Bahar ayının müjdecisi, ilk çiçek açan ağaç olma özelliğine sahip olan badem ağacı, mitolojide pek çok efsaneye konu olmuş. Soğuk kış mevsiminin ölü bir sessizlik ve renksizliğe gömdüğü tabiatı; açtığı çiçeklerle ilk renklendiren ağaç olması, mitolojide pek çok hikayenin merkezine oturtmuş badem ağacını.
Daha yaprakları yeşermeden, sabırsızca açtığı çiçeklerle beyaz bir örtüye bürünen badem; toprağın uyanışı ve baharın gelişini simgelemesinden dolayı, Anadolu'da ana tanrıça Kibele kültünde önemli bir yer tutar.
Kimi zaman çiçekleriyle döllediği bir bakireden, kimi zaman ana tanrıçanın sevgilisi Attis'in kesilen erkekliğinden dökülen döllerden yetiştiğinden bahsedilir. Bu çeşitliliğin arasında, Trakya'da hüzünlü bir aşk hikayesiyle de efsaneleşir badem ağacı ve yeşermeden açan çiçekleri.
Badem Ağacı
Trakya kralının kızı, evlilik çağına gelmiş güzel Phyllis, kalbini çalıp, gönlünü çelecek kısmetini beklerken; bu talihli genç denizlerden çıkageliverir bir gün. Troya Savaşından dönen savaşçılardan, Atinalı kahraman Theseus'un oğlu; Demophon...
Demophon'un gemisi, diğer gemilerle beraber, bir kaç gün dinlenip, tekrar denize açılacakları kentin limanına demir atar. Karaya çıkan delikanlı, kentte gördüğü güzel prensesle göz göze gelince; Eros yapar yapacağını ve iki gencin arasında tanrıları bile kıskandıracak bir aşk başlar.
Demophon gemisinin gerekli bakımlarını yapıp, bir süre dinlendikten sonra, ülkesine gidip işlerini halledip tekrar döneceğine söz vererek izin alır Phyllis'ten. Gemilerin denize açılma zamanı geldiğinde, sımsıkı sarılıp, ebedi bağlılık ve aşk yeminleriyle ayrılırlar birbirlerinden. Sevgilisini yolcu eden güzel Phyllis, her gün limanda Demophon'un gelişini gözlerken; günler, aylar, yıllar akıp gider. Demophon'un dönmek için verdiği süre çoktan gelir geçer.
Denizde kente yaklaşan her gemiyi gördüğünde, heyecan ve sevinçle, Eros'un kanatlarını takmışçasına, hızla limana doğru koşar Phyllis. Limanda gemileri bir bir gözden geçirirken, az önceki sevinçle çarpan yüreğini, ölümcül bir acı kaplar. Demophon'un gemisi yok... Demophon yok... Demophon dönmemiş... dönemeyecek... dönmeyecek...
Demophon ve Phyllis (J.W. Waterhouse 1907)
Demophon'un gelmeyeceği düşüncesiyle kapıldığı ümitsizlikten ve yaşadığı acıdan kurtulmak için, kendini asarak intihar eder Phyllis. Bu büyük aşk, tanrıça Athena'yı çok etkiler ve genç kızı yapraksız bir ağaca; badem ağacına dönüştürür.
Güzel prensesin intiharını, yerleştiği kentte haber alan Demophon, sevgilisinin kentine yelken açar süratle. Kıyıya çıkan genç, sevgilisinin dönüştüğü ağaca sarılır acı ve gözyaşlarıyla. Delikanlının kolları arasındaki ağacın dalları yaprak yerine bembeyaz çiçeklerle dolar birden... Aşkın gücünden başka ne olabilir kuru bir dalı yeşermeden çiçeklendiren?
Daha yaprakları yeşermeden, sabırsızca açtığı çiçeklerle beyaz bir örtüye bürünen badem; toprağın uyanışı ve baharın gelişini simgelemesinden dolayı, Anadolu'da ana tanrıça Kibele kültünde önemli bir yer tutar.
Kimi zaman çiçekleriyle döllediği bir bakireden, kimi zaman ana tanrıçanın sevgilisi Attis'in kesilen erkekliğinden dökülen döllerden yetiştiğinden bahsedilir. Bu çeşitliliğin arasında, Trakya'da hüzünlü bir aşk hikayesiyle de efsaneleşir badem ağacı ve yeşermeden açan çiçekleri.
Badem Ağacı
Trakya kralının kızı, evlilik çağına gelmiş güzel Phyllis, kalbini çalıp, gönlünü çelecek kısmetini beklerken; bu talihli genç denizlerden çıkageliverir bir gün. Troya Savaşından dönen savaşçılardan, Atinalı kahraman Theseus'un oğlu; Demophon...
Demophon'un gemisi, diğer gemilerle beraber, bir kaç gün dinlenip, tekrar denize açılacakları kentin limanına demir atar. Karaya çıkan delikanlı, kentte gördüğü güzel prensesle göz göze gelince; Eros yapar yapacağını ve iki gencin arasında tanrıları bile kıskandıracak bir aşk başlar.
Demophon gemisinin gerekli bakımlarını yapıp, bir süre dinlendikten sonra, ülkesine gidip işlerini halledip tekrar döneceğine söz vererek izin alır Phyllis'ten. Gemilerin denize açılma zamanı geldiğinde, sımsıkı sarılıp, ebedi bağlılık ve aşk yeminleriyle ayrılırlar birbirlerinden. Sevgilisini yolcu eden güzel Phyllis, her gün limanda Demophon'un gelişini gözlerken; günler, aylar, yıllar akıp gider. Demophon'un dönmek için verdiği süre çoktan gelir geçer.
Denizde kente yaklaşan her gemiyi gördüğünde, heyecan ve sevinçle, Eros'un kanatlarını takmışçasına, hızla limana doğru koşar Phyllis. Limanda gemileri bir bir gözden geçirirken, az önceki sevinçle çarpan yüreğini, ölümcül bir acı kaplar. Demophon'un gemisi yok... Demophon yok... Demophon dönmemiş... dönemeyecek... dönmeyecek...
Demophon ve Phyllis (J.W. Waterhouse 1907)
Demophon'un gelmeyeceği düşüncesiyle kapıldığı ümitsizlikten ve yaşadığı acıdan kurtulmak için, kendini asarak intihar eder Phyllis. Bu büyük aşk, tanrıça Athena'yı çok etkiler ve genç kızı yapraksız bir ağaca; badem ağacına dönüştürür.
Güzel prensesin intiharını, yerleştiği kentte haber alan Demophon, sevgilisinin kentine yelken açar süratle. Kıyıya çıkan genç, sevgilisinin dönüştüğü ağaca sarılır acı ve gözyaşlarıyla. Delikanlının kolları arasındaki ağacın dalları yaprak yerine bembeyaz çiçeklerle dolar birden... Aşkın gücünden başka ne olabilir kuru bir dalı yeşermeden çiçeklendiren?
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Çok güzel bir hikaye... Ellerinize sağlık... Artık badem ağacını her gördüğümde bunu hatırlayıp, çevremdekilere de anlatacağım... Tüm aşıkların yaşarken kavuşması dileğiyle...
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Dileğine katılıyorum tüm kalbimle ben de...
YanıtlaSilOkuduğum her yazınızda farklı duygulara kapılıp;dağların zirvesinde özgürlüğü,çiğ tanelerinde bir annenin gözyaşlarını tasavvuf edip,dalgalara yenik düşen aşkla hüzünlenirken şimdide badem ağacının çiçeklerinde kavuşamayan sevgilileri ve onların büyük aşkını düşünmek...
YanıtlaSilSayenizde içinde yaşadığımız çevreye farklı bir gözle bakar oldum.Ellerinize sağlık...
Doğadaki mucizevi küçük detaylara, farklı gözlerle bakıp, onları fark etmemizi sağlıyorsa; ne mutlu bu güzel, duygulu efsanelere... Çok teşekkür ederim düşüncelerinizi paylaştığınız için.
SilBelki de o yalancı baharları hep sevgilisi sanıyor... Ah badem ağacı!
YanıtlaSilHoş bir yaklaşım :) Ah Bahçe Perim! :))
SilGüzel bir hikaye ama artık öyle aşklar da inanış larda kalmadı malesef.
YanıtlaSilBana bu eksilmeler, hayal gücümüzü günden güne kaybetmemizden kaynaklanıyor gibi geliyor :(
Sil