Muğla- Ula anayolundan 2 kilometre içeride, denizden 800 metre yüksekteki Okkataş adı verilen tepenin güney yamacında yer alan kentin açığa çıkarılan yapıları; kamusal, yaşamsal ve kutsal alanları ile ebedi istirahatgahlarının tamamı kayalar oyularak ve nakış gibi işlenerek oluşturulmuş.
Akropolis zirve kısmında Kibele tahtı olarak tanımlanabilen bir kaya anıtı, tapınağa ait olabilecek bir temel kalıntısı ile sarnıç olabilecek harçlı duvarlara sahip iki yapı kalıntısı bulunduruyor. Kibele tahtının olduğu alan başta Ula Göleti olmak üzere,Ula Ovası ve Yenice Ovasını da kapsayan neredeyse 360 derecelik panaromik bir görsel sunuyor.
Kibele Tahtı |
Akropolisi çevreleyen iç sur ile yerleşim alanını tepe yamacında sınırlayan bir dış savunma duvarına sahip kentin girişinde; ziyaretçileri işçiliği ve görselliğiyle göz dolduran tapınak cepheli kaya mezarları karşılıyor. Çam ağaçlarının oluşturduğu küçük bir koruluğu geçince şehrin ana caddesi üzerinde yürüyüp agoraya ve hemen agoranın kenarında yükselen, basamakları doğal anakaya üzerine işlenmiş tiyatroya ulaşılıyor. Tiyatronun basamakları çok fazla tahrip olmuş fakat bakımı ve temizliği çok güzel yapılmış o nedenle izlerken gözle tamamlanabiliyor.
Tiyatronun hemen yakınında anakayaya oyulmuş bir kutsal alan ve sonradan kiliseye dönüştürülmüş bir tapınak yapısı mevcut.
Kentin üzerine kurulduğu tepenin batı kısmına doğru devam edildiğinde Yenice Ovasının muhteşem manzarası eşliğinde kaya mezarlar, tekne mezarlar, tonozlu oda mezarlar ve kısmen görülebilir durumdaki sanduka mezarlar ile mezar girişindeki kalkan kabartması motifi nedeniyle bir askere ait olduğu düşünülen anakayaya işlenmiş üstte lahit altta loculuslardan oluşan bir anıt mezar kompleksi gezilip görülebilecek eserler arasında.
Anıt Mezar Kompleksi |
Mezar yapılarındaki bu dikkat çekici çeşitlilik ve güzellik Thera'nın varlığını sürdürdüğü dönemi içinde oldukça zengin ve renkli bir kent olduğunun da göstergesi olmalı.
Antik kenti gezip ana yola döndükten sonra, bu kez yolun karşı tarafına geçip Ula Göletinin huzurlu ve dingin atmosferinde ister göletin kenarındaki mekanlardan birinde, ister kendi belirlediğiniz bir alanda oturup sıcak/soğuk içeceklerinizi yudumlayarak yorgunluk atabilirsiniz. Hala enerjim tükenmedi derseniz maviyle yeşilin buluştuğu küçük göletin etrafında keyifli bir yürüyüş yaptıktan sonra yolunuza devam etmek de bir seçenek elbette.
Muğla Arkeoloji Müzesi asırlardır doğanın sarıp sarmalayarak toprağın altına gizlediği Thera kentinin yapılarını tekrar gün ışığıyla buluşturmuş; bizlere de gitmek, görmek ve elbette kente hayat vermek kaldı,