Yıl M.Ö 401 ; Lidya Satrabı Pers Prensi Kiros, krallığın kendi hakkı olduğunu düşündüğü için, Yunanistan, batı Anadolu ve Trakya'dan toplanan paralı Hellen askerlerden ve Persler'den oluşan bir orduyla, abisi Pers kralı II.Artakserkses'e karşı bir sefer düzenler. Bu darbe yapmaya yönelik seferi o kadar gizli tutar ki, ordusunda yer alan paralı askerler bile neye ve kime karşı savaşacaklarını bilmeden binlerce kilometre yol alırlar.
Bu sefere katılanlardan biri de Atina'da aristokrat bir ailenin oğlu olan, Sokrates'in öğrencisi, tarihçi, yazar ve filozof Ksenophon'dur (Yaklaşık M.Ö 430-355). Paralı asker olarak prens Kiros'un ordusuna katılan Ksenophon da, sık sık, yazdığı kitabında para için değil dostluk için bu sefere çıktığını, aldığı parayı dini amaçlar için kullandığını belirtir.
Antik çağda M.Ö 4. yy'da paralı askerlik yapanlar pek hoş karşılanmaz, toplumdan dışlanmış kişilerdir ve kanunsuz sayılırlar. Bu kanunsuz gruba en iyi örnek; Miletos kentinde demokratik rejimi devirmeye çalışan, dini bir festival sırasında yüzlerce kişiyi katleden oligarşi taraftarı olan, bu nedenle Miletos'tan sürüldükten sonra Kiros'un seferine paralı asker olarak katılan gruptur.
Ksenophon bu seferden sonra, ''Anabasis'' (Onbinlerin Dönüşü) adlı kitabı yazarak; sefere katılan askerleri, savaşı ve sonrasında Hellen paralı askerlerin yurtlarına maceralı geri dönüş yolculuklarını yani onbinlerin kandırılışını anlatır.
Ksenophon sefere katılan askerlerin dökümünü verirken, Yunanistan, Trakya ve batı Anadolu'dan gruplar halinde başlarında komutanlarla gelen paralı Hellen askerlerin toplam sayısının; on bin dört yüz ağır piyade, iki bin beş yüz hafif piyade, Pers askerlerinin yüz bin er, yirmi tırpanlı savaş arabası olduğunu söyler. Savaşmaya gittikleri Pers kralı Artakserkses'in ordusu ise, bir milyon iki yüz bin er, iki yüz tırpanlı savaş arabasıdır.
Amaç, ne bir ülkenin fethi, ne de bir idealin peşinden gitmektir. Para kazanma derdine düşmüş, iktidar özlemiyle yanan bir prensin hayalini gerçekleştirmek için yola çıkan on bin insan. Binlerce yıldır değişmeyen döngünün parçaları. Günümüzde ''neden bir diktatörün peşinde bunca insan?'' sorusunun cevabı belki de. İdealsiz, ganimetten paylarına düşecek bir kaç parçanın ve bir miktar ücretin peşine takılan insanlar. Anadolunun batısından yola çıkıp doğusuna kadar, bir uçtan diğer uca, başlarındaki hayalperestin peşinden ölümüne yürüyen; fakir, yolsuz ve amaçsız insanlar.
Günümüzde insanların sahip olduğu; para dışında, söz sahibi olabilecekleri en etkili güçleri nedir desem ne derdiniz? Ben oyları diyorum buna. Bir yetişkin insan bir oy demek. Antik çağda ise bir yetişkin insan bir silah anlamına gelir.
Bugün oylarını birleştirir, isterlerse bir yöneticiyi tarihe gömer, başka birini baş tacı edebilirler.Tıpkı eski çağlarda insanların silahlarını birleştirip, gerektiğinde bir kralı indirip bir başkasını kral yapabildikleri gibi.
İnsanların ellerinde tutup, kıymetini bilmediği bu muaazzam gücü, bir torba kömüre, iki paket makarnaya veya üç kuruşa kiralamasına şaşıyor musunuz? Hiç şaşırmayın derim. Geçmişte körü körüne canlarını tehlikeye atıp silahlarını kiralayan insanların varlığı ne kadar gerçekse günümüzde oylarını kiralayıp ülkelerinin rejimine ve gelecek nesillerinin mirasına ipotek koyan insanların var olması da kaçınılmaz.
Lidya'nın başkenti Sardes'te (Manisa-Salihli) toplanıp yola çıkan ordu haftalarca yol alıp Tarsus'a vardığında, askerler arasında krala karşı yürüdüklerine dair bir şüphe oluşmaya başlar. Gelibolu'dan toplanan bir grup askerin komutanı olan Spartalı sürgün Klearkhos bu toplama ordunun en ilginç komutanlarından birisi belki.
Tarsus'tan tekrar harekete geçen orduda, krala karşı yürüdüklerinden şüphelenen Klearkhos'un askerleri, bu iş için tutulmadıklarını söyleyerek yürümeyi reddederler. Klearkhos önce askerlerini yürümeye zorlar fakat ne zaman yürümeye başlasa askerler onu ve yük hayvanlarını taşa tutar. taşlanarak ölmekten kıl payı kurtulan Kleaarkhos zor kullanarak halledemeyeceğini anlayınca askerlerini toplantıya çağırır.
Toplantı başlayınca; önce Klearkhos uzun uzun ağlar. Bu durumu gören askerler şaşırıp hiç bir şey söyleyemezler. Ne kadar tanıdık değil mi? :)
Ardından askerlerine şöyle seslenir:
''Yiğit askerler, şu anda olup biten olayların içimi kemirmesine şaşmayın. Kiros bana dost oldu ve benim gibi vatanından sürgün birini onurlandırmakla kalmayıp, on bin dareikos verdi. Ben bu parayı ne zimmetime geçirdim, ne de çarçur ettim, aksine sizler için harcadım. Şimdi onun dostluğuna ihanet mi etmeliyim, yoksa sefere katılmak istemediğinize göre yanınızda mı kalmalıyım? Ben ''askerlerini yarı yolda bıraktı'' dedirtmem. O nedenle başıma ne gelirse katlanıp, sizinle kalacağım. Çünkü siz vatansınız benim için, dostsunuz, yoldaşsınız bana. Bu nedenle siz nereye giderseniz ben de oraya geleceğim bunu böyle belleyin.''
Bu sözleri duyan hem kendi askerleri, hem de bir grup Hellenden, Ksenias ve Pasion'un iki binden fazla askeri de silahlarını alıp, krala karşı yürümeyeceğini söyleyen Klearkhos'un yanına kamp kurar.
Bu duruma şaşırıp üzülen prens Kiros habercilerini gönderip Klearkhos'u yanına çağırtır fakat o gitmek istemez. Ardından gizlice Kiros'a gönderdiği haberciyle sabırlı olmasını, olayların iyi şekilde sonuçlanacağını ve yarın kendisini tekrar yanına çağırtmasını rica eder. Ama Kiros onu ne zaman çağırtsa bir bahane bulup gitmez.
Klearkhos'un bu kararlı (!) tavrını gören askerlerin güveni iyice artar ve onun bir heyetle beraber Kiros'la görüşüp kendilerinden nasıl yararlanmayı düşündüğünü öğrenmesini isterler. Bunun üzerine Klearkhos önderliğindeki heyet; Kiros'dan, düşmanı Abrokomas'ın (Kral tarafından Mısır'daki karışıklığı bastırmak için Fenike'ye gönderilen Pers komutan) Euphrates nehri (Fırat) yakınında on iki stathmos'luk mesafede (on iki duraklık, yaklaşık 250 km uzaklık) olduğu ve orada olması halinde hakkından gelmek istediğini, olur da kaçarsa bunu o zaman orada değerlendirecekleri cevabını alırlar.
Askerler Kiros'un kendilerini krala karşı götürmesinden şüphelendikleri halde, yine de onunla yürümeyi uygun bulurlar ve daha fazla para talep ederler. Kiros ücretlerinde artış yaparak bir dareikos yerine her askere bir buçuk dareikos vermeyi taahhüt eder.
Hellen askerlerinin gidiş ve dönüş yolu
Kardeşinin kendisine karşı yürüdüğü haberini alan kral Artakserkses'in hazır durumda bekleyen ordusuyla, Babil'in kuzeyinde bulunan Kunaksa'da karşı karşıya gelirler. Savaşta prens Kiros'un ölmesiyle, ordudaki Persler kralın tarafına geçerler.
Savaştan sağ kurtulan on bin paralı Hellen askeri, önce paralarını ödeyen Kiros'un ölmesi, ardından, anlaşma yapmak amacıyla komutanlarının Persler tarafından çağrılıp tuzağa düşürülüp öldürülmesi üzerine; bilmedikleri bir coğrafyada, yurtlarından binlerce kilometre uzakta, maaşsız, parasız ve lidersiz olarak kalıverirler.
Nereye gittiğini bilmeyen insanların, nasıl döneceklerini bilmesi veya düşünebilmesi mümkün müdür?
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Bu sefere katılanlardan biri de Atina'da aristokrat bir ailenin oğlu olan, Sokrates'in öğrencisi, tarihçi, yazar ve filozof Ksenophon'dur (Yaklaşık M.Ö 430-355). Paralı asker olarak prens Kiros'un ordusuna katılan Ksenophon da, sık sık, yazdığı kitabında para için değil dostluk için bu sefere çıktığını, aldığı parayı dini amaçlar için kullandığını belirtir.
Antik çağda M.Ö 4. yy'da paralı askerlik yapanlar pek hoş karşılanmaz, toplumdan dışlanmış kişilerdir ve kanunsuz sayılırlar. Bu kanunsuz gruba en iyi örnek; Miletos kentinde demokratik rejimi devirmeye çalışan, dini bir festival sırasında yüzlerce kişiyi katleden oligarşi taraftarı olan, bu nedenle Miletos'tan sürüldükten sonra Kiros'un seferine paralı asker olarak katılan gruptur.
Ksenophon bu seferden sonra, ''Anabasis'' (Onbinlerin Dönüşü) adlı kitabı yazarak; sefere katılan askerleri, savaşı ve sonrasında Hellen paralı askerlerin yurtlarına maceralı geri dönüş yolculuklarını yani onbinlerin kandırılışını anlatır.
Ksenophon sefere katılan askerlerin dökümünü verirken, Yunanistan, Trakya ve batı Anadolu'dan gruplar halinde başlarında komutanlarla gelen paralı Hellen askerlerin toplam sayısının; on bin dört yüz ağır piyade, iki bin beş yüz hafif piyade, Pers askerlerinin yüz bin er, yirmi tırpanlı savaş arabası olduğunu söyler. Savaşmaya gittikleri Pers kralı Artakserkses'in ordusu ise, bir milyon iki yüz bin er, iki yüz tırpanlı savaş arabasıdır.
Günümüzde insanların sahip olduğu; para dışında, söz sahibi olabilecekleri en etkili güçleri nedir desem ne derdiniz? Ben oyları diyorum buna. Bir yetişkin insan bir oy demek. Antik çağda ise bir yetişkin insan bir silah anlamına gelir.
Bugün oylarını birleştirir, isterlerse bir yöneticiyi tarihe gömer, başka birini baş tacı edebilirler.Tıpkı eski çağlarda insanların silahlarını birleştirip, gerektiğinde bir kralı indirip bir başkasını kral yapabildikleri gibi.
İnsanların ellerinde tutup, kıymetini bilmediği bu muaazzam gücü, bir torba kömüre, iki paket makarnaya veya üç kuruşa kiralamasına şaşıyor musunuz? Hiç şaşırmayın derim. Geçmişte körü körüne canlarını tehlikeye atıp silahlarını kiralayan insanların varlığı ne kadar gerçekse günümüzde oylarını kiralayıp ülkelerinin rejimine ve gelecek nesillerinin mirasına ipotek koyan insanların var olması da kaçınılmaz.
Lidya'nın başkenti Sardes'te (Manisa-Salihli) toplanıp yola çıkan ordu haftalarca yol alıp Tarsus'a vardığında, askerler arasında krala karşı yürüdüklerine dair bir şüphe oluşmaya başlar. Gelibolu'dan toplanan bir grup askerin komutanı olan Spartalı sürgün Klearkhos bu toplama ordunun en ilginç komutanlarından birisi belki.
Tarsus'tan tekrar harekete geçen orduda, krala karşı yürüdüklerinden şüphelenen Klearkhos'un askerleri, bu iş için tutulmadıklarını söyleyerek yürümeyi reddederler. Klearkhos önce askerlerini yürümeye zorlar fakat ne zaman yürümeye başlasa askerler onu ve yük hayvanlarını taşa tutar. taşlanarak ölmekten kıl payı kurtulan Kleaarkhos zor kullanarak halledemeyeceğini anlayınca askerlerini toplantıya çağırır.
Toplantı başlayınca; önce Klearkhos uzun uzun ağlar. Bu durumu gören askerler şaşırıp hiç bir şey söyleyemezler. Ne kadar tanıdık değil mi? :)
Ardından askerlerine şöyle seslenir:
''Yiğit askerler, şu anda olup biten olayların içimi kemirmesine şaşmayın. Kiros bana dost oldu ve benim gibi vatanından sürgün birini onurlandırmakla kalmayıp, on bin dareikos verdi. Ben bu parayı ne zimmetime geçirdim, ne de çarçur ettim, aksine sizler için harcadım. Şimdi onun dostluğuna ihanet mi etmeliyim, yoksa sefere katılmak istemediğinize göre yanınızda mı kalmalıyım? Ben ''askerlerini yarı yolda bıraktı'' dedirtmem. O nedenle başıma ne gelirse katlanıp, sizinle kalacağım. Çünkü siz vatansınız benim için, dostsunuz, yoldaşsınız bana. Bu nedenle siz nereye giderseniz ben de oraya geleceğim bunu böyle belleyin.''
Bu sözleri duyan hem kendi askerleri, hem de bir grup Hellenden, Ksenias ve Pasion'un iki binden fazla askeri de silahlarını alıp, krala karşı yürümeyeceğini söyleyen Klearkhos'un yanına kamp kurar.
Bu duruma şaşırıp üzülen prens Kiros habercilerini gönderip Klearkhos'u yanına çağırtır fakat o gitmek istemez. Ardından gizlice Kiros'a gönderdiği haberciyle sabırlı olmasını, olayların iyi şekilde sonuçlanacağını ve yarın kendisini tekrar yanına çağırtmasını rica eder. Ama Kiros onu ne zaman çağırtsa bir bahane bulup gitmez.
Klearkhos'un bu kararlı (!) tavrını gören askerlerin güveni iyice artar ve onun bir heyetle beraber Kiros'la görüşüp kendilerinden nasıl yararlanmayı düşündüğünü öğrenmesini isterler. Bunun üzerine Klearkhos önderliğindeki heyet; Kiros'dan, düşmanı Abrokomas'ın (Kral tarafından Mısır'daki karışıklığı bastırmak için Fenike'ye gönderilen Pers komutan) Euphrates nehri (Fırat) yakınında on iki stathmos'luk mesafede (on iki duraklık, yaklaşık 250 km uzaklık) olduğu ve orada olması halinde hakkından gelmek istediğini, olur da kaçarsa bunu o zaman orada değerlendirecekleri cevabını alırlar.
Askerler Kiros'un kendilerini krala karşı götürmesinden şüphelendikleri halde, yine de onunla yürümeyi uygun bulurlar ve daha fazla para talep ederler. Kiros ücretlerinde artış yaparak bir dareikos yerine her askere bir buçuk dareikos vermeyi taahhüt eder.
Kardeşinin kendisine karşı yürüdüğü haberini alan kral Artakserkses'in hazır durumda bekleyen ordusuyla, Babil'in kuzeyinde bulunan Kunaksa'da karşı karşıya gelirler. Savaşta prens Kiros'un ölmesiyle, ordudaki Persler kralın tarafına geçerler.
Savaştan sağ kurtulan on bin paralı Hellen askeri, önce paralarını ödeyen Kiros'un ölmesi, ardından, anlaşma yapmak amacıyla komutanlarının Persler tarafından çağrılıp tuzağa düşürülüp öldürülmesi üzerine; bilmedikleri bir coğrafyada, yurtlarından binlerce kilometre uzakta, maaşsız, parasız ve lidersiz olarak kalıverirler.
Nereye gittiğini bilmeyen insanların, nasıl döneceklerini bilmesi veya düşünebilmesi mümkün müdür?
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder