adil ve savaşçı bir halktan efeler diyarına... karya

Sümer kaynaklarının  ''Güneş bahçesinde yaşayan insanlar'' olarak adlandırdıkları Batı Anadolu insanları içinde yer alan, Anadolu'nun kadim halkı Karyalılar; günümüzde Muğla ilinin tamamını, Aydın ve Denizli'nin bir bölümünü içine alan coğrafyada yaşamışlar. Dönemlerinde, her zaman haklının yanında olmaları, çalışkanlıkları ve dürüstlükleri ile tanınan Karyalılar, kendi toprakları için savaşmalarının yanı sıra, dünyanın pek çok yerinde paralı askerlik yapan savaşçı kimlikleriyle de öne çıkarlar.

Anadolu’da haksızlığa ve mevcut düzendeki adaletsizliğe başkaldırıp direnen, yiğit, mert, cesur ve sözünün eri olarak nitelenen Efelerin;  ilginç bir şekilde özellikle Karya uygarlığının kök saldığı Aydın, Denizli ve Muğla çevresinde ortaya çıkmaları da, bir tesadüften öte; bu coğrafyanın geçmişteki haksızlığa tahammülsüz kadim halkının bıraktığı miras olsa gerek.

taşa can veren aşk..pygmalion ve galatea

Pygmalion'un başından ne geçmiştir de kadınlardan nefret etmiştir bilinmez ama; kadın düşmanı, Kıbrıslı bir heykeltıraştır. Mitolojide kendisine yer bulması ise ne sanatındaki yeteneği, ne de kadınlara duyduğu nefreti değildir elbet... Onun hikayesini günümüze kadar taşıyan, sayısız filme ve kitaba konu olan, pek çok heykeltıraş, şair ve yazara ilham veren; sanatıyla yarattığı kadına duyduğu büyük aşkıdır.

Ne çevresindeki kadınlar, ne de insanlar umurundadır Pygmalion'un. Elinde keskisi, fildişi, mermer, taş çeşit çeşit malzemesiyle vaktini geçirmekte, usta dokunuşlarla onları şekillendirmektedir.

çözümsüz bir bilmece sisyphos işkencesi

İnsanoğlu günümüzde bile üzerinde uzun uzun düşündüğümüz, çözümlemeye uğraştığımız, çıkış nedenini bulmaya çalıştığımız, felsefi derinliğine hala ulaşamadığımız hikayeler ve efsaneler bırakmış gerisinde.

Bu hikayelerden düşünür ve yazarları en fazla meşgul edenlerden biri de Sisyphos'un mitolojisi.
Korinth kralı Sisyphos (Sisifos) iki şekilde ünlüdür mitolojide; yaşarken akıllara durgunluk verecek zekasıyla yaptığı kurnazlık ve hilebazlığıyla, ölümden sonra ise çektiği cezayla.

Sisyphos'un yaşamındaki hile ve kurnazlıklardan hem ölümlü insanlar, hem de ölümsüz tanrılar alır payını. kurnazlıkların başında hırsız Autolycus'u faka bastırması gelir. Tanrı Hermes'in oğlu Autolycus, babasının hırsızlık yeteneğini miras alan, çaldığı hayvanları tanınmayacak hale dönüştürme becerisiyle hiç bir zaman yakalanamayan bir hırsızdır. Boynuzlu hayvanı boynuzsuza, siyahı beyaza dönüştürebilen bu becerikli hırsız, kurnaz Sisyphos'un hayvanlarını çalmaya kalkışınca yakayı ele verir. Hayvanlarının her birinin ayağının altına ''beni Autolycus çaldı'' yazan renkli kil tabletler bağlayan Sisyphos'a oturup hırsızın hayvanlarını götürmesini beklemek, çalınan hayvanların yerde bıraktığı izleri takip etmek ve hırsızı yakalamak kalır.

dizginler ya Phaethon'un eline geçerse?

Mitoloji kimi zaman düşündüren, kimi zaman ince ince ders veren, kimi zaman da hiç bir anlamı olmadığını düşündüğümüz ilginç hikayelerle dolu. Üzerinde epey düşünülüp görüşler öne sürülen hikayelerden biri de, sonuçlarının ne olacağına aldırmadan kendisini ispatlamaya çalışan bir gencin, Phaethon'un (Fayton) efsanesi.

İsmi ''Parlayan, Parlak'' anlamına gelen Phaethon (Fayton), Güneş Tanrısı Helios ve Klymene'nin oğlu. Ölümlü annesiyle beraber, ölümlü biri olarak, dünyada babasından ayrı fakat, onun ışığı altında yaşamını sürdürerek delikanlılık çağına gelir Phaethon. Kendisi büyürken, çevresindekilerin kışkırtmalarıyla, ayrı yaşadığı babasına dair şüpheler de büyür yıllar geçtikçe içinde.

Ve günlerden bir gün babasının yaşadığı, her sabah dünyaya ısı ve ışık saçmak için gökyüzüne doğru yükseldiği doğudaki sarayına gidip, gerçeği onun ağzından duymak için yollara düşer annesinin verdiği izinle.

sözleşme... bir arada yaşamayı öğrenemeyenlere gelsin

Karya günümüzde Muğla il ve ilçeleriyle, Aydın'ın güney,  Denizli'nin güneybatısını içine alan, Büyük Menderes Nehri ile Dalaman Çayı arasında kalan, batısı Ege Denizine açılan coğrafyayı kapsıyor. Karyalılar deyince akla hemen Lelegler'de geliyor. Anadolunun bu kadim iki halkı; yüzlerce, belki binlerce yıl aynı coğrafyada bir arada yaşamış, kendilerine yurt olan,  iş veren, aş veren bu toprakların; efendisi, dostu, kölesi olmuşlar.

Homeros'a göre Troya yakınlarında Pedasos isimli bir Leleg kenti vardır. Savaştan sonra buradaki halkın güneye doğru indiği ve Halikarnassos (Bodrum) çevresine yerleşip sekiz tane kent kurdukları kabul edilir. Herodot ve Strabon'da Kar ve Leleg halklarından bahsederler. Efes kentinin İyonlardan önce Karlar ve Lelegler tarafından iskan edildiğine dair iddialar da, denizcilikleriyle ünlü bu iki halkın bir arada yaşam sürdüğüne dair göstergelerden biri.

büyük tanrı Pan öldü mü?

Antik çağın yarı insan, yarı keçi vücutlu doğa tanrısı Pan, kırların, çobanların ve sürülerin koruyucu tanrısı olarak tapım görmüş. Soy ağacı tartışmalı olan bu tabiat tanrısına antik çağ yazarları, Kibele'den Penelope'ye, Zeus'dan Dionysos'a, Hermes'den  Apollon'a farklı anne babayı ebeveyn olarak gösterirler.

Mitolojide bir rivayete göre, doğduğunda o kadar çirkindir ki; annesi doğurduğu bebeğin boynuzlarından, sakalından, keçilere benzeyen kuyruğu, bacakları ve toynaklarından korkup kaçınca, tanrı Hermes bebeği alıp Olympos'a getirir ve büyütmeleri için Nyphalar'a (Periler) verir.