değil bir babadan almış.
Atina kralı Aigeus (Egeos), tahtını bırakabileceği bir erkek çocuk
özlemiyle yanan, bunun için çarelere başvuran bir babadır. Yaptığı iki
evlilikten iki kız çocuk sahibi olan, daha sonra yaşanan bir talihsizlikle kızlarını
da kaybeden Aigeus, bir erkek evlat sahibi olabilmek için Delphoi’ye Apollon Tapınağına gidip, kahinlere danışır.
Ülkesine geri dönerken uğradığı Troizen kentinde içtiği fazla
şarabın etkisiyle sarhoş olup, kralın kızı Aithra’yla birlikte olur. Ertesi gün
kendisine geldiğinde prensese eğer bir erkek çocuğu dünyaya getirirse; çocuğun
düşmanları tarafından öldürülmemesi için, babasının kim olduğunu söylemeden, Troizen’de büyütmesini, kılıcını ve sandallarını
sakladığı kayayı kaldıracak güce ve on altı yaşına geldiğinde babasının kimliğini
açıklamasını tembihleyip, Atina’ya döner.
Prenses, Theseus ismini verdiği bir erkek çocuk dünyaya getirir.
Aigeus’a söz verdiği gibi oğluna babasının kimliğini söylemeden onu büyütür.
Theseus gürbüz ve yiğit bir delikanlı olduğunda babasının adını söyleyerek
kayayı gösterir. Delikanlı kayayı kaldırarak, soyunu gösteren eşyaları alıp,
babasını bulmak üzere Atina’ya doğru yola çıkar.
Kral Aigeus bu arada; bir büyücü olan, kendisine erkek evlat sözü
veren Medea ile evlenmiştir ve onun etkisi altındadır. Theseus’un kimliğini
açıklamadan katıldığı şölende onu gören Medea, kim olduğunu anlar ve delikanlıya zehirli bir et
hazırlatır. Theseus eti bölmek için babasının kılıcını çıkarınca, Aigeus oğlunu
tanır ve Medea’yı sarayından kovar.
Mitolojide Herakles’ten (Herkül) sonra en fazla efsanesi olan
kahramandır belki Theseus. Yaptığı pek çok kahramanlığın ardından, kenti için
yeni bir sefere çıkar. Girit kralı Minos’a, her yıl korkunç boğa Minotauros’a
sunulmak için Atina’dan yedi erkek, yedi genç kız gönderilmek zorundadır.
Boğayı öldürüp gençleri kurtarmak için Theseus’da bu gençlerin arasına karışıp
Girit’e doğru yelken açar.
Aigeus, oğlunu uğurlarken sağ salim dönmesi için her gün yolunu
gözleyeceğini, giderken siyah olan yelkenler, dönüşte beyaz açılmış olursa
kendisinin sağlıklı olduğunu anlayacağını söyler.
Girit’e ulaşan Theseus, boğanın yaşadığı labirentte Minotauros’u
öldürüp, Girit kralının kızı Ariadne’nin, kendisine verdiği bir yumak ip
sayesinde labirentten kurtularak ülkesine doğru yola çıkar. Zafer sarhoşluğundan
olsa gerek, gemideki siyahları indirip,
beyaz yelkenleri açmayı unutarak limana doğru yaklaşır.
Oturduğu kayalıklarda oğlunun yolunu gözleyen kral Aigeus’un,
yaklaşan gemideki siyah yelkenleri görünce, yelkenlerin karasından daha kara
bir yas çöker yüreğine… Ve baba Aigeus, içinde oğlunun olmadığını düşündüğü gemiyi getiren
denizin sularına, bırakıverir kendisini...
O günden sonra Aigeus’un kendisini attığı denize adı verilerek,
Aigaios Pontus (Ege Denizi) denir. Ege Denizine o kadar kahraman varken bir
babanın adının verilmesi ise asla bir tesadüf değildir bana göre. Neden
derseniz?
Deniz babadır baba!
Onda, toprak ananın hep veren, tüm olumsuzlukları bağrına gömen
merhameti yerine, çocuğunu sarıp sarmalarken hep yukarıya iten, bakışlarını
ufka ve gökyüzüne yönelten, kendini bıraktığı anda silkeleyip kendine getiren,
kimi zaman dingin sularında evladını güvenle dinlendirip, kimi zaman öfkeli
dalgalarla ona hayatta kalma dersi veren babadır deniz.
Engin sularına sessizce uzanırsanız; bir babanın evladını görünmez
bir elle ayakta tutması gibi, sürekli yukarıda tutar sizi. Bir iki küçük hamle
yaparsanız istediğiniz yöne doğru, sizi hedefinize ulaştırmak için kucağında
taşıyan itici bir güçtür deniz. Ayaklarınızı yerden kesen, kendinizi boşlukta
hissederken sularıyla sizi sarıp sarmalayan, orada olduğunu size hissettiren,
sizin sürekli arkanızdan, hep yukarı ve ileriye doğru hamle yapmanızı
destekleyen...
Hayatta hiç bir şeye, şöyle sırt üstü uzanıp denize yaslandığınız
gibi yaslanamazsınız. Yaslanacak sağlam bir kaya, ulu bir ağaç bulursunuz belki,
fakat; yaslanılan hiç bir varlık, arkanıza destek olurken; sizi ne ileriye, ne
de yukarıya itme özelliğine sahip değildir. Bunu sadece bir deniz ya da bir baba
yapabilir.
Babanızı kaybetmek; kimi zaman yatarak, kimi zaman bir kaç el
hareketiyle kendinizi kollarına gevşekçe bırakarak yol aldığınız engin
denizden, bulanık ve bataklık bir göle düşmek gibidir...
Hayatta kalmak için her daim hareket etmek, yol almak için
mücadele etmek durumundasınızdır...
Bir an yorgun düşseniz, bir an kendinizi bırakıverseniz, gölün
dibinde çamurlarda çırpınırken bulursunuz kendinizi...
Çırpınarak canhıraş yol alırken, değil dingin hali; köpüre köpüre
yükselen, sizi güvenli kıyılara doğru yüzmeye zorlayan, önüne katıp sığ sulara
sürükleyen öfkeli dalgalarıyla denizi özlersiniz…
Bilirsiniz ki kendinizi ona bırakıp savaşmazsanız; öfkeli
dalgaları bile bir bulut gibi sararak sizi, yukarı, daha yukarı taşıyarak akar
gider altınızdan...
Baba denizdir deniz!
Onu kaybederseniz; güvenli limanları ve tuzlu sularıyla koca bir deryayı, gözünüzdeki
bir damlaya hapsedersiniz bir ömür boyu... Hep orada; her yenilgide, her
darbede, her üzüntüde ve her düştüğünüzde, akmaya hazır halde...
Başta on yaşındayken kaybettiğim kendi babam olmak üzere yitirilen babaları hasret ve rahmetle anıyor, tüm babalara, evlatlarını engin sularında büyütüp, güvenli limanlarında koruyacakları, uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
harika bir yazı..teşekkürler..
YanıtlaSilBen teşekkür ederim...
Sil