Anadolu'nun her dağının ayrı bir efsanesi, ayrı bir aşk hikayesi var. Kiminde güneşin doğuşu bir başkadır, kimi denizin muhteşem görüntüsü üzerinde kurduğu hakimiyetle aşkları barındırır. Doğanın uyumu ve güzelliğinden doğan aşk hikayelerinin en güzellerinden biri, Latmos (Beşparmak) Dağlarında ay tanrıçası Selene ve çoban Endymion'un hikayesidir belki de.
Latmos dağlarında ay bir başka mı güzeldir de çoban Endymion aşık olmuştur; yoksa dağların güzelliği mi Endymion'a yansımış da ay tanrıçası vurulmuştur bilinmez ama, Ay'ın aşkı sonsuz uykuyu dileyecek kadar düşmüştür Endymion'un yüreğine. Düşmesine düşmüştür ama tek taraflı kalmamış, karşılığını da fazlasıyla almıştır sevgilisi ay tanrıçası Selene'den.
Selene ve Endymion Flippo Lauri(1650)
Endymion yamaçlarını, mis kokulu çiçeklerle,yemyeşil çimenlerin sardığı Latmos dağlarında sürülerini otlatan, yakışıklı bir çobandır. Şafak tanrıçanın geceyi aralamasıyla, koyunlarını beş parmak şeklinde gökyüzüne uzanan tepelerde doyurup, Bafa gölünün kenarında dinlendirirken, kavalından dökülen ezgileriyle şenlendirir doğayı. Kimi zaman duygulu, kimi zaman neşeli ezgileri yankılanır Latmos Dağlarında.
Güneş ışıklarını soldurup, gecenin içinden sıyrılarak ay tanrıçası Selene'ye bırakırken dünyayı, Endymion'da sürüsüyle beraber geceyi geçirmek için Latmos'un yamaçlarındaki mağaraya çekilir.
Güneş tanrısı Helios ve şafak tanrıçası Eos'un kardeşi Selene, boğaların çektiği gümüş bir araba üzerinde, başında bir yarım ay, elinde meşalesiyle dünyayı dolaşan, soluk yüzlü, güzel saçlı çok güzel bir kadındır. Dünyaya olan yolculuğuna çıkmadan, denizin veya göllerin suyuna girerek yıkanır öyle yükselir göklere Selene.
Her akşam Selene'nin Bafa gölünün ışıltılı sularından gökyüzüne doğru yükselip Latmos dağını ışıklarıyla sarmaya başlamasını izler çoban Endymion. Suların üzerinden yükselen bu güzelliğe aşık olur zamanla. Kavalı daha bir içli, daha bir aşkla ses vermeye başlar yakışıklı çobanın.
Kimi zaman, ıssız dağın yamaçlarında kendi ışığının yansıdığı mağarada sere serpe yatışını, kimi zaman kavalına can verişini dinleyerek gönlünü kaptırır bu yakışıklı gence Selene. Geceleri uykuya daldığında sessizce sevgilisinin yanına gelip okşayıp sevmeye başlar Endymion'u.
Selene
Uzun gündüzlerin bitip, sevgilisinin kollarında olacağı geceyi özlemle bekleyerek geçirir günlerini Endymion. Güneşin yeryüzünden çekilip, şafak tanrıçanın atlarına binip gecenin perdelerini güneşe aralayacağı zamana kadar, kah sevgilisini kollarına alarak, kah onun ışıltılı kollarında uyuyarak karşılar şafağı.
Selene ve çoban Endymion'un aşkı şöyle dile gelir Homeros'un dizelerinde:
Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız
rüzgarsızken duru gökyüzü
nasıl yanarsa ışıl ışıl.
Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar
nasıl serilirse göz önüne,
gökler yırtılıp da açılır,
tekmil yıldızlar görünür
ferahlar yüreği çobanın...
