dalgalara yenik düşen aşk... hero ve leander

Çanakkale Boğazının savaşları birer destan, aşkları ise efsanedir.Truva Savaşı ve Çanakkale Savaşı gibi, Paris ve Helena'nın  Hero ve Leander'in aşkları gibi.

Halkların yıkımına sebep olan Paris ve Helena'nın aşkının aksine, Hero ve Leander'in aşkı yürekleri burkan, aşıkların kendilerinden başkasına zararı dokunmayan bir aşktır.

Çanakkale Boğazının en dar noktasının Anadolu yakasında Abidos, Trakya
tarafında Sestos adlı iki kent vardır. İki yakası bir araya gelmeyen boğazda, iki gencin bir araya gelmesi mümkün olabilir mi hiç? Ama aşk bu ya, bütün zorlukları aşıp bir araya gelmeyi başarır iki aşık lakin, boğazın kıskanç suları bir araya getirdiği gibi, ayırıverir iki genci.
Sestos kentinin Afrodit tapınağının rahibelerinden biridir Hero. Rahibesi olduğu tanrıça Afrodit'i aratmaz boy, pos, endam ve güzellikte. Abidos'lu yakışıklı delikanlı Leander'le yolları ve gözleri kesişir bir şekilde. Siz deyin tanrıça onuruna düzenlenen bir törende, ben diyeyim delikanlıların güçlerini ve cesaretlerini sergiledikleri bir festivalde.

Eros'un kime saplanacağı belli olmayan oklarından hedef alınca; iki gencin yüreğine düşüverir aşk ateşi bir bakışla, bir gülüşle... Aşık olmaları ne kadar kolay olduysa, bir araya gelmeleri bir o kadar zordur gençlerin. Biri boğazın bir tarafında, diğeri başka tarafında. Üstelik de Afrodit'e bağlılık yemini etmiş bir rahibenin mümkün müdür birini sevmesi ya da dünya yüzünde bir erkekle bir araya gelmesi? Ama aşk dedik ya; ne yasak dinler, ne de uzaklık.

hero
                                               Evelyn De Morgan, Hero (1885)

İki genç anlaşırlar bir şekilde ve gündüz onları ayıran boğazın suları, gece Leander'in attığı kulaçlarla, her gece taşır Hero'ya sevgilisini. Hava kararınca elinde meşaleyle kulede bekleyen sevgilisine doğru boğazın sularını yüzerek aşar Leander. Bir kulaç, bir kulaç daha derken Hero'nun kollarında ısınır suların soğuttuğu bedeni. Gün ağarmaya yüz tutunca da, tekrar yüzerek döner kentine ve evine.

Bu güzel aşk hikayesini, Hero'nun Leander'e yazdığı mektupla dillendiren Latin şair Ovidius'un eşsiz anlatımı dururken, onun dizelerinin yanında yavan kalan kelimelerimizle yazmak, bu duygulu efsaneye haksızlık olur kanımca.

Aklında gece havanın ve rüzgarın sevgilisine geçit verip vermeyeceği düşünceleriyle, gündüzleri nakış ve el işleri gibi kadınca işlerle oyalanarak zamanı geçirmeye çalışan Hero, ayrı kaldıkları sürede sevgilisinin yoldaşı olması ve teselli bulması için yazdığı mektubunda Ovidius'un dizelerinde nasıl dile getirir bakın duygularını:
 hero ve leander
                                          William Etty, Hero ve Leander (1827)

Siz erkekler kah avlanarak kah ekerek güzel tarlaları
değişik işlerle geçirirsiniz uzun zamanı.
Ya pazar yerinde dolanırsınız, ya yağlı güreş meydanında
hünerlerinizi gösterip sürersiniz atları.
Kah bir kuşu avlar, kah oltayla balık tutarsınız;
bir şarap koyar içersiniz akşamları.

Bu işler uzak bana, aşkın ateşiyle yanmasaydım da,
yapacağım bir şey yoktu sevmekten başka.
Yapıyorum ben de üzerime düşeni, ey biricik arzum,
seviyorum seni karşılığını verebileceğinden de fazla!

Hero, Leander'i göremediği günlerde, kumlar üzerinde sevgilisinin bıraktığı ayak izlerini dalgaların silmemesini ümit edip bulabildiği izleri severek, suya girerken çıkarıp bıraktığı giysileri sık sık öperek, gecelerini ise aşkına suların geçit vermediği boğaza ve geçmişte nice aşıkları bağrına basan denizin tanrısı Poseidon'a (Neptunus)  kahrederek geçirir.

Ey Neptunus,şairler bunları, hatta daha fazlasını,
anlatırlar o tatlı aşklarını bağrına bastığını.
Öyleyse neden aşkın gücünü bu kadar çok hissedip de,
bizi kavuşturan yolu girdaplarla tıkıyorsun?
Gözet bizi, engin denizde yap savaşını, ey hiddetli tanrı!
Daracık bir sudur ayıran iki toprağı.
Gücünle sana uygun olan; büyük gemileri savurmak,
hatta tüm donanmalara karşı zalim olmak.
Engin denizlerin tanrısı için utançtır yüzen bir genci korkutmak,
ufacık bir suda fırtınalar kopartmak.
 hero ve leander
                                   Theodor Von Holst (1810-1844), Hero ve Leander

Hero kimi zaman dalgalar hırçın olmadığı halde sevgilisinin korkup gelmemesinden, kimi zaman ise ayrı kalmanın verdiği kuruntularla bir başka kadını sevmesi endişesinden bahseder mektubunda. Aşkı o derecedir ki, onsuz geçen gecelerinde, uykuda bile Leander'ledir artık.

Sanki yanıma yüzerken görüyorum seni,
boynumda ıslak kollarını hissediyorum şimdi,
alıştığın o örtülerle sarıyorum sırılsıklam olmuş gövdeni,
çok geçmeden nefes nefese göğsüme yaslıyorum göğsünü
ve faziletli bir şekilde anlatılmaması gereken,
hatırlanması hoş, ama söylenince utandıran bir çok şeyi.

Ah zavallı ben! Bunlar kısa süren zevkler, ama gerçek değil;
çünkü uykumla beraber hep terk ediyorsun beni.
Ah, arzu dolu severken biz, sıkı sıkıya birleşelim,
daim olsun, gerçek olsun neşemiz!

Ya bizi gizlice sevmeye zorlayan utancımız artık son bulsun
ya da dile düşmekten korkan aşkımız!
Tutku ve saygı bir araya gelmiş çarpışıyor.
Hangisini seçeyim, kararsızım; kurallar bir yanda, zevk bir yanda.
 hero ve leander
                                     Ferdinand Keller (1842-1922), Hero ve Leander

Ey herşeyi ağırdan alan aşkım, neden hep benden böyle uzaktasın?
Farkındayım, deniz hırçın şu anda;
rüzgarlar daha yumuşaktı dün gece ama.
Neden dikkat etmedin? Neden olur olmaz şeylerden korktun?
Neden uygun zamanı boşa harcadın? Neden hızla yola çıkmadın?
Benzer fırsatı bulma ihtimalin olsa da çok geçmeden,
Elbette bu fırsat daha uygundu bir öncekinden.

Ne kadar zordur seven bir kalp için görmeyi ölesiye arzularken, onu görmek için yapılan her hamlede sevgilisini yitirebilme, öfkeli sulara kurban verebilme ihtimaliyle yaşamak. Hem gelmesini arzulamak, hem de yüzerken dalgalara yenik düşebileceğini düşünerek gelme diyebilmek.

Ey, sen genç sevgilim, sen öfkeli suların fatihi, böyle hafife alsan da denizi,
ondan sakınmayı unutma!
Sular batırır zahmetle yapılan gemileri,
söyle kolların küreklerden daha mı kuvvetli?
Yüzmek için can atıyorsun Leander, gözüpek gemici bile bundan ürkerken;
yelkenlisi parçalandığında başvuracağı en son çareyken.
Ah nasıl da mutsuzum! Cesaretlendirdiğim şeyi yapmanı
istemiyorum şimdi.

Yalvarıyorum sana, söylediklerimi can kulağıyla dinle
yanıma güvenle gelesin, köpüren suları yaran
yorgun kollarını uzatasın boynuma diye!
Ama ne zaman baksam koyu denize,
sanki bir bıçak saplanıyor sıkıntıyla daralan göğsüme.
 hero ve leander
                                         William Etty, Hero ve Leander (1828)

Hero'nun endişeli bekleyişlerinden birinde, hırçın denizde dalgalar geçit vermez Leander'e. Bu uğursuz geceye bir de rüzgar eklenince, Lender'in yolu bulmasını sağlayan kuledeki meşale ışığından yoksun bırakıverir genci.

Yaşarken onları ayıran boğaz, ölümde birleştirir iki sevgiliyi. Dalgalar Leander'inin cansız bedenini savurunca kumsala, onun sıcak bedenini saramayacak olan genç kız soğuk bedenlerini buluşturmak için bırakıverir kuleden kendini aşağıya.












Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.

3 yorum:

  1. Lender'in yolunu Bozcada'da ki Polente Feneri miydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efsanede bahsi geçen kent Sestos; günümüzde Eceabat yakınlarında Yalova köyünde. Doğal olarak Leander'in yolunu aydınlatan fener de burada olmalı.

      Sil