Dünyaya kadın olarak gelmişseniz, hayata 1-0 mağlup başlamışsınız demektir. İlk golü yaratılış efsanelerinden yersiniz en başta. Çünkü yaratılışınızdan yaşamınıza kadar her şey falsoludur ve mağlubiyetiniz yaratılışınızla başlar.
Mitolojinin iki büyük yaratıcı ve derleyicisi şair Homeros ve Hesiodos'tur. M.Ö 700'lü yıllarda yaşayan, günümüze iki kitabı ulaşan Hesiodos'un ''İşler ve Günler'' (Erga kai hemeria) kitabından antik çağda gündelik yaşam, çiftçilik, ticaret, gemicilik, iş, ahlak, giyim kuşam vs ile ilgili bilgileri ,''Tanrıların Doğuşu'' (Theogonia) adlı eserinden ise mitolojiyi ve tanrılar dünyasını öğreniriz.
Hesiodos'un her iki kitabında da uzun uzun değindiği efsanelerden birisi, Pandora yani kadının yaratılış hikayesidir. Bu efsaneyi ilk ağızdan, yaratıcısı Hesiodos'un her iki kitabındaki dizelerden yaptığım alıntılarla paylaşmayı uygun buldum ben de.
Tanrılar yiyecekleri yerin altına koyarlar,
böyle olmasa insanlar bir gün çalışırlar sonra da
tüm sene yan gelip yatarlardı.
Sapanlarını ocaklarının tepesine asarlar,
öküz çiftlerinin bağlarını koparırlardı.
Zeus Prometheus'a kızdığında,
kendisini kandırmaya çalışan aptal yüzünden,
her şeyi sakladı insanlardan.
O günden bu yana insanlar sıkıntı içinde.
Zeus saklamıştı insanlardan ateşi,
fakat İapetos'un güçlü oğlu Prometheus
Zeus'un ateşini insanlar için çaldı,
onu bir narteksin içine sakladı.
Bulutların üzerinde köpüren Zeus çok sinirlendi
İnsanların arasında parıldayan ateşin
yandığını görünce.
Ateşi Çalan Prometheus
Bulutları bile yöneten Zeus ona kızdı.
Dedi ki ''Seviniyorsun değil mi aptal İapetos'un oğlu,
beni kandırdığını sanıyorsun değil mi?
Ama öyle bir belaya bulaştın ki
evet, çaldığın ateşin karşılığı olan bir bela.
İnsanların başına öyle bir dert açacağım ki
onu öpüp okşamadan edemeyecekler.''
Tanrıların babası böyle söyleyip kahkahalar attı.
Çalınan ateşe karşın bir sıkıntı saldı insanların üstüne.
Ardından ünlü Hephaistios'u çağırdı. Ona dedi ki;
''Biraz toprakla suyu karıştır.
İçinde insan sesi ve kuvveti olsun,
öyle bir şey olsun ki yüzü tanrıçalara,
vücudu genç kızlara benzesin.''
Sonra Athena'ya ''Ona işlemeyi ve renkli kumaşlar
dokumayı öğret.''
Afrodit'e ''Onu büyülerinle sarmala.
İçinde istekler ve arzular kalsın.''
Yüz gözlü devi öldürmüş hermeias'a
''içinde bir köpek kalbi ve tilki huyu olsun''
Hepsi de Zeus'un söylediklerini yaptılar.
Topal koca Hephaistios
topraktan bir insan yarattı.
Gök gözlü Athena süslü kuşakları beline sardı.
Belinden ve alnından duvaklar sarkıyordu
Elbisenin izlenmesi bile insanlar için bir zevkti.
Güzel Kharitler ve Peitho,
boyunlarına altın kolyeler taktılar
Horalar ise saçlarına baharda doğan çiçeklerden koydular.
Hermeias kızın kalbine yalanları soktu.
Pandora'nın Yapılışı
Sonra kutunun içine bir ses koydu Zeus.
ismi de Pandora olmuştu.
Anlamı tüm tanrıların hediyesiydi.
Olympos'ta yaşayanların babaları insanlara göndermişti onu.
Zeus bu yapılanlara karşılık
bu büyük sıkıntıyı insanların ve tanrıların karşısına koydu.
Zeus'un kızı Athena'nın çabalarıyla oluşan bu güzellik
insanları ve tanrıları hayretler içinde bıraktı.
Zeus planını tamamladıktan sonra
Pandora'yı Epimetheus'a gönderdi.
Epimetheus Prometheus'un sözlerini unuttu.
Prometheus Zeus'tan gelecek hediyeleri
kabul etmemesini söylemişti.
