Daskyleion: Anadolu'da Perslerin Batıya Açılan Kapısı

 Anadolu'da kazı çalışmaları yürütülen tek Pers satraplık (valilik) merkezi olan ve bilinen en eski Zerdüşt tapınağına da ev sahipliği yapan Daskyleion, antik çağın en önemli yerleşim merkezlerinden biridir. En parlak çağını Perslerin satraplık merkezi olduğu dönemde yaşayan kent, Antik Çağda Mysia olarak anılan Balıkesir'in, Bandırma ilçesinde, Aksakal beldesi Ergili Köyü sınırları içerisindedir.

 Persler kenti Anadolunun batıya açılan kapısı olabilecek uygunlukta bir bölgede kurmayı hedeflemişlerdi. Bunun için, Manyas Kuş Gölünün (Daskylitis) güneydoğusunda konumlanmış Hisartepe ve çevresini seçmişlerdir. Bölge; Trakya, Boğazlar, Marmara Denizi, Karadeniz ve Küçük Phrygia bölgelerinin kesiştiği coğrafyaya hakim olması dolayısıyla da Perslerin aradıkları niteliklere sahipti.

 Söylenceye göre kent ismini Lydialı bir soylu olan Daskylos'tan almıştır. Antik Çağ yazarları Daskyleion ve Paradeisos'un (Kuş Cenneti) güzelliğinden övgüyle bahsetmişlerdir.

 Daskyleion'un lokalizasyonu 1952 yılında Kurt Bittel tarafından yapılmıştır. Bittel'in, Daskyleion'un Hisartepe üzerinde yer aldığını saptamasından sonra 1954 yılında Ekrem Akurgal bu merkezde kazılara başlamıştır ve 1959'a kadar devam etmiştir. 28 yıl aradan sonra 1988 yılında Prof. Dr. Tomris Bakır tarafından yeniden başlatılan kazılar 2008 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. 2009 yılında Doç. Dr. Kaan İren tarafından devralınan Daskyleion kazıları halen devam etmektedir.

 Daskyleion’un geçmişi MÖ 3. binlere kadar uzanır. Tarih Katmanları Frig, Lidya, Pers, Hellenistik, Roma döneminden buluntular verir.

 Frig Dönemi: Kral Yolu’nun kuzey kolunu denetleyen bir ileri karakol niteliğindedir. Frig seramiği, sunaklar ve adak alanları bulunmuştur.

 Lidya Dönemi: Sardes merkezli Krallar Yolu’nun önemli duraklarından biri olur. Av ve dinlenme alanları olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

 Pers Dönemi (en parlak dönem): MÖ 546–330 arasında Daskyleion, Hellespontine Phrygia Satraplığı’nın başkentidir. Bölgede satrap sarayı, idari arşivler, mühür baskıları ve depolama yapıları bulunması burayı bir yönetim merkezi yapmıştır.

 Hellenistik ve Roma: Önem azalsa da yerleşim devam etmiştir.

 Daskyleion’da ortaya çıkarılan satrap sarayı, Pers mimarisinin Anadolu’daki en güçlü örneklerindendir. Avlulu düzen, sütunlu kabul salonları (apadana etkisi), depolar, arşiv odaları ve resmi mühürleme mekânları bulunmuştur. Mimari, Pers–Lidya–Frig–Yunan üsluplarının bir karışımını göstermektedir.

 Kentte bulunan mühür baskıları, Anadolu’daki en büyük Pers idari arşiv koleksiyonlarından biridir. Mühürlerde Pers ikonografisi, yerel Anadolu tanrıları ve Yunan etkileri aynı yerde görülebilir. Bu durum, Daskyleion’un çok kültürlü bir yönetim merkezi olduğunu kanıtlar.

 Daskyleion’un en etkileyici yönlerinden biri, Pers satraplarının burada büyük bir pairidaeza (kraliyet bahçesi/av parkı) kurmuş olmalarıdır. Antik kaynaklar bu bahçenin Manyas Gölü çevresinde olduğunu belirtir. Bu parklar, avcılık, diplomatik gösteriş, dinlenme ve aristokrat yaşam alanlarıydı. Manyas Gölü’nün doğal yapısı, böyle bir bahçe için ideal şartları sunmuştur.

 Daskyleion, Pers orduları için stratejik bir geçiş ve toplama noktasıydı. Hellespontos’a (Çanakkale Boğazı) geçiş öncesi düzenlemeler burada yapılırdı. Batı Anadolu’da kara ve deniz yollarını aynı anda kontrol edebilme imkânı sağlıyordu.

 Yerleşimde Pers aristokrasisi, Lidyalılar, Frigler, Yunan kolonileri ve yerli halklar birlikte yaşamıştır. Günlük yaşamdan kalan seramikler, mutfak eşyaları, adak çukurları ve atölye buluntuları, bu çok kültürlü etkileşimin güçlü kanıtlarıdır.

 Tatlı su, sazlıklar, av ve balık zenginliği gibi doğal nedenler, vergi toplama, ticaret yollarının düğüm noktası olması gibi ekonomik nedenler, Batı seferleri için stratejik konumu askeri nedenlerle, Pers bahçeleri, aristokrat yaşam, çok kültürlü üst sınıfın buluşma noktası olması gibi kültürel nedenler nedeniyle tarih boyunca cazibe merkezi olmuş.

 Daskyleion, Türkiye’de Ahamenid (Pers) uygarlığını en iyi temsil eden arkeolojik merkezdir. Mühür baskıları, saray mimarisi ve kültürel katmanlarıyla Anadolu’nun hem siyasi hem kültürel tarihini anlamamızda büyük rol oynar. Manyas Gölü ile ilişkisi sayesinde bölgenin eski ekolojik ve kültürel yapısını aydınlatan eşsiz bir örnektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder