Eski Yunanlılarda şehir ve devlet birlikte düşünülür. Yunancada şehir ''asti'', köy ''kome'' olarak adlandırılırken, ''polis'' hem şehir hem devlet anlamına gelir. Şehir devleti olan polisler, ilk kez Ege kıyılarında kurulmuştur ve çevre köyleri de içine alan, içinde sürekli özgürlük ateşi yanan, sınırları belirlenmiş siyasi birer topluluktur.
Mimarisi, yönetim şekli, yetiştirdiği düşünürleri, sanatçıları ve devlet adamları ile M.Ö I.Bin'e damgasını vuran Efes, Milet, Atina, Korint gibi şehirlerin (Polis) ortaya çıkışı, Ege göçleriyle başlar. M.Ö 1100 dolaylarında, Yunanistan ve Ege adalarını etkisi altına alan Miken Kültürünün Dor istilasıyla çökmesiyle, Anadolu kıyıları, Yunanistan ve adalardan göçenlerin kaçış yeri olur.
Tıpkı günümüzde Ortadoğunun istila edilmesiyle Anadolu üzerinden Yunanistan ve Avrupa'ya doğru olan göçler, 3000 yıl önce Yunanistan ve Ege adalarının Dorlar tarafından istila edilmesiyle Yunanistan'dan Batı Anadolu kıyılarına doğru olur.
M.Ö 1000-900 yıllarında Aioller Kuzey Egeye (Aeolia), İonlar Orta kısma (İonia), Dorlar'da Güney Ege'ye (Karia) gelerek yerleşirler. En sık yerleşim bölgesi adaları da içine alan İyonya'dır ve ilk kent devletleri de burada kurulur. Tanrı Poseidon koruyuculuğunda kurulan birliğin merkezi ve toplanma yeri Mykale Dağı eteğinde günümüzde Güzel Çamlı olarak anılan yöredeki Panionia'dır.
Göçlerle gelenlerin ele geçirdiği, deniz kıyısı veya yarımada üzerinde var olan veya yeni kurulan şehirler, doğudan gelen kervan ve ticaret yollarının bitiş noktalarında yer aldığı için çok hızlı gelişirler. Bu ticari gelişmenin yanında, Anadolu'nun zengin kültürel etkisiyle de, yüksek bir uygarlığın merkezi haline gelirler.
Şehirler bir köyün büyümesi, bir kaç köyün birleşip aralarından birini dini ve idari merkez seçilmesi veya kendi aralarından bir köyün değil de uygun görülen bir alanda yeni şehrin kurulmasına karar verilmesi sonucu oluşmuştur genelde. Bu şehir kurma türlerine de, bir arada tutma, iskan etme anlamına gelen ''synoikismos'' derler.
Şehirler; kurulurken ya savunma amaçlı olarak, eteğinde bir akarsu bulunan yüksek tepenin seçildiği, yukarı şehir veya üst şehir anlamına gelen ve şehrin merkezine ''Akropol'' denilen tepe şehirleri, zamanla akropole sığmayan halkın tepenin hemen eteğine yerleştiği savaş sırasında akropole sığındığı tepe eteği şehirleri, tarım amaçlı olarak düz araziye kurulan ova şehirleri ve deniz ticareti nedeniyle savunması kolay kıyılara kurulan koloni şehirlerinin kurulduğu kıyı şehirleridir.
Şehir devletleri, başlangıçta soylular tarafından kurulmuş olup, idaresi de soylu memurlar tarafından yapılan Aristokrasi, sonradan ticaret ve savaş ganimetleriyle zenginleşen güçlü kuvvetli kişilerin idareyi ele geçirmesiyle Oligarşi, kuvvetli bir kişinin idareye zorla el koymasıyla ''Tyrannos'' idareci kişi anlamına gelen Tiranlık, son olarak halk idaresi olan Demokrasi ile yönetilmişler.
Çoğunlukla etrafı surlarla çevrili olan kent toprakları eşit parsellere bölünerek halk arasında paylaştırılır. Şehirlerde yaşayan halk; siyasal haklara sahip özgür vatandaşlar, vatandaşların eş ve çocukları, yabancılar ve kölelerden oluşur. Yasalara göre 18 yaşını bitirmiş her erkek vatandaşlık hakkına sahiptir (tabii özgür olanlar). Yabancılar, şehre zanaat ve ticaret amacıyla gelip yerleşenler, köleler ise savaş sonrasında uzak ülkelerden satın alınarak taş ve maden ocaklarında çalıştırılmak üzere getirilenlerdir.
Genelde küçük zirai bir yerleşim olan Yunan kentlerinde halk daha çok bağ-bahçe, zeytincilik ve hayvancılık işleri yaparken, sanayi olarak, demir-dökümcülük ve çömlekçilik en fazla gelişip uğraşılan iş koludur.
Şehirler, çevrelerindeki topraklara sahip başlı başına küçük devletlerdir. Dışa karşı tamamen bağımsız ve özgür olmak ''Eleuteria'', kendi kanunlarını kendisi yapmak ve uygulamak ''Autonomia'', mümkün olduğu kadar kendi kendine yetmek ''Autarkia'' gibi temel özellikleri bulunan şehir devletlerinin merkezinde sürekli yakılan bir ''özgürlük ateşi'' bulunur.
