elmayla kazanılıp günahla kaybedilen aşk... atalanta ve hippomenes

Atalanta mitolojide diğer kadın kahramanlardan farklı olarak güzelliği yanında gücüyle yer bulmuş bir karakter. Doğumu bize oldukça tanıdık bir hikayeyle başlar. Bir erkek çocuk özlemi ve hayaliyle karısının doğumunu bekleyen baba İassos, karşısında bir kız bebek görünce hayal kırıklığına uğrar. Öfkeyle bebeği kaptığı gibi götürüp dağ başına bırakır.

Dağda terk edilen küçük kıza acıyan Artemis, bebeği emzirmesi için bir dişi ayı gönderir. Daha sonra avcıların bulup, büyütüp yetiştirdiği küçük kız Atalanta adıyla anılmaya başlar. Küçük Atalanta genç kızlık çağına geldiğinde yaman bir avcı, kimsenin yakalayıp geçemediği bir koşucu olur. Ailesiyle bir şekilde karşılaşır ve babası erkeklere taş çıkaran genç kızı tekrar yanına alır.

zekası erkeğin benliğine hapsedilen kadın... metis

Mitolojide soyut (akıl, adalet, şans v.b)  ve somut (ay, güneş, dağ, deniz, akarsu v.b gibi) pek çok kavram tanrı veya tanrıça formlarıyla ifade edilmiş. Toplumda erkeğin geçmişte ve hatta günümüzde devam eden baskın rolüne;  kadının fikren, zihnen ve fiziken erkeğin gerisine itilmiş durumuna bakıldığında, tanrı ve tanrıçalara yüklenen bazı vasıflar tezatlıklar göstermekte.

Erkeklerin normal yaşantısında kadına asla kaptırmayacağı bazı niteliklerin tanrısal formlarının kadın olması, ilginç ve düşündürücü.. Bunlarının en başında da akıl, zeka, mantık, bilgelik ve strateji gibi kavramlar gelir ki erkeklerin bunları kadın tanrılara nasıl olup da bırakabildikleri şaşılası bir durumdur. Bu kavramların temsilcisi iki tanrıça Metis ve kızı Athena'dır mesela.