Güne herkesten önce uyanıyorsa horoz; ve seher vakti güneşin doğuşunu haber veriyorsa tüm canlılara haykıra haykıra, vardır elbet bir sebebi. Doğadaki her canlı varlığıyla üstlendiyse bir görevi; bir nedeni olmalı değil mi?
Sadece seher vaktini ve gün doğumunu haber vermez horoz. Aynı zamanda kümesinin koruyucusu ve bekçisidir de... Antik çağda tüm doğayı ve canlıları kişileştiren insanoğluna göre, böylesi bir görevi üstlenmesinde tanrıların parmağı olsa gerektir. Mitolojide horoza bu sorumluluğu yükleyen tanrıysa; Ares'tir.
Zeus ve Hera'nın oğlu olan Ares kavganın ve kaba gücün, akılsızca körü körüne savaşın tanrısı... İnsanların başının belası, yurtların, kalelerin, evlerin yıkıcısıdır. İhaneti, ikiyüzlülüğü, dönekliğiyle kötü yüzüdür savaşın. Vahşi ve kanlı karakteri yüzünden, en az insanlar kadar babası Zeus da tiksinir ondan. Yoldaşları ise Deimos (Terör, Dehşet), Phobos (Korku), Enyo (Savaş), Eris'dir (Fitne, fesat, çatışma).
Yunan mitolojisinin sevilmeyen karakteri Ares; Latinceye Mars olarak geçer ve Romalılar tarafından en çok saygı gören tanrı olur.
Trakya kökenli bir tanrı olan Ares ve yardımcısı olan dörtlü, kan gölüne çevirirler dünyayı. Kendisine savaş açan Olymposlu tanrıları bile yoldaşlarının yardımıyla dize getirir ve Zeus bir anlaşma yapmak zorunda kalır kendisiyle. Olymposluları mağlup eden Ares, Babası Zeus'un tahtına dokunmaz fakat bir koşulu vardır. Olymposlu tanrılar dünyaya inip insanların işlerine karışmayacaklardır. Şayet tanrılar yeryüzüne inerlerse; dünyayı ele geçirmekle tehdit eder Zeus'u Ares. Şartı kabul eden Zeus, Olympos'un dünyaya açılan kapılarını kapatır tüm tanrılara.
Geçmişin kadim halkları böyle bir efsaneyi deneyimlerinden yola çıkarak anlatmış olmalılar. Çünkü insanlar arasındaki en büyük kavgalar ve savaşlar insanoğlunun tanrılarla çok fazla haşır neşir olduğu, dinin yaşamın içine gerekli gereksiz sokulduğu zamanlarda yaşanmış. Belli ki bu kural ne zaman ihlal edilip, insanlar tanrılar ve dinle iç içe geçse; dünyayı savaş tanrısı Ares ele geçirmekte.
Ares'in en ünlü gönül ilişkisiyse; güzellik, aşk ve sevgi tanrıçası Afrodit'le(Aphrodite). Kavga ve savaşla beslenen bir kalbi, ancak aşk tanrıçası ele geçirebilir değil mi? Fakat bu kadar zıt iki karakterin birlikteliği, ancak yasak bir aşkla mümkün olabilir. Bu yasak ilişkiden üç çocuk sahibi olurlar Ares ve Afrodit; Phobos (Korku), Deimos (Dehşet) ve Harmonia (Uyum).
Her türlü madeni işleyen zanaat ve ateş tanrısı Hephaistos'la evli olan Afrodit; kocasının yokluğunda tüm kötülükleri örten gecenin koyu karanlığında gizli gizli Ares'le buluşup sevişmektedir. Afrodit'in yalnız olduğu gecelerde yanına gelen Ares; kapıya Alektryon isimli genci gözcü olarak bırakıp, şafak sökene kadar sevgilisiyle baş başa kalır. Alektryon şafak vakti olduğunda Ares'i uyandırır ve güneş doğup ilişkiye şahit olmadan oradan ayrılırlar savaşçı tanrıyla gözcüsü.
Yine iki aşığın buluştuğu bir gece kapıda gözcülük eden Alektryon uykuya yenik düşer. Güneşin doğduğu saatlerde uyuyakalır delikanlı. Güneş tanrı Helios dünyayı ışıltılı bakışlarıyla izlerken bir de ne görsün? Ares ve Afrodit Hephaistos'un yatağında sarmaş dolaş uyumakta. Durur mu hiç yerinde? Yetiştirir ihanet haberini ateşin başında demiri işleyen Hephaistos'a.
Ares, Afrodit, Hephaistos ve Olymposlu Tanrılar
Aldatılan koca ihanetin intikamını almak için sıvar kolları; başlar demirden görünmez bir ağ örmeye. Eve gidip gizlice serer yatağa. Akşam olunca bir iş için gitmesi gerektiğini, gece evde olmayacağını söyler karısına. Hephaistos evden ayrılınca Afrodit'in gizlice uçurduğu haberi duyan Ares, sevgilisin yanında alır soluğu. İki sevgili tam yatağa uzandıklarında görünmez ağ kıskıvrak yakalayıverir ikisini.
Ağlardan yataktan kımıldayamayan çırılçıplak sevgililerin yanına gelen Hephaistos; avaz avaz bağırıp, çağırır tüm Olymposlu tanrıları. Bu rezaleti gören kadın tanrıçalar utançlara dışarı kaçarken erkekler kahkahayla izler ağın içinde yatan kaçak aşıkları.
Bu olaydan sonra Afrodit utançla Kıbrıs Adasına, Ares öfkeyle Trakya'ya kaçar. Ares'in öfkesinden uyuyakalıp aşklarının ortaya çıkmasına neden olan Alektryon alır önce payını. Yatakta uyumaktan yaşam boyu men eder delikanlıyı. Yatak anlamına gelen ''lektryon'' kelimesinin önüne gelen ''a'' ekiyle ''yataksız'' anlamına gelen Alektryon kelimesinden de anlaşılacağı gibi horozlar yatmazlar ve ayakta uyurlar. Kızgın tanrı Alektryon'u Horoz'a dönüştürür ki; kümesinin ömür boyu bekçisi olsun ve yaşamı boyunca seher vakti güneşin gelişini herkese haber versin...
Madem efsaneye göre horoz bir zamanlar insandı; mitolojiye, eğlenerek keşfetmeyi seven Keyif ve Keşif grubunun Alektryon'larından bir video koysun noktayı. :))
Sadece seher vaktini ve gün doğumunu haber vermez horoz. Aynı zamanda kümesinin koruyucusu ve bekçisidir de... Antik çağda tüm doğayı ve canlıları kişileştiren insanoğluna göre, böylesi bir görevi üstlenmesinde tanrıların parmağı olsa gerektir. Mitolojide horoza bu sorumluluğu yükleyen tanrıysa; Ares'tir.
Zeus ve Hera'nın oğlu olan Ares kavganın ve kaba gücün, akılsızca körü körüne savaşın tanrısı... İnsanların başının belası, yurtların, kalelerin, evlerin yıkıcısıdır. İhaneti, ikiyüzlülüğü, dönekliğiyle kötü yüzüdür savaşın. Vahşi ve kanlı karakteri yüzünden, en az insanlar kadar babası Zeus da tiksinir ondan. Yoldaşları ise Deimos (Terör, Dehşet), Phobos (Korku), Enyo (Savaş), Eris'dir (Fitne, fesat, çatışma).
Yunan mitolojisinin sevilmeyen karakteri Ares; Latinceye Mars olarak geçer ve Romalılar tarafından en çok saygı gören tanrı olur.
Trakya kökenli bir tanrı olan Ares ve yardımcısı olan dörtlü, kan gölüne çevirirler dünyayı. Kendisine savaş açan Olymposlu tanrıları bile yoldaşlarının yardımıyla dize getirir ve Zeus bir anlaşma yapmak zorunda kalır kendisiyle. Olymposluları mağlup eden Ares, Babası Zeus'un tahtına dokunmaz fakat bir koşulu vardır. Olymposlu tanrılar dünyaya inip insanların işlerine karışmayacaklardır. Şayet tanrılar yeryüzüne inerlerse; dünyayı ele geçirmekle tehdit eder Zeus'u Ares. Şartı kabul eden Zeus, Olympos'un dünyaya açılan kapılarını kapatır tüm tanrılara.
Geçmişin kadim halkları böyle bir efsaneyi deneyimlerinden yola çıkarak anlatmış olmalılar. Çünkü insanlar arasındaki en büyük kavgalar ve savaşlar insanoğlunun tanrılarla çok fazla haşır neşir olduğu, dinin yaşamın içine gerekli gereksiz sokulduğu zamanlarda yaşanmış. Belli ki bu kural ne zaman ihlal edilip, insanlar tanrılar ve dinle iç içe geçse; dünyayı savaş tanrısı Ares ele geçirmekte.
Ares'in en ünlü gönül ilişkisiyse; güzellik, aşk ve sevgi tanrıçası Afrodit'le(Aphrodite). Kavga ve savaşla beslenen bir kalbi, ancak aşk tanrıçası ele geçirebilir değil mi? Fakat bu kadar zıt iki karakterin birlikteliği, ancak yasak bir aşkla mümkün olabilir. Bu yasak ilişkiden üç çocuk sahibi olurlar Ares ve Afrodit; Phobos (Korku), Deimos (Dehşet) ve Harmonia (Uyum).
Her türlü madeni işleyen zanaat ve ateş tanrısı Hephaistos'la evli olan Afrodit; kocasının yokluğunda tüm kötülükleri örten gecenin koyu karanlığında gizli gizli Ares'le buluşup sevişmektedir. Afrodit'in yalnız olduğu gecelerde yanına gelen Ares; kapıya Alektryon isimli genci gözcü olarak bırakıp, şafak sökene kadar sevgilisiyle baş başa kalır. Alektryon şafak vakti olduğunda Ares'i uyandırır ve güneş doğup ilişkiye şahit olmadan oradan ayrılırlar savaşçı tanrıyla gözcüsü.
Yine iki aşığın buluştuğu bir gece kapıda gözcülük eden Alektryon uykuya yenik düşer. Güneşin doğduğu saatlerde uyuyakalır delikanlı. Güneş tanrı Helios dünyayı ışıltılı bakışlarıyla izlerken bir de ne görsün? Ares ve Afrodit Hephaistos'un yatağında sarmaş dolaş uyumakta. Durur mu hiç yerinde? Yetiştirir ihanet haberini ateşin başında demiri işleyen Hephaistos'a.
Ares, Afrodit, Hephaistos ve Olymposlu Tanrılar
Aldatılan koca ihanetin intikamını almak için sıvar kolları; başlar demirden görünmez bir ağ örmeye. Eve gidip gizlice serer yatağa. Akşam olunca bir iş için gitmesi gerektiğini, gece evde olmayacağını söyler karısına. Hephaistos evden ayrılınca Afrodit'in gizlice uçurduğu haberi duyan Ares, sevgilisin yanında alır soluğu. İki sevgili tam yatağa uzandıklarında görünmez ağ kıskıvrak yakalayıverir ikisini.
Ağlardan yataktan kımıldayamayan çırılçıplak sevgililerin yanına gelen Hephaistos; avaz avaz bağırıp, çağırır tüm Olymposlu tanrıları. Bu rezaleti gören kadın tanrıçalar utançlara dışarı kaçarken erkekler kahkahayla izler ağın içinde yatan kaçak aşıkları.
Bu olaydan sonra Afrodit utançla Kıbrıs Adasına, Ares öfkeyle Trakya'ya kaçar. Ares'in öfkesinden uyuyakalıp aşklarının ortaya çıkmasına neden olan Alektryon alır önce payını. Yatakta uyumaktan yaşam boyu men eder delikanlıyı. Yatak anlamına gelen ''lektryon'' kelimesinin önüne gelen ''a'' ekiyle ''yataksız'' anlamına gelen Alektryon kelimesinden de anlaşılacağı gibi horozlar yatmazlar ve ayakta uyurlar. Kızgın tanrı Alektryon'u Horoz'a dönüştürür ki; kümesinin ömür boyu bekçisi olsun ve yaşamı boyunca seher vakti güneşin gelişini herkese haber versin...
Madem efsaneye göre horoz bir zamanlar insandı; mitolojiye, eğlenerek keşfetmeyi seven Keyif ve Keşif grubunun Alektryon'larından bir video koysun noktayı. :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder