Özgür bedenleri içinde taşıdıkları ruhlarını; güce, otoriteye, paraya veya zevke köle yapan pek çok insana inat, köle bedenindeki ruhu özgürleştirebilmiş bir filozof Epiktetos.
Anadolu'da, Frigya Krallığı sınırları içinde kalan Hierapolis (Pamukkale) kentinde M.S 55 yılında bir kölenin çocuğu olarak dünyaya gelen Epiktetos, gençliğinde bir Romalıya satılır ve Roma'ya götürülür. Özgürlüğüne sahip olmadığı gibi bir isme de sahip değildir. Yunancada ''satın alınmış adam'' anlamına gelen Epiktetos adıyla anılır.
Rivayete göre efendisi öyle gaddar bir adamdır ki; bir gün sırf eğlence olsun diye bacağını mengeneyle sıkmaya başlar. Epiktetos ''efendim kıracaksınız'' der ama efendi sıkmaya devam eder ve ayak kırılır. Bunun üzerine soğukkanlı bir tavırla ''ben size söylemiştim,kırdınız'' der. Bu olay üzerine köleliğinin üzerine bir de topallığı eklenir.
Ruhu gibi bedeni de özgür kalınca, Roma'da felsefeyle uğraşmaya başlar. İmparator Domitian 90 yılında, tüm filozofları Roma'dan kovunca, Epiktetos da bundan nasibini alır ve Yunanistan'da Nicopolis kentine yerleşerek burada felsefe dersleri verir. Burada M.S 155 yıllarında, yoksulluk içinde ölür.
Öğrencilerinden Flavius Avrianus derslerde tuttuğu notlarla Düşünceler ve Sohbetler adı altında bir kitap yazarak hocasının öğretilerini kitap haline getirir.
Kendisine Sokrates ve Diyojen'i örnek alarak, kinik felsefeyle uğraşmış ve akıl, ahlak, erdem, sabır, tevazu ve iradeyi kullanabilme üzerinde durmuştur. ''Felsefeyle uğraşıyorum deme, kendimle uğraşıyorum de'' sözleri amacın insanın kendi kendini eğitmesi olduğuna vurgudur.
Yüzyıllar içinde; kişiler, isimler ve ülkeler değişse de olaylar ve yaşananların aynı kaldığını Epiktetos'un verdiği derslerde görmek, onun bilgeliğini daha da kıymetli kılıyor insanın gözünde.
Herkesin bildiği işi yapmayı bırakıp, sırf kendisine sağladığı güç ve çıkarı için, haksız ve yetersiz olduğu işleri dalkavukluk ve ahlakından taviz vererek elde etmesini eleştirmiştir.
Her gün sabrımızı zorlayan ve sessizce izlemek durumunda kaldığımız olaylar ve haberler karşısında yaklaşık iki bin yıl önce Epiktetos bakın neler demiş. Bizim dile getiremediklerimizi nasıl da güzel dillendirmiş. Hakketmediği görevlere alakasız işlerden gelip mevkileri işgal edenlere yönelik sözlerini okuyunca insanın ''ağzına sağlık'' diyesi geliyor:)
''Ben Yunanistan'da hakimlik yapıyorum diyorsun. İyi ama sen hakim misin? Adaleti bilir misin? Bu ilmi nereden öğrendin?
''Sezar'ın buyruğu var elimde '' diyorsun. Eğer Sezar müzikten hiç anlamamana rağmen, müzik dersi vermen hakkında yetki verseydi ne yapardın? Bu yetki senin ne işine yarardı?
Neyse bu meseleyi geçelim. Sana sadece şunu soruyorum: ''Bu mevkiyi hangi yollara baş vurarak elde ettin? Sana bu mevkiyi veren kim? Kimin elini öptün? Kimin ayaklarına kapandın? Kime rüşvet verdin? Bu mevkiyi hangi adiliklerle,hangi şerefsizliklerle,hangi sahtekarlıklarla elde ettin? '' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''Gerçek şu ki; herkesin kendi işini yapması gerekir, bu yeterlidir. Memleketine dürüst, bilge, alçak gönüllü, güvenilir bir vatandaş kazandırarak örnek bir insan olursan ona hizmet etmemiş mi olursun? Böyle yaparsan kuşkusuz memleketine çok büyük hizmet etmiş olursun. Böylece faydan dokunmuş olur.''Öyleyse hangi seviyede bulunmam gerekir? '' diye soracak olursan sana derim ki: ''Güvenilir ve alçak gönüllü kalacak seviyede.'' Fakat hizmet edeyim derken bu faziletleri kaybedersen, hayasız ve saygısız olursan memleketine ne kadar hayrın olabilir? '' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''Şu minik köpeklerin birbirleriyle nasıl oynaştıklarını görüyorsun. Sarılmalarıyla, okşamalarıyla, sevişmeleriyle gerçek birer dost gibi görünüyorlar. Onlara küçük bir kemik attığında gerçeği göreceksin. Kardeşlerin, babaların, çocukların dostlukları işte böyledir. Ortaya bir servet, bir tarla, bir metres çıksın, ne baba, ne çocuk, ne kardeş kalır.'' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''İnsanın asaleti faziletten temellenir, doğuştan değil. ''Ben senden üstünüm, babam konsül idi, ben de hakimim, sen ise bir hiçsin'' diyorsun. Azizim ikimiz de at olsaydık ve sen bana ''Babam zamanında bütün atlardan daha hızlıydı. benimse çokça otum, arpam, samanım ve fevkalade bir eğerim var'' deseydin sana cevabım şu olurdu:
''Öyleyse koşalım''
Atın değeri koşmasına göre belli olur .Acaba insan içinde onu diğerlerinden ayıracak, değerini belirleyecek bir ölçü yok mu? O ölçü, saflık, adalet ve vefa değil midir? Bu hususta bir insan olarak benden daha üstün olduğunu ispat et. Eğer bana:
''Ben zarar verebilirim, tekme atabilirim '' diyorsan sana cevabım şu olacaktır:
''Sen insana değil, eşeğe özgü bir vasıfla övünüyorsun.'' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''Körlere,topallara acıyorsun. Niçin kötü insanlara acımıyorsun? Başkaları topal ve kör ise, onlar da kötüdürler.''
Bu eser Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.Tüm hakları yazara aittir.Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Anadolu'da, Frigya Krallığı sınırları içinde kalan Hierapolis (Pamukkale) kentinde M.S 55 yılında bir kölenin çocuğu olarak dünyaya gelen Epiktetos, gençliğinde bir Romalıya satılır ve Roma'ya götürülür. Özgürlüğüne sahip olmadığı gibi bir isme de sahip değildir. Yunancada ''satın alınmış adam'' anlamına gelen Epiktetos adıyla anılır.
Rivayete göre efendisi öyle gaddar bir adamdır ki; bir gün sırf eğlence olsun diye bacağını mengeneyle sıkmaya başlar. Epiktetos ''efendim kıracaksınız'' der ama efendi sıkmaya devam eder ve ayak kırılır. Bunun üzerine soğukkanlı bir tavırla ''ben size söylemiştim,kırdınız'' der. Bu olay üzerine köleliğinin üzerine bir de topallığı eklenir.
Ruhu gibi bedeni de özgür kalınca, Roma'da felsefeyle uğraşmaya başlar. İmparator Domitian 90 yılında, tüm filozofları Roma'dan kovunca, Epiktetos da bundan nasibini alır ve Yunanistan'da Nicopolis kentine yerleşerek burada felsefe dersleri verir. Burada M.S 155 yıllarında, yoksulluk içinde ölür.
Öğrencilerinden Flavius Avrianus derslerde tuttuğu notlarla Düşünceler ve Sohbetler adı altında bir kitap yazarak hocasının öğretilerini kitap haline getirir.
Kendisine Sokrates ve Diyojen'i örnek alarak, kinik felsefeyle uğraşmış ve akıl, ahlak, erdem, sabır, tevazu ve iradeyi kullanabilme üzerinde durmuştur. ''Felsefeyle uğraşıyorum deme, kendimle uğraşıyorum de'' sözleri amacın insanın kendi kendini eğitmesi olduğuna vurgudur.
Yüzyıllar içinde; kişiler, isimler ve ülkeler değişse de olaylar ve yaşananların aynı kaldığını Epiktetos'un verdiği derslerde görmek, onun bilgeliğini daha da kıymetli kılıyor insanın gözünde.
Herkesin bildiği işi yapmayı bırakıp, sırf kendisine sağladığı güç ve çıkarı için, haksız ve yetersiz olduğu işleri dalkavukluk ve ahlakından taviz vererek elde etmesini eleştirmiştir.
Her gün sabrımızı zorlayan ve sessizce izlemek durumunda kaldığımız olaylar ve haberler karşısında yaklaşık iki bin yıl önce Epiktetos bakın neler demiş. Bizim dile getiremediklerimizi nasıl da güzel dillendirmiş. Hakketmediği görevlere alakasız işlerden gelip mevkileri işgal edenlere yönelik sözlerini okuyunca insanın ''ağzına sağlık'' diyesi geliyor:)
''Ben Yunanistan'da hakimlik yapıyorum diyorsun. İyi ama sen hakim misin? Adaleti bilir misin? Bu ilmi nereden öğrendin?
''Sezar'ın buyruğu var elimde '' diyorsun. Eğer Sezar müzikten hiç anlamamana rağmen, müzik dersi vermen hakkında yetki verseydi ne yapardın? Bu yetki senin ne işine yarardı?
Neyse bu meseleyi geçelim. Sana sadece şunu soruyorum: ''Bu mevkiyi hangi yollara baş vurarak elde ettin? Sana bu mevkiyi veren kim? Kimin elini öptün? Kimin ayaklarına kapandın? Kime rüşvet verdin? Bu mevkiyi hangi adiliklerle,hangi şerefsizliklerle,hangi sahtekarlıklarla elde ettin? '' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''Gerçek şu ki; herkesin kendi işini yapması gerekir, bu yeterlidir. Memleketine dürüst, bilge, alçak gönüllü, güvenilir bir vatandaş kazandırarak örnek bir insan olursan ona hizmet etmemiş mi olursun? Böyle yaparsan kuşkusuz memleketine çok büyük hizmet etmiş olursun. Böylece faydan dokunmuş olur.''Öyleyse hangi seviyede bulunmam gerekir? '' diye soracak olursan sana derim ki: ''Güvenilir ve alçak gönüllü kalacak seviyede.'' Fakat hizmet edeyim derken bu faziletleri kaybedersen, hayasız ve saygısız olursan memleketine ne kadar hayrın olabilir? '' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''Şu minik köpeklerin birbirleriyle nasıl oynaştıklarını görüyorsun. Sarılmalarıyla, okşamalarıyla, sevişmeleriyle gerçek birer dost gibi görünüyorlar. Onlara küçük bir kemik attığında gerçeği göreceksin. Kardeşlerin, babaların, çocukların dostlukları işte böyledir. Ortaya bir servet, bir tarla, bir metres çıksın, ne baba, ne çocuk, ne kardeş kalır.'' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''İnsanın asaleti faziletten temellenir, doğuştan değil. ''Ben senden üstünüm, babam konsül idi, ben de hakimim, sen ise bir hiçsin'' diyorsun. Azizim ikimiz de at olsaydık ve sen bana ''Babam zamanında bütün atlardan daha hızlıydı. benimse çokça otum, arpam, samanım ve fevkalade bir eğerim var'' deseydin sana cevabım şu olurdu:
''Öyleyse koşalım''
Atın değeri koşmasına göre belli olur .Acaba insan içinde onu diğerlerinden ayıracak, değerini belirleyecek bir ölçü yok mu? O ölçü, saflık, adalet ve vefa değil midir? Bu hususta bir insan olarak benden daha üstün olduğunu ispat et. Eğer bana:
''Ben zarar verebilirim, tekme atabilirim '' diyorsan sana cevabım şu olacaktır:
''Sen insana değil, eşeğe özgü bir vasıfla övünüyorsun.'' (Epiktetos,Düşünceler ve Sohbetler)
''Körlere,topallara acıyorsun. Niçin kötü insanlara acımıyorsun? Başkaları topal ve kör ise, onlar da kötüdürler.''
Bu eser Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.Tüm hakları yazara aittir.Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Epiktetos da bundan nasibini alır
YanıtlaSil[da ayrı!!!]
---------
alçakgönüllü
[bitişik!]
Sanki türkçe olarak yazmış Epiktetos.
SilSen nasıl bir amk salağısın. Birde nasibini alır demişsin. Senin alacağın daha nice şeyler varken. O dikkatle koyduğun ünlemler sana girsin şerefsiz insan. Bu kadar adilik görmedim ben.
Sa
YanıtlaSilGüzel bir yazı emeği geçenlere teşekkür ederim. İstifade ettim gerçekten.
YanıtlaSil