biri kadın olmak mı dedi?

Dünya değişti, ülkeler değişti, diller değişti, dinler değişti, toplumlar değişti, yaşam standartları değişti, hatta iklimler bile değişti ama tek bir şey değişmeden çağlar boyu sürüne sürüne günümüze kadar geldi; toplumda kadının yeri. İnsan soyunun zayıf halkası kadının binlerce yıl önce sıkıntısı ve statüsü neyse üç aşağı beş yukarı bugün de aynı.

Filozof Aspasia kadın olmasa hakkındaki fahişelik suçlamalarıyla mahkemeler kurulur muydu? Şair Sappho kadın olmasa yazdığı şiirler nedeniyle eşcinsellikle suçlanır mıydı? Ya filozof, matematikçi Hypatia kadın olmasa bilime verdiği onca katkıdan sonra canlı canlı yakılır mıydı? Onların niteliklerinde veya daha gerisindeki çağdaşı erkekler saygıyla karşılanırken antik çağın bu üç kadın dehası suçlamalarla savaşmak zorunda kalır mıydı? Elbette hayır!

Miletoslu Aspasia yaklaşık M.Ö 470 yıllarında aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğan, iyi bir eğitim alıp yirmili yaşlarda Atina kentine giden Anadolu'da doğup yetişmiş bir kadın. Atina'da yaşamının kesiştiği ünlü devlet adamı Perikles ise Atina yönetiminin başına geçince çıkardığı yasalar ve askeri alandaki başarılarıyla bir  döneme ''Perikles Dönemi'' diye ismini veren, Atina'yı Atina yapan ve altın çağını yaşatan bir lider.

aspasia
                                      Aspasia- Elisabeth Vigee Le Brun (1755-1842)

Uygulamaya koyduğu yasalar içinde en ilginç olanı ise Atinalı erkeklerin yabancı kadınlarla evliliğini yasaklayan madde. Bu yasayı ilk ihlal eden kimdir dersiniz? Tabii ki Perikles'in kendisi. Bir gün Atina'ya gelecek yabancı bir kadına; filozof ve retorik ustası (etkileyici ve ikna edici konuşma sanatı) Aspasia'ya aşık olacağını bilse bu yasayı çıkarır mıydı acaba?  Perikles'i Perikles yapan ise, güzel filozofa olan aşkı uğruna koyduğu yasayı çiğnemesine neden olan Aspasia'dır.

Sokrates'in ;''benim iki tane kadın hocam var, biri Diotima diğeri Aspasia'' dediği retorik ustası Aspasia'nın, kocası Perikles'in usta bir hatip olarak anılmasına neden olan konuşmalarını yazdığı ve Perikles'in Ege'nin Anadolu kıyılarıyla ilgili siyasetine yön verdiği bilinmekte. Aspasia Perikles'in rakipleri tarafından dönemi içinde Hetaera (fahişe) olmakla, Atinalı kadınları ayartmak ve tanrılara saygısızlık etmekle suçlanıp mahkeme huzuruna çıkarılır.  Atina'nın yöneticisi Perikles mahkemede ağlayarak Aspasia lehine yaptığı şahitlikle karısını cezalandırılmaktan kurtarır. Bu iddialarla tarihsel süreçte; evinde Atina'nın önde gelen isimlerini, Sokrates ve arkadaşlarını ağırlayan, akıl hocalığı yapıp retorik öğreten filozof Aspasia; işveli, cilveli fettan bir kadına dönüşür, olur Haspa.

sappho
                                                              Sappho

Sappho günümüzün Midilli, antik çağda Lesbos adıyla anılan adada M.Ö 615 yıllarında doğup yetişmiş bir şair. Afrodit rahibesi olduğu bilinen Sappho, hizmet ettiği tanrıçanın toplumdaki rolüne uygun düşecek şekilde görevini yerine getiren; yani genç kızları şiir, müzik ve zerafet dersleriyle evliliğe hazırlayan bir rahibe.

Lir eşliğinde söylediği şiirleriyle lirik şiirin öncüsü olan, ardılları tarafından takdir ve taklit edilen hatta Platon tarafından mitolojideki dokuz ilham perisinin yanında onuncu ilham perisi olarak ilan edilen yetenekli bir şair. Bu ilham perisi de, kadın olmasından payına düşeni alır ve yaptığı işe uygun düşen şiirleri, kötü niyetli yorumlamalarla eşcinsel suçlamalarının hedefi olup, erkek şovenistler tarafından Lesboslu Sappho'nun memleketi Lesbos'a atıfla Lesboslu (Lesbian, lezbiyen) olarak tarihte kadın eşcinselliğine verilen isimle ödüllendirilir.

Hypatia M.S 370 yılında İskenderiye'de filozof bir babanın kızı olarak dünyaya gelir. Babası Theon'un desteğiyle iyi bir eğitim alıp matematikçi, astronom ve filozof olarak yetişir. Theon'la beraber antik çağın pek çok bilim ve sanat alanında yazılmış yazılarını derleyip günümüze ulaşmasını sağlayan Hypatia: hiç bir bilginin son gerçek olarak kabul edilemeyeceği ve insanların düşünme hakkını kullanması gerektiği fikrinin savunucusu olur.

İskenderiye'de kurduğu okulda felsefe, matematik ve astronomi dersleri veren, kentte sözü dinlenen Hristiyanlığın yayılmasında engel olarak görülen bir bilim kadını olan Hypatia; kadının erkek üzerinde yetki sahibi olup ders veremeyeceği, çünkü Havva'nın Adem'den sonra doğduğu, evinde sessizce oturması gerektiği yönünde İncil'den yapılan çıkarımla halk arasında dinsiz ve şeytan olarak ilan edilerek götürüldüğü kilisede vahşice öldürülüp yakılır.

hypatia
                                           Hypatia

Hypatia cadı ilan edilerek dini toplum üzerinde etkili kılmak için, erkekten sonra yaratıldığına inanılan insan soyunun zayıf halkası kadın üzerinden gidilerek işin kolay yolu bulunmuş olur. Yüzyıllarca süren kadın üzerinden din ve ahlak pazarlaması dinlerin adı değişse de mantalite değişmeden tüm canlılığıyla popülaritesini yitirmeden günümüze kadar ulaşır.

Sevgili blog yazarı arkadaşım Dilek toplumda kadın olmanın neyi ifade ettiğini sormuş. Bu soruya tarihin derinliklerinden gelen ve günümüzde de yasalarla aldığı eşitlik hakkının karşılığını sosyal yaşamda bulamayan, ya erkek cinayetleriyle birer birer eriyen, ya da erkek egemen dünyanın dişlileri arasında ezile ezile tükenen kadın örneklerinin ışığında şu sözlerle cevap vermek kalıyor bana da;

Kadın olmak demek; toplum normlarının üzerine çıkabilmek için kendi vicdanında tertemiz kalabilmişken, toplum ve erkeklerin nezdinde en iyi ihtimalle alnının akını, en kötü ihtimalle de canını feda etmeye, üzerinden din tüccarlığı ve namus siyasetiyle prim yapılmasına her daim hazırlıklı olmak demektir.



8 yorum:

  1. Hypatia'nin hikayesi tüylerimi diken diken etti resmen... Perikles'in de Aspasia'ya aşık olmasına şaşırmadım. Ne yaman çelişki ama kendi çıkardığın kanunu çiğnemek zorunda kalmak. Ey aşk! :)

    Kalemine sağlık tahmin ettiğim gibi gayet okunası bir yazı çıkmış ortaya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Mim yazıları yazmayı pek düşünmesem de, bu konu yazmadan geçilebilecek bir konu değildi:)

      Sil
  2. Beni en çok büyüleyen Miletoslu Aspasia olmuştu. İlk fotoğraf hocasıyla gitmiştim. Aspasia'yı anlatmıştı. Aspasia'nın bizde başka anlamlarınında olduğunu söyledi; ama unutmuşum. Anadolu kadını olması bana gurur verdi. Nedense iyi yetişmiş kadınlarla bir dertleri var, sanki. Aspasia'nın söz söyleme sanatına sahip olmayı dilerdim.
    Doğrusu bana nedense Hürrem'i hatırlattı.
    Bilirsin, o da Kanuni'ye nikahı basmıştı. :) Hem de ilk onda başlar.
    Sappho'nun onuncu ilham perisi sayıldığını bilmiyordum. Harika şiirlerini gençliğimde okumuştum. Birde o sevda için kendini atmasına insan üzülüyor.
    Hypatia'yı belgeselde izlemiştim. Ağladığımı hatırlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarihi bazen sadece erkeklerin yazdığı gibi bir hisse kapılırken, arada böyle kadınların varlığını hatırlamak insanı rahatlatıyor.

      Sil
  3. Ne çok şey öğreniyorum burada. Özellikle kimi sözcüklerin nereden geldiğini görmek şaşırtıyor. Çok değerli bir yazı. Kaleminize ve elbette ilminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayfadan bilgiye ulaşmış olduğunuzu düşünerek ayrılıyorsanız ne mutlu. Teşekkür ederim.

      Sil
  4. Üç kadını ve yaşam öykülerini okuyunca rahmetli Duygu Asena' nın "Kadının Adı Yok" kitabını hatırladım. Yazdığınız gibi, devir, zaman değişir, erkek egemen toplumda kadına bakış açısı değişmez ne yazıkki. Ellerinize sağlık, yayımlama zamanı da manidar...

    YanıtlaSil
  5. Evet, hepimizi yasa boğan gencecik bir kızımızı kaybetmenin üzerine denk geldi maalesef:((

    YanıtlaSil