Çünkü hediyeyi kabul ederse evine bir dert alacaktı.
Hediyeyi kabul ettiğinde başına gelenleri anladı.
İnsanlar eskiden bu hayatta
Hiçbir sıkıntıları olmadan yaşarlardı.
Ölüm getiren hastalıkların ne olduğunu bilmezlerdi.
Pandora kutunun kapağını açınca
İnsanlara acıları ve dertleri sundu.
Zeus'un isteğine uygun şekilde
bir tek umut kutudan çıkamadı.
Çünkü Zeus böyle istemişti.
Tam umut çıkacakken Pandora kapağı kapadı.
Pandora'nın Kutusu
O günden bu yana insanların başları dertten kurtulmuyor.
Kara da deniz de
geceler de gündüzler de sıkıntılarla doludur.
Ölümlülerin etrafında salgınlar dolanır durur.
Akıllı Zeus onların seslerinin olmasını istemedi.
İnsanlar duymasınlar diye.
Sanki dünyayı yangın yerine çevirenler , silahlarını kuşanıp savaş meydanlarında birbirini öldürenler, nefsine hakim olamayıp, bulaşıcı ve salgın hastalıkları oradan oraya taşıyanlar, dünyanın efendisi olma hırsına kapılıp kitleleri peşinden yıkıma ve ölüme sürükleyenler, gelmiş geçmiş en azılı cani, katil ve diktatörler kadınlarmış gibi.
Peki kadınlar çok mu masum bu konularda diyeceksiniz... Eh kılavuzluğu kargaların üstlendiği dünyada, onları takip eden kadınların da arada bir hata işleyip kılavuzuna uyması burnunu pisliğe bulaştırması çok doğal değil mi ama?.
İşte insanların aklını başından alan bu sonsuz güzellik
böyle ortaya çıkmıştır.
Kadın adı verilen uğursuz soy, insanların büyük derdi
Bir türlü fakirliğe katlanmasını bilmezler.
Her zaman bolluk isterler.
Durumları aynı arıların,
İşçi arıları beslemesine benzer.
Kötülük yapmaktan başka bir şey bilmeyen eşekarıları,
diğer arılar gün boyunca petek yaparlarken,
kovanın içine girip diğerlerinin sırtından geçinirler.
İşte aynı şekilde bulutlarda köpüren Zeus
onları insanların başına dert diye yarattı.
Kadınların bütün işleri sıkıntı yaratmaktır.
İyiliğe karşı kötülük yaparlar.
Kadınları o kovana sokmak ve orada tutmak için kırk takla atanlar erkekler değil sanki. Ayakları üzerinde durana kadar kadınların eteğine sarılan, zenginliği ve mutluluğunun yanında acısını, kederini, dertlerini, hastalık ve kötü günlerini de kadınlarla paylaşanlar onlar değilmiş gibi, Bu dizelerin yazılmasının üzerinden binlerce yıl geçmesine rağmen günümüzde de en kadın dostu görünen erkeklerin bile içinden bu dizelere katıldıkları muhakkak.
Kadınları yerden yere vurduktan sonra, yalnızlığın, kadından daha kötü bir yoldaş olduğunu da söylemeden geçmiyor Hesiodos.
Ama birisi çıkıp da kadın derdi almamak için
evlenmek istemezse
Yaşlandığı zaman yanında kimseyi bulamaz.
Yaşadığı sürece yiyeceksiz kalmaz.
ama öldüğünde tüm malları paylaşılır.
Öte yandan kaderinde evlilik olan birisi
iyi bir kadınla evlense bile
kötü şeyler yaşamak zorundadır.
Karısı delinin tekiyse
o zaman da hayatı boyunca acı çeker.
Bu dertlerle zaman geçmek bilmez.
Zeus'un isteklerine karşı gelmek imkansızdır.
İyiliksever Prometheus bile
onun uğursuz öfkesinden kendisini kurtaramadı.
Bilgileri zincirlerini kırmasını sağlayamadı.
Zincire Vurulmuş Prometheus
Her ne kadar seramik süslemelerinde ve heykeltıraşlık eserlerine konu edilse de Pandora efsanesi Hesiodos dışında sonraki dönem şair ve yazarlar tarafından hiç dile getirilip yazılmamış. Bunun sebebi kadını incitmeye yönelik bir şey yazmak istemediklerinden mi, erkeğin eksik kalan yarımı olduğunu düşündüklerinden mi, yoksa ''Hesiodos söylenebilecek ne varsa söylemiş zaten, bize söyleyecek ne kaldı ki?'' düşüncesiyle bu efsaneye katıldıklarından mı, tahmin etmek güç.
Kadının ateşin yanında verilmiş bir ödül mü, yoksa ateşe karşılık verilen bir ceza mı olduğuna varın siz karar verin artık.
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Mitolojinin iki büyük yaratıcı ve derleyicisi şair Homeros ve Hesiodos'tur. M.Ö 700'lü yıllarda yaşayan, günümüze iki kitabı ulaşan Hesiodos'un ''İşler ve Günler'' (Erga kai hemeria) kitabından antik çağda gündelik yaşam, çiftçilik, ticaret, gemicilik, iş, ahlak, giyim kuşam vs ile ilgili bilgileri ,''Tanrıların Doğuşu'' (Theogonia) adlı eserinden ise mitolojiyi ve tanrılar dünyasını öğreniriz.
Hesiodos'un her iki kitabında da uzun uzun değindiği efsanelerden birisi, Pandora yani kadının yaratılış hikayesidir. Bu efsaneyi ilk ağızdan, yaratıcısı Hesiodos'un her iki kitabındaki dizelerden yaptığım alıntılarla paylaşmayı uygun buldum ben de.
Tanrılar yiyecekleri yerin altına koyarlar,
böyle olmasa insanlar bir gün çalışırlar sonra da
tüm sene yan gelip yatarlardı.
Sapanlarını ocaklarının tepesine asarlar,
öküz çiftlerinin bağlarını koparırlardı.
Zeus Prometheus'a kızdığında,
kendisini kandırmaya çalışan aptal yüzünden,
her şeyi sakladı insanlardan.
O günden bu yana insanlar sıkıntı içinde.
Zeus saklamıştı insanlardan ateşi,
fakat İapetos'un güçlü oğlu Prometheus
Zeus'un ateşini insanlar için çaldı,
onu bir narteksin içine sakladı.
Bulutların üzerinde köpüren Zeus çok sinirlendi
İnsanların arasında parıldayan ateşin
yandığını görünce.
Bulutları bile yöneten Zeus ona kızdı.
Dedi ki ''Seviniyorsun değil mi aptal İapetos'un oğlu,
beni kandırdığını sanıyorsun değil mi?
Ama öyle bir belaya bulaştın ki
evet, çaldığın ateşin karşılığı olan bir bela.
İnsanların başına öyle bir dert açacağım ki
onu öpüp okşamadan edemeyecekler.''
Tanrıların babası böyle söyleyip kahkahalar attı.
Çalınan ateşe karşın bir sıkıntı saldı insanların üstüne.
Ardından ünlü Hephaistios'u çağırdı. Ona dedi ki;
''Biraz toprakla suyu karıştır.
İçinde insan sesi ve kuvveti olsun,
öyle bir şey olsun ki yüzü tanrıçalara,
vücudu genç kızlara benzesin.''
Sonra Athena'ya ''Ona işlemeyi ve renkli kumaşlar
dokumayı öğret.''
Afrodit'e ''Onu büyülerinle sarmala.
İçinde istekler ve arzular kalsın.''
Yüz gözlü devi öldürmüş hermeias'a
''içinde bir köpek kalbi ve tilki huyu olsun''
Hepsi de Zeus'un söylediklerini yaptılar.
Topal koca Hephaistios
topraktan bir insan yarattı.
Gök gözlü Athena süslü kuşakları beline sardı.
Belinden ve alnından duvaklar sarkıyordu
Elbisenin izlenmesi bile insanlar için bir zevkti.
Güzel Kharitler ve Peitho,
boyunlarına altın kolyeler taktılar
Horalar ise saçlarına baharda doğan çiçeklerden koydular.
Hermeias kızın kalbine yalanları soktu.
Sonra kutunun içine bir ses koydu Zeus.
ismi de Pandora olmuştu.
Anlamı tüm tanrıların hediyesiydi.
Olympos'ta yaşayanların babaları insanlara göndermişti onu.
Zeus bu yapılanlara karşılık
bu büyük sıkıntıyı insanların ve tanrıların karşısına koydu.
Zeus'un kızı Athena'nın çabalarıyla oluşan bu güzellik
insanları ve tanrıları hayretler içinde bıraktı.
Zeus planını tamamladıktan sonra
Pandora'yı Epimetheus'a gönderdi.
Epimetheus Prometheus'un sözlerini unuttu.
Prometheus Zeus'tan gelecek hediyeleri
kabul etmemesini söylemişti.
Çünkü hediyeyi kabul ederse evine bir dert alacaktı.
Hediyeyi kabul ettiğinde başına gelenleri anladı.
İnsanlar eskiden bu hayatta
Hiçbir sıkıntıları olmadan yaşarlardı.
Ölüm getiren hastalıkların ne olduğunu bilmezlerdi.
Pandora kutunun kapağını açınca
İnsanlara acıları ve dertleri sundu.
Zeus'un isteğine uygun şekilde
bir tek umut kutudan çıkamadı.
Çünkü Zeus böyle istemişti.
Tam umut çıkacakken Pandora kapağı kapadı.
O günden bu yana insanların başları dertten kurtulmuyor.
Kara da deniz de
geceler de gündüzler de sıkıntılarla doludur.
Ölümlülerin etrafında salgınlar dolanır durur.
Akıllı Zeus onların seslerinin olmasını istemedi.
İnsanlar duymasınlar diye.
Sanki dünyayı yangın yerine çevirenler , silahlarını kuşanıp savaş meydanlarında birbirini öldürenler, nefsine hakim olamayıp, bulaşıcı ve salgın hastalıkları oradan oraya taşıyanlar, dünyanın efendisi olma hırsına kapılıp kitleleri peşinden yıkıma ve ölüme sürükleyenler, gelmiş geçmiş en azılı cani, katil ve diktatörler kadınlarmış gibi.
Peki kadınlar çok mu masum bu konularda diyeceksiniz... Eh kılavuzluğu kargaların üstlendiği dünyada, onları takip eden kadınların da arada bir hata işleyip kılavuzuna uyması burnunu pisliğe bulaştırması çok doğal değil mi ama?.
İşte insanların aklını başından alan bu sonsuz güzellik
böyle ortaya çıkmıştır.
Kadın adı verilen uğursuz soy, insanların büyük derdi
Bir türlü fakirliğe katlanmasını bilmezler.
Her zaman bolluk isterler.
Durumları aynı arıların,
İşçi arıları beslemesine benzer.
Kötülük yapmaktan başka bir şey bilmeyen eşekarıları,
diğer arılar gün boyunca petek yaparlarken,
kovanın içine girip diğerlerinin sırtından geçinirler.
İşte aynı şekilde bulutlarda köpüren Zeus
onları insanların başına dert diye yarattı.
Kadınların bütün işleri sıkıntı yaratmaktır.
İyiliğe karşı kötülük yaparlar.
Kadınları o kovana sokmak ve orada tutmak için kırk takla atanlar erkekler değil sanki. Ayakları üzerinde durana kadar kadınların eteğine sarılan, zenginliği ve mutluluğunun yanında acısını, kederini, dertlerini, hastalık ve kötü günlerini de kadınlarla paylaşanlar onlar değilmiş gibi, Bu dizelerin yazılmasının üzerinden binlerce yıl geçmesine rağmen günümüzde de en kadın dostu görünen erkeklerin bile içinden bu dizelere katıldıkları muhakkak.
Kadınları yerden yere vurduktan sonra, yalnızlığın, kadından daha kötü bir yoldaş olduğunu da söylemeden geçmiyor Hesiodos.
Ama birisi çıkıp da kadın derdi almamak için
evlenmek istemezse
Yaşlandığı zaman yanında kimseyi bulamaz.
Yaşadığı sürece yiyeceksiz kalmaz.
ama öldüğünde tüm malları paylaşılır.
Öte yandan kaderinde evlilik olan birisi
iyi bir kadınla evlense bile
kötü şeyler yaşamak zorundadır.
Karısı delinin tekiyse
o zaman da hayatı boyunca acı çeker.
Bu dertlerle zaman geçmek bilmez.
Zeus'un isteklerine karşı gelmek imkansızdır.
İyiliksever Prometheus bile
onun uğursuz öfkesinden kendisini kurtaramadı.
Bilgileri zincirlerini kırmasını sağlayamadı.
Her ne kadar seramik süslemelerinde ve heykeltıraşlık eserlerine konu edilse de Pandora efsanesi Hesiodos dışında sonraki dönem şair ve yazarlar tarafından hiç dile getirilip yazılmamış. Bunun sebebi kadını incitmeye yönelik bir şey yazmak istemediklerinden mi, erkeğin eksik kalan yarımı olduğunu düşündüklerinden mi, yoksa ''Hesiodos söylenebilecek ne varsa söylemiş zaten, bize söyleyecek ne kaldı ki?'' düşüncesiyle bu efsaneye katıldıklarından mı, tahmin etmek güç.
Kadının ateşin yanında verilmiş bir ödül mü, yoksa ateşe karşılık verilen bir ceza mı olduğuna varın siz karar verin artık.
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder