soba

Ah işte yine tıka basa
doldurdular içimi.
Altını döşediler
üstü alevlendikçe
yavaş yavaş yanacak
küçük küçük kömürle.
Yığdılar üstene de
erik,çam, meşe
ne geçtiyse eline...
Attılar bir kaç da çıra
orama burama;
hadi gel de tutuşma.



Kapattılar iyice
neyim var neyim yoksa
nefes alıp verecek;
bilmezler bu kadar şey
nasıl tutuşup tütmeyecek?
Bırakmışlar baca diye
küçücücük bir delik;
için için kavrulup da
buram buram tüterken
duman nasıl yolu bulup da
o deliğe girecek?

Tam bitirdim hasadı
ferahladım der iken;
dehliyor ite kaka
koskocaman bir kütük.
ne çekilmez çileymiş
bitmedi hiç bitmiyor,
içim çok daralırken
azıcık genişliyor.

Aman siz ferahlayın
kapı, pencere, dar dolap
atın elde kalanı;
buldunuz bir amele
savuracak harmanı.
Nasılsa öğütür diye
kağıt kürek
atılmayan ne vardı;
yaramasa bir işe;
sokakta koca direk kaldı.

Eh el insaf artık size
eldeki küçük soba
değil ki bu koca tandır;
doldum artık taşıyor;
tıkandı baca bile
her delikten tütüyor.
N.DENİZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder