adil ve savaşçı bir halktan efeler diyarına... karya

Sümer kaynaklarının  ''Güneş bahçesinde yaşayan insanlar'' olarak adlandırdıkları Batı Anadolu insanları içinde yer alan, Anadolu'nun kadim halkı Karyalılar; günümüzde Muğla ilinin tamamını, Aydın ve Denizli'nin bir bölümünü içine alan coğrafyada yaşamışlar. Dönemlerinde, her zaman haklının yanında olmaları, çalışkanlıkları ve dürüstlükleri ile tanınan Karyalılar, kendi toprakları için savaşmalarının yanı sıra, dünyanın pek çok yerinde paralı askerlik yapan savaşçı kimlikleriyle de öne çıkarlar.

Anadolu’da haksızlığa ve mevcut düzendeki adaletsizliğe başkaldırıp direnen, yiğit, mert, cesur ve sözünün eri olarak nitelenen Efelerin;  ilginç bir şekilde özellikle Karya uygarlığının kök saldığı Aydın, Denizli ve Muğla çevresinde ortaya çıkmaları da, bir tesadüften öte; bu coğrafyanın geçmişteki haksızlığa tahammülsüz kadim halkının bıraktığı miras olsa gerek.


M.Ö 2. binden itibaren Batı Anadolu'da varlıkları bilinen, Hitit metinlerinde, Tevrat’ta, Mısır Hiyerogliflerinde adları geçen Karyalılar, Anadolu’nun yerli halkı Luvilerin devamı olarak kabul edilir. Luvi dilinde Karuwa olan adı, Hitit metinlerinde Karkiya, İran kayıtlarında Karka olarak geçen; halkına Kar, ülkelerine Karya denilen Anadolu’nun bu kadim ulusunun ismi ''Uç ülke'' ya da ''Doruklar ülkesi'' anlamına gelmekle beraber; dilleri olan Karca, henüz tam olarak okunabilmiş değil.

zeus karios
                                                    Zeus Karios Kutsal Alanı

Antik çağ yazarlarına göre Karyalılar adlarını kurucusu olan kahramanları Kar'dan almışlar. Başkentleri Milâs’ta bulunan Karya Zeus'una ait tapınak, ( Zeus Karios) Karya birliğinin ortak tapınım alanı olarak birliğin birleştirici dini merkezi olmuş. Bu kutsal alana sadece kardeş halk olarak gördükleri Mysialılar ve Lidyalıların kabul edildiğini, başka soydan olanların Karya dili konuşsa bile bu tapınağa alınmadığını vurguluyor Herodot. Bunun nedeni olarak; Mysia'nın kurucusu Myros ve Lidya'nın kurucusu Lydos'un Kar'ın kardeşleri olmasını gösteriyor.

Karyalıların sembolü olan Labris (çift ağızlı balta) hakkındaki iddialardan biri, Labris’in Lidya'nın krallarının kutsal işaretlerinden biri olduğu, Lidya kralı Giges zamanında Karya Zeus'una hediye edilen Labris'le Karya'nın ve Zeus Labrandeos'un simgesi olduğu yönünde.

Troya savaşında diğer Anadolu halkları gibi kral Priamos'un yardımına koşarak, Troyalıların yanında savaşan Karyalılar, M.Ö 12. yüzyılda Yunanistan göçmenlerinin Batı Anadolu kıyılarına gelip yerleşmeleriyle beraber, biraz iç kesimlere çekilirler.


labranda
                                              Zeus Labrandos'un kenti Labraunda

Karyalı bir baba ile Helen bir anneden doğan, tarihin babası Herodot'un anlatımlarına kadar Karyalılarla ilgili çok fazla bilgiye rastlanmazken; savaşçı kimliklerini öne çıkaran buluşlarını, savaş miğferlerine sorguç ekleyenlerin, o zamana kadar omuza asılan kalkana kulp takanların ve kalkanların dış yüzünü resimlerle ilk süsleyenlerin Karyalılar olduğunu öğreniriz Herodot’tan.

M.Ö 545 yılına kadar bağımsızlıklarını koruyan Karya kentleri, 545 yılında tüm Anadolu'nun Pers egemenliğine girmesiyle bağımsızlıklarını kaybederek, Karka Satraplığı adı altında Pers İmparatorluğunun idari birimlerinden biri haline gelirler.

Hâkimiyeti altına girdikleri krallıklara diğer kentler vergi öderken, Karyalıların vergi vermek yerine, kendilerinden vergi istendiğinde gemilerde çalışacak adam veya savaş zamanlarında ülkelerin ordusuna asker gönderdikleri biliniyor.

Paralı asker olarak dünyanın dört bir tarafında savaşan Karyalılar, Mısır kaynaklarında ''Denizden gelen tunçtan adamlar'' olarak adlandırılmışlar. Nubya seferinde Mısır ordusunda yer alan Karyalıların adı da, Ebu Simbel tapınağının duvarlarına kazınanların arasında yer alıyor. Karyalılara ait karca yazılmış günümüze kadar ulaşabilmiş yazılı metinlerin çoğunluğunun, Karya dışında farklı bölgelerde ele geçme nedeniyse; paralı asker olarak gittikleri ülkelerde kendi dillerinde grafiti veya yazılı belgeler bırakmalarından kaynaklanmakta.

Uygarlığın mihenk taşlarından biri olan Karyalıların bu özelliklerinden, malından vermektense canlarını ortaya koyduklarını anlıyoruz biraz da. Günümüzde çoğunlukla parasını iktisatlı kullanma alışkanlıklarıyla tanıdığımız Muğla, Aydın ve Denizli halkına yaşadıkları coğrafya gibi; bu karakteristik özellik de, Karyalıların bıraktıkları bir diğer mirasları olsa gerek belki de.

euromos zeus tapınağı
                                               Euromos Zeus