Onların aşklarını kimi zaman kıskançlık, kimi zaman hoşnutlukla izler tanrılar. Her gün yenilenip tazelenen bu büyük sevgi öyle hoşuna gider ki Zeus'un, Endymion'a bir dilek hakkı sunar. ''Dile benden ne dilersen'' sözüne aşık bir gencin cevabı ne olabilir? Ne güç, ne zenginlik, ne de dünya nimetlerini görerek yaşayacağı ölümsüzlük; sevgilisiyle geçirdiği anları sonsuz kılabilmek için, ölümsüz sonsuz bir uyku diler Endymion.
Yakışıklı çobanın dileği üzerine Latmos Dağlarındaki mağarada sonsuz bir uykuya yatırır Endymion'u Zeus; sevgilisi her gece gelip onu öpüp sarmalayabilsın diye.O gün bugündür; Bafa gölünün sularında yıkanan Ay tanrıça, sevgilisini okşayan bir kadının aşkıyla dokunur Latmos dağlarına hala.
Latmos dağlarında ay bir başka mı güzeldir de çoban Endymion aşık olmuştur; yoksa dağların güzelliği mi Endymion'a yansımış da ay tanrıçası vurulmuştur bilinmez ama, Ay'ın aşkı sonsuz uykuyu dileyecek kadar düşmüştür Endymion'un yüreğine. Düşmesine düşmüştür ama tek taraflı kalmamış, karşılığını da fazlasıyla almıştır sevgilisi ay tanrıçası Selene'den.
Selene ve Endymion Flippo Lauri(1650)
Endymion yamaçlarını, mis kokulu çiçeklerle,yemyeşil çimenlerin sardığı Latmos dağlarında sürülerini otlatan, yakışıklı bir çobandır. Şafak tanrıçanın geceyi aralamasıyla, koyunlarını beş parmak şeklinde gökyüzüne uzanan tepelerde doyurup, Bafa gölünün kenarında dinlendirirken, kavalından dökülen ezgileriyle şenlendirir doğayı. Kimi zaman duygulu, kimi zaman neşeli ezgileri yankılanır Latmos Dağlarında.
Güneş ışıklarını soldurup, gecenin içinden sıyrılarak ay tanrıçası Selene'ye bırakırken dünyayı, Endymion'da sürüsüyle beraber geceyi geçirmek için Latmos'un yamaçlarındaki mağaraya çekilir.
Güneş tanrısı Helios ve şafak tanrıçası Eos'un kardeşi Selene, boğaların çektiği gümüş bir araba üzerinde, başında bir yarım ay, elinde meşalesiyle dünyayı dolaşan, soluk yüzlü, güzel saçlı çok güzel bir kadındır. Dünyaya olan yolculuğuna çıkmadan, denizin veya göllerin suyuna girerek yıkanır öyle yükselir göklere Selene.
Her akşam Selene'nin Bafa gölünün ışıltılı sularından gökyüzüne doğru yükselip Latmos dağını ışıklarıyla sarmaya başlamasını izler çoban Endymion. Suların üzerinden yükselen bu güzelliğe aşık olur zamanla. Kavalı daha bir içli, daha bir aşkla ses vermeye başlar yakışıklı çobanın.
Kimi zaman, ıssız dağın yamaçlarında kendi ışığının yansıdığı mağarada sere serpe yatışını, kimi zaman kavalına can verişini dinleyerek gönlünü kaptırır bu yakışıklı gence Selene. Geceleri uykuya daldığında sessizce sevgilisinin yanına gelip okşayıp sevmeye başlar Endymion'u.
Selene
Uzun gündüzlerin bitip, sevgilisinin kollarında olacağı geceyi özlemle bekleyerek geçirir günlerini Endymion. Güneşin yeryüzünden çekilip, şafak tanrıçanın atlarına binip gecenin perdelerini güneşe aralayacağı zamana kadar, kah sevgilisini kollarına alarak, kah onun ışıltılı kollarında uyuyarak karşılar şafağı.
Selene ve çoban Endymion'un aşkı şöyle dile gelir Homeros'un dizelerinde:
Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız
rüzgarsızken duru gökyüzü
nasıl yanarsa ışıl ışıl.
Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar
nasıl serilirse göz önüne,
gökler yırtılıp da açılır,
tekmil yıldızlar görünür
ferahlar yüreği çobanın...
Onların aşklarını kimi zaman kıskançlık, kimi zaman hoşnutlukla izler tanrılar. Her gün yenilenip tazelenen bu büyük sevgi öyle hoşuna gider ki Zeus'un, Endymion'a bir dilek hakkı sunar. ''Dile benden ne dilersen'' sözüne aşık bir gencin cevabı ne olabilir? Ne güç, ne zenginlik, ne de dünya nimetlerini görerek yaşayacağı ölümsüzlük; sevgilisiyle geçirdiği anları sonsuz kılabilmek için, ölümsüz sonsuz bir uyku diler Endymion.
Yakışıklı çobanın dileği üzerine Latmos Dağlarındaki mağarada sonsuz bir uykuya yatırır Endymion'u Zeus; sevgilisi her gece gelip onu öpüp sarmalayabilsın diye.O gün bugündür; Bafa gölünün sularında yıkanan Ay tanrıça, sevgilisini okşayan bir kadının aşkıyla dokunur Latmos dağlarına hala.
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Harika bir öykü. Bilsemde yeniden yeniden okumak keyif verdi.
YanıtlaSilSizinle aynı fikirdeyim bahçe perim. Gerçekten de tarih içinde, pek çok şair ve yazara ilham veren etkileyici bir efsane.
SilElia ile yolculuk ' kitabını okurken tanıştım bu hikayeyle. Livaneli'ye sevgiler...
YanıtlaSilKardeşimin hikayesi olmasın mi?
SilSağımda,dedi adam Apollon tapınağı, aşağıda liman
YanıtlaSilsolumda agora,
İskender’in malikanesi birazdan
Başına dikkat et, kozalak düşebilir,aman!
Bu evler, çok eskiler,şunlar odalar
şurada seviştiler
Burası yamaç, bir tür varoş,
burada savaştılar
Priene...
Akasya kokan
yirminci yüzyıl sokaklarından
Saklısına yeni aşklar ekleyen
kadın adama baktı adam kadına
agoranın batısında bir dükkanda
teninden almış rengini giysisiyle
dolandı saçlarına
yandı
oturttu Nysios’un koltuklarına
Geçti tiyatroya kuruldu
Yüce Zeus, bu ne müthiş gösteri
Demeter sensin
Kore’sin
Yani bereketsin yoluma
Knidos’ta kaidesinden çalınmış
Bence kaçmış
Aphrodite’sin
Gülümsedi kadın…
Gece ve gündüz kadar ayrı
Gün gibi birleşiktiler.
Karşıda koca bir ova,denizmiş derler bir zamanlar
O zamanki sevdalar da en az şimdiki gibi yamanlar
Çok uzakta ama görünüyor Latmos Dağı
Endymon ve Selena gibi olur derler oraya varanlar
Aşk, çam ağaçlarının rüzgarda fısıldadığı sestir
Eğer yaşıyorsa insan,
şu an göğsünde yatandan aldığı nefestir
savaşın anlamsızlığından
ver her şey için geçerli olan barıştır
diye dem vuran Priene’li Bais’tir…
Gözlerin,dedi kadın
Gözlerin kozalak renginde
Birden sustu ağustos böcekleri,
Sustu adam
Terledi avuçlar
Çekildi mavi gök çamların ardına
Yıldızlar kaydı,
gülümsedi ay
gelip oturdu yanlarına Selena ve Endymon
üçbin yıl sonrasında…
Olağanüstü bir şiir. Paylaşım için teşekkürler.
Silneden sonsuz bir yaşam istememiş.sonsuz bir uykuda nasıl aşk yaşayacak? daha derin bir anlamı mı var eğer öyleyse ben anlayamadım.h,kaye çok güzel ama tabi ki.
YanıtlaSilAy tanrıçası sadece geceleri geldiği için. Gece demek uyku demek. Gün ağarıp uykudan uyanınca Selene'yi görememek demek. Doğal olarak hiç uyanmayacağı ve Selene'nin hep yanında olduğu anların sonsuz olmasını dilemiş. Amaç sonsuza kadar yaşamak değil, sonsuza kadar sevdiğiyle birlikte olmak.
SilEllerinize sağlık Neriman Hanım harika bir yazı olmuş
YanıtlaSil