dalgalara yenik düşen aşk... hero ve leander

Çanakkale Boğazının savaşları birer destan, aşkları ise efsanedir.Truva Savaşı ve Çanakkale Savaşı gibi, Paris ve Helena'nın  Hero ve Leander'in aşkları gibi.

Halkların yıkımına sebep olan Paris ve Helena'nın aşkının aksine, Hero ve Leander'in aşkı yürekleri burkan, aşıkların kendilerinden başkasına zararı dokunmayan bir aşktır.

Çanakkale Boğazının en dar noktasının Anadolu yakasında Abidos, Trakya
tarafında Sestos adlı iki kent vardır. İki yakası bir araya gelmeyen boğazda, iki gencin bir araya gelmesi mümkün olabilir mi hiç? Ama aşk bu ya, bütün zorlukları aşıp bir araya gelmeyi başarır iki aşık lakin, boğazın kıskanç suları bir araya getirdiği gibi, ayırıverir iki genci.

anabasis... onbinlerin kandırılışı

Yıl M.Ö 401 ; Lidya Satrabı Pers Prensi Kiros, krallığın kendi hakkı olduğunu düşündüğü için, Yunanistan, batı Anadolu ve Trakya'dan toplanan paralı Hellen askerlerden ve Persler'den oluşan bir orduyla, abisi Pers kralı  II.Artakserkses'e karşı bir sefer düzenler. Bu darbe yapmaya yönelik seferi o kadar gizli tutar ki, ordusunda yer alan paralı askerler bile neye ve kime karşı savaşacaklarını bilmeden binlerce kilometre yol alırlar.

Bu sefere katılanlardan biri de Atina'da aristokrat bir ailenin oğlu olan, Sokrates'in öğrencisi, tarihçi, yazar ve filozof Ksenophon'dur (Yaklaşık M.Ö 430-355). Paralı asker olarak prens Kiros'un ordusuna katılan Ksenophon da, sık sık, yazdığı kitabında para için değil dostluk için bu sefere çıktığını, aldığı parayı dini amaçlar için kullandığını belirtir.

tarihte ne değişti?

Pers kralı Kserkses M.Ö 480 yılında Salamis deniz savaşında Hellenler tarafından yenilgiye uğratılınca, fethettiği Yunan topraklarını komutanı Mardonios'un idaresine bırakarak geri çekilir.

Mardonios idaresindeki Pers ordusunu Hellas'tan tamamen atabilmek için, içinde Atina, Sparta, Megara, Korint'in de yer aldığı bir grup kent devleti birleşerek, tarihçi Herodot'un ifadesine göre yaklaşık yüz on bin kişilik bir ordu oluştururlar.

pandora...ateş ve kadın

Dünyaya kadın olarak gelmişseniz, hayata 1-0 mağlup başlamışsınız demektir. İlk golü yaratılış efsanelerinden yersiniz en başta. Çünkü yaratılışınızdan yaşamınıza kadar her şey falsoludur ve mağlubiyetiniz yaratılışınızla başlar.

Mitolojinin iki büyük yaratıcı ve derleyicisi şair Homeros ve Hesiodos'tur. M.Ö 700'lü yıllarda yaşayan, günümüze iki kitabı ulaşan  Hesiodos'un ''İşler ve Günler'' (Erga kai hemeria) kitabından antik çağda gündelik yaşam, çiftçilik, ticaret, gemicilik, iş, ahlak, giyim kuşam vs ile ilgili bilgileri ,''Tanrıların Doğuşu'' (Theogonia) adlı eserinden ise mitolojiyi ve tanrılar dünyasını öğreniriz.

 Hesiodos'un her iki kitabında da uzun uzun değindiği efsanelerden birisi, Pandora yani kadının yaratılış hikayesidir. Bu efsaneyi ilk ağızdan, yaratıcısı Hesiodos'un her iki kitabındaki dizelerden yaptığım alıntılarla paylaşmayı uygun buldum ben de.

yakmayın insanları lebedos'a gönderin!!

Her kent tarih içinde kendisinden bir anı bırakarak geçmişin sayfalarına, ya gömülür ya da taptaze tutularak anıları yaşatılır. Kimi büyüklüğüyle iz bırakır, kimi askeri veya siyasi gücü, tarımsal ya da ticari zenginliğiyle. Kimi ise daha kenti ayaktayken zihinlerde tarih sayfalarının karanlığına, kendi karanlığıyla gömülür. Tıpkı günümüzün Sivas'ı gibi.

Bir kent var hemen yakınlarımızda, İyonya Kentlerinden, her birimizin bir şekilde ya kenarından geçtiği, ya da yakınlarında bir yerde tatil yapmak için geldiği fakat pek çok kişinin fark etmediği. Tıpkı çevresi spot lambalarıyla çevrilmiş ufak bir mumun ışığının fark edilmediği gibi, güçlü ışığıyla göz alan kentlerin gölgesinde silik bir mum ışığı gibi fark edilmeyi bekleyen bir kent.

sikkeleri konuşan kentler

Sikkeler üzerinde yer alan tipler ( resim veya betim) kentlerin belirli özelliklerini yansıtırken, bazı sikkelerdeki resim ve şekillerin, sikkeyi basan kentin adını çağrıştırdığı veya adıyla aynı anlama geldiği görülür.Bu tür sikkelere konuşan tip denir.

Anadolu kentlerinden; Side sikkelerinde nar, Selinus  sikkelerinde kereviz (selinon,) Phokaia sikkelerinde fok (phoke), Trapezos  sikkelerinde masa (trapeza), Astakos sikkelerinde ıstakoz (astakos) kentlerinin adını aldığı hayvan, bitki veya nesneyi sikkeleri üzerinde de kullanırlar. İsim yazmadan resimlerle basıldığı kenti anlatan bu sikkeler, üzerindeki motiflerle konuşur adeta.