Mimarisi, yönetim şekli, yetiştirdiği düşünürleri, sanatçıları ve devlet adamları ile M.Ö I.Bin'e damgasını vuran Efes, Milet, Atina, Korint gibi şehirlerin (Polis) ortaya çıkışı, Ege göçleriyle başlar. M.Ö 1100 dolaylarında, Yunanistan ve Ege adalarını etkisi altına alan Miken Kültürünün Dor istilasıyla çökmesiyle, Anadolu kıyıları, Yunanistan ve adalardan göçenlerin kaçış yeri olur.
Tıpkı günümüzde Ortadoğunun istila edilmesiyle Anadolu üzerinden Yunanistan ve Avrupa'ya doğru olan göçler, 3000 yıl önce Yunanistan ve Ege adalarının Dorlar tarafından istila edilmesiyle Yunanistan'dan Batı Anadolu kıyılarına doğru olur.
M.Ö 1000-900 yıllarında Aioller Kuzey Egeye (Aeolia), İonlar Orta kısma (İonia), Dorlar'da Güney Ege'ye (Karia) gelerek yerleşirler. En sık yerleşim bölgesi adaları da içine alan İyonya'dır ve ilk kent devletleri de burada kurulur. Tanrı Poseidon koruyuculuğunda kurulan birliğin merkezi ve toplanma yeri Mykale Dağı eteğinde günümüzde Güzel Çamlı olarak anılan yöredeki Panionia'dır.
Göçlerle gelenlerin ele geçirdiği, deniz kıyısı veya yarımada üzerinde var olan veya yeni kurulan şehirler, doğudan gelen kervan ve ticaret yollarının bitiş noktalarında yer aldığı için çok hızlı gelişirler. Bu ticari gelişmenin yanında, Anadolu'nun zengin kültürel etkisiyle de, yüksek bir uygarlığın merkezi haline gelirler.
Şehirler bir köyün büyümesi, bir kaç köyün birleşip aralarından birini dini ve idari merkez seçilmesi veya kendi aralarından bir köyün değil de uygun görülen bir alanda yeni şehrin kurulmasına karar verilmesi sonucu oluşmuştur genelde. Bu şehir kurma türlerine de, bir arada tutma, iskan etme anlamına gelen ''synoikismos'' derler.
Şehirler; kurulurken ya savunma amaçlı olarak, eteğinde bir akarsu bulunan yüksek tepenin seçildiği, yukarı şehir veya üst şehir anlamına gelen ve şehrin merkezine ''Akropol'' denilen tepe şehirleri, zamanla akropole sığmayan halkın tepenin hemen eteğine yerleştiği savaş sırasında akropole sığındığı tepe eteği şehirleri, tarım amaçlı olarak düz araziye kurulan ova şehirleri ve deniz ticareti nedeniyle savunması kolay kıyılara kurulan koloni şehirlerinin kurulduğu kıyı şehirleridir.
Şehir devletleri, başlangıçta soylular tarafından kurulmuş olup, idaresi de soylu memurlar tarafından yapılan Aristokrasi, sonradan ticaret ve savaş ganimetleriyle zenginleşen güçlü kuvvetli kişilerin idareyi ele geçirmesiyle Oligarşi, kuvvetli bir kişinin idareye zorla el koymasıyla ''Tyrannos'' idareci kişi anlamına gelen Tiranlık, son olarak halk idaresi olan Demokrasi ile yönetilmişler.
Çoğunlukla etrafı surlarla çevrili olan kent toprakları eşit parsellere bölünerek halk arasında paylaştırılır. Şehirlerde yaşayan halk; siyasal haklara sahip özgür vatandaşlar, vatandaşların eş ve çocukları, yabancılar ve kölelerden oluşur. Yasalara göre 18 yaşını bitirmiş her erkek vatandaşlık hakkına sahiptir (tabii özgür olanlar). Yabancılar, şehre zanaat ve ticaret amacıyla gelip yerleşenler, köleler ise savaş sonrasında uzak ülkelerden satın alınarak taş ve maden ocaklarında çalıştırılmak üzere getirilenlerdir.
Genelde küçük zirai bir yerleşim olan Yunan kentlerinde halk daha çok bağ-bahçe, zeytincilik ve hayvancılık işleri yaparken, sanayi olarak, demir-dökümcülük ve çömlekçilik en fazla gelişip uğraşılan iş koludur.
Şehirler, çevrelerindeki topraklara sahip başlı başına küçük devletlerdir. Dışa karşı tamamen bağımsız ve özgür olmak ''Eleuteria'', kendi kanunlarını kendisi yapmak ve uygulamak ''Autonomia'', mümkün olduğu kadar kendi kendine yetmek ''Autarkia'' gibi temel özellikleri bulunan şehir devletlerinin merkezinde sürekli yakılan bir ''özgürlük ateşi'' bulunur.
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder