Kaos'dan, önce Gaia(toprak, yaşadığımız dünya) sonra yer altı ve yeryüzü karanlıkları doğar. Bu tanrılar ''Karanlık'' anlamına gelen ve yeraltı karanlığını temsil eden Erebos ve ''Gece'' tanrıçası Nyks'tir. Işığın yokluğunda ortaya çıkan bu çiftin birleşmesinden Aither (Işık) ve Hemera (Gündüz) gibi ışıksal varlıklar doğar. Biz hala gece mi gündüzden, gündüz mü geceden doğar bilmecesinin cevabını araya duralım; insanlar antikçağda bu sorunun cevabını Erebos ve Nyks'in çocuklarıyla vermişler.
Erebos dünyanın derin yerlerindeki boşlukları dolduran karanlığın ve aynı zamanda yeraltında Hades'e giden ilk giriş yerinin yani yeraltı karanlıklarının kişiselleştirilmiş haliyken Nyks yeryüzündeki gece karanlığının tanrıçası olarak adlandırılmış.
Nyks Greko Romen mitolojisinin protogenoi denilen ilk tanrılarından biridir. Protogenoi; toprak, yeraltı, gökyüzü, dağlar, denizler, karanlık, ışık, gece ve Aşk’ı simgeleyen, evrenin dokusunu oluşturan ve gerçekten ölümsüz olan varlıklardır. Olymposlu tanrılar da dâhil olmak üzere var olan her şey onlardan doğmuştur. Tanrılar arasında iktidar mücadelesi ve değişiklikleri olsa da varoluşu oluşturdukları için bundan etkilenmeyen, konumlarını ve güçlerini kaybetmeyen tek tanrılar protogenoilerdir.
Nyks Greko Romen mitolojisinin protogenoi denilen ilk tanrılarından biridir. Protogenoi; toprak, yeraltı, gökyüzü, dağlar, denizler, karanlık, ışık, gece ve Aşk’ı simgeleyen, evrenin dokusunu oluşturan ve gerçekten ölümsüz olan varlıklardır. Olymposlu tanrılar da dâhil olmak üzere var olan her şey onlardan doğmuştur. Tanrılar arasında iktidar mücadelesi ve değişiklikleri olsa da varoluşu oluşturdukları için bundan etkilenmeyen, konumlarını ve güçlerini kaybetmeyen tek tanrılar protogenoilerdir.
Bergama Zeus Sunağı Frizlerinden MÖ 3.yy Nyks |
Tanrıların ve insanların boyun eğdiricisi olarak anılan Gece tanrıçası Nyks, efsanelerde çok fazla adı geçmese de diğer tanrı ve tanrıçalara göre daha özel güçlere sahip olağanüstü bir güç figürü olarak görülüyor. Baş tanrı Zeus'un bile çekindiği, uğraşılmaması gereken ve korkulan bir tanrıça olan Nyks sanat eserlerinde üzerinde siyah dökümlü bir elbise ve başında sis halesiyle taçlandırılmış, kanatlı bir tanrıça şeklinde resmedilmiş.
Nyks Erebos'la birlikte Işık ve Gündüz'ü yarattıktan sonra kendi kendine üretmeye(Parthenogenesis) devam eder. Ürettiği bu varlıklar genellikle yeryüzünde kötülüğü, açlığı, yıkım ve ölümü simgeleyen karanlık, kötücül güçlerdir. Karanlık Gece’nin yarattıkları içinde biz insanlar için belki de en korkutucu olanı üç ölüm tanrısı; korkunç Moros, kara Ker ve Thanatos’tur.
Kelime anlamı olarak kader ve kıyamet anlamına gelen Moros insanın sonu için yaklaşan kıyametin korkunç habercisidir ve insanları ölümcül kaderlerine sürükleyen bir tanrıdır.
Ker ölüm tanrısı Thanatos'un dişili bir tanrıçadır ve aynı zamanda ölüm anlamına gelir. Homeros'un Kara, uğursuz ve belalı gibi sıfatlarla andığı Ker canlıların ecelidir. Hesiodos ve Homeros Ker veya çoğulu olan Keres'i bir insanın veya bütün bir ulusun alın yazısı olarak canlandırırlar. Ecel geldiğinde hiç bir tanrının bunu engellemeye gücü yetmez. Ker'lerin halk geleneğinde ölülerin ruhlarıyla bir tutulduğu ve bunların kötülüğünden korunmak için Anthesteria bayramlarında kurban kesildiği biliniyor. Bu bayram doğanın uyanışı ve baharın gelişini kutlamak için Dionysos onuruna yapılan antik çağın dört büyük bayramından biridir. Bir diğer özelliği ise Ker'in kovulduğu ölüler festivali yönünün olmasıdır.
Ölümün kişileştirilmiş hali olan Thanatos kendilerine verilen sürenin dolmasıyla insanları alır ve yeraltına Hades'e götürür. Katı yürekli acımasız ve korkulan bir tanrıdır. Kasvetli ve kederli bir tanrı olmasına rağmen tasvirlerindeki görünüşü bunun tam tersidir. Elinde yaşam ışığını söndüğünü simgeleyen ters çevrilmiş bir meşaleyle güzel bir genç olarak tasvir edilir.
Thanatos huzurlu ve iyi ölümü sembolize ettiği için; günümüzde ''Ötanazi'' kelimesi bu tanrıdan alır kökenini ve belki de bu sebepten olsa gerek yine kendisi gibi Nyks'in çocuğu olan uyku tanrısı Hypnos'un da ikiz kardeşidir. Kardeşi Thanatos'a göre daha sevimli ve sevilen bir tanrı olan Hypnos (Uyku) genellikle uzanmış şekilde bir elinde haşhaş bitkisi tutarken ya da kardeşi Thanatos'un yanında ayakta durur şekilde tasvir edilmiş.
Efsanelerde birbirine yakın olan veya biri diğerinin farklı bir şekli olarak yorumlanan tanrı ve tanrıçalar ikiz kardeşler olarak düşünülmüş genelde. Benzerdirler fakat aynı şey değillerdir. Tıpkı Karanlık ve Gece, Işık ve Gündüz, Ölüm ve Uyku tanrıları gibi. Gece, Gündüz ve Uyku; Karanlık, Gündüz ve Ölüm'ün sadece bir bölümünü içinde barındırırlar ama kendisi değillerdir. Antik çağda yapılan bu ayrım özünde insanın mantık ve akıl yürütmedeki becerisini ve felsefi bakışa yakınlığını da gösterir.
Gece'nin kendi kendine ürettiği tanrılar arasında gösterilen Oneiros (Rüyalar) çoğu zaman uyku tanrısı Hypnos'un çocukları olarak gösterilse de Hypnos'un Nyks'in çocuğu olması nedeniyle her şekilde Gece ile bağlantısı muhakkaktır. Rüyaların kişiselleştirilmiş tanrıları; korkunç hayvanlar, dev örümcekler, fareler, yılanlar vs. oluşun korkunç rüyaların sorumlusu Phobetor (Fobetor), genellikle yanıltıcı hayallerin yer aldığı iyi rüyaların sorumlusu olan, Phantanos (Fantanos) ve ismi ''Morphe (morf) '' biçim kelimesinden türeyen rüyaları ve şekilleri oluşturan, rüyalarda biçim değiştirerek insan siluetinde görünen, tanrılardan gelen ilahi mesajları, imgeler ve hikâyelerle insanlara rüyalarda anlatan Morpheus'tur.
Tanrısal öcü simgeleyen ve ''İlahi adalet'' olarak adlandırabileceğimiz Nemesis de Gece'den doğan tanrıçalardan biridir. Yaşamdan diğer insanlara göre hak ettiğinden daha fazlasını alan, bu özellikleriyle kibir ve gurura kapılan insanları cezalandıran Nemesis Öç Tanrıçası olarak da anılır.
Nyks Erebos'la birlikte Işık ve Gündüz'ü yarattıktan sonra kendi kendine üretmeye(Parthenogenesis) devam eder. Ürettiği bu varlıklar genellikle yeryüzünde kötülüğü, açlığı, yıkım ve ölümü simgeleyen karanlık, kötücül güçlerdir. Karanlık Gece’nin yarattıkları içinde biz insanlar için belki de en korkutucu olanı üç ölüm tanrısı; korkunç Moros, kara Ker ve Thanatos’tur.
Kelime anlamı olarak kader ve kıyamet anlamına gelen Moros insanın sonu için yaklaşan kıyametin korkunç habercisidir ve insanları ölümcül kaderlerine sürükleyen bir tanrıdır.
Ker ölüm tanrısı Thanatos'un dişili bir tanrıçadır ve aynı zamanda ölüm anlamına gelir. Homeros'un Kara, uğursuz ve belalı gibi sıfatlarla andığı Ker canlıların ecelidir. Hesiodos ve Homeros Ker veya çoğulu olan Keres'i bir insanın veya bütün bir ulusun alın yazısı olarak canlandırırlar. Ecel geldiğinde hiç bir tanrının bunu engellemeye gücü yetmez. Ker'lerin halk geleneğinde ölülerin ruhlarıyla bir tutulduğu ve bunların kötülüğünden korunmak için Anthesteria bayramlarında kurban kesildiği biliniyor. Bu bayram doğanın uyanışı ve baharın gelişini kutlamak için Dionysos onuruna yapılan antik çağın dört büyük bayramından biridir. Bir diğer özelliği ise Ker'in kovulduğu ölüler festivali yönünün olmasıdır.
Ölümün kişileştirilmiş hali olan Thanatos kendilerine verilen sürenin dolmasıyla insanları alır ve yeraltına Hades'e götürür. Katı yürekli acımasız ve korkulan bir tanrıdır. Kasvetli ve kederli bir tanrı olmasına rağmen tasvirlerindeki görünüşü bunun tam tersidir. Elinde yaşam ışığını söndüğünü simgeleyen ters çevrilmiş bir meşaleyle güzel bir genç olarak tasvir edilir.
Thanatos huzurlu ve iyi ölümü sembolize ettiği için; günümüzde ''Ötanazi'' kelimesi bu tanrıdan alır kökenini ve belki de bu sebepten olsa gerek yine kendisi gibi Nyks'in çocuğu olan uyku tanrısı Hypnos'un da ikiz kardeşidir. Kardeşi Thanatos'a göre daha sevimli ve sevilen bir tanrı olan Hypnos (Uyku) genellikle uzanmış şekilde bir elinde haşhaş bitkisi tutarken ya da kardeşi Thanatos'un yanında ayakta durur şekilde tasvir edilmiş.
Efsanelerde birbirine yakın olan veya biri diğerinin farklı bir şekli olarak yorumlanan tanrı ve tanrıçalar ikiz kardeşler olarak düşünülmüş genelde. Benzerdirler fakat aynı şey değillerdir. Tıpkı Karanlık ve Gece, Işık ve Gündüz, Ölüm ve Uyku tanrıları gibi. Gece, Gündüz ve Uyku; Karanlık, Gündüz ve Ölüm'ün sadece bir bölümünü içinde barındırırlar ama kendisi değillerdir. Antik çağda yapılan bu ayrım özünde insanın mantık ve akıl yürütmedeki becerisini ve felsefi bakışa yakınlığını da gösterir.
Gece'nin kendi kendine ürettiği tanrılar arasında gösterilen Oneiros (Rüyalar) çoğu zaman uyku tanrısı Hypnos'un çocukları olarak gösterilse de Hypnos'un Nyks'in çocuğu olması nedeniyle her şekilde Gece ile bağlantısı muhakkaktır. Rüyaların kişiselleştirilmiş tanrıları; korkunç hayvanlar, dev örümcekler, fareler, yılanlar vs. oluşun korkunç rüyaların sorumlusu Phobetor (Fobetor), genellikle yanıltıcı hayallerin yer aldığı iyi rüyaların sorumlusu olan, Phantanos (Fantanos) ve ismi ''Morphe (morf) '' biçim kelimesinden türeyen rüyaları ve şekilleri oluşturan, rüyalarda biçim değiştirerek insan siluetinde görünen, tanrılardan gelen ilahi mesajları, imgeler ve hikâyelerle insanlara rüyalarda anlatan Morpheus'tur.
Nyks'in kendi kendine ürettiği kader ve ölümle ilişkili bir diğer tanrılar grubu Kader tanrıçaları Moira'lardır. Kelime anlamı pay veren anlamına gelen Moira'lar, insanlara yaşam paylarını verirler. Doğum, yaşam (mutluluk, başarı, talihsizlik vs.) ve ölüm. Klatho ''eğiren, saran''. Lakhesis ''ölçen'' ve en korkunçları Atrapos ise ''kaçınılmaz ve geri dönüşü olmayan'' yani ölüm anlamına gelir.
Tanrısal öcü simgeleyen ve ''İlahi adalet'' olarak adlandırabileceğimiz Nemesis de Gece'den doğan tanrıçalardan biridir. Yaşamdan diğer insanlara göre hak ettiğinden daha fazlasını alan, bu özellikleriyle kibir ve gurura kapılan insanları cezalandıran Nemesis Öç Tanrıçası olarak da anılır.
Nyks'in bunca kader, ölüm ve uyku tanrısıyla yetinmeyip insanlar arasında huzursuzluk, mutsuzluk, kavga ve savaş nedeni olan kötülükleri şekillendirdiği evlat listesi; Momus (Suçlama),Oizys (Acı, Sıkıntı), Apate (Aldatma), Philotes (Arkadaşlık, Karasevda), Geras (Yaşlılık), Eris (Fitne, Fesat) diye uzayıp gidiyor.
İnsanlar doğası gereği karanlıktan ve geceden korkar fakat bu korkuları hep yanlış nedenlerledir. Görünen o ki; aslında korktukları karanlık değil içinde barındırdığı bilinmeyenlerdir. Antik çağda, dünyada ve insan doğasında var olan pek çok kötülüğün anası olarak Nyks (Niks) yani Gece tanrıçasının kabul edilmesi de bu korkudan olsa gerektir.
İnsanlar doğası gereği karanlıktan ve geceden korkar fakat bu korkuları hep yanlış nedenlerledir. Görünen o ki; aslında korktukları karanlık değil içinde barındırdığı bilinmeyenlerdir. Antik çağda, dünyada ve insan doğasında var olan pek çok kötülüğün anası olarak Nyks (Niks) yani Gece tanrıçasının kabul edilmesi de bu korkudan olsa gerektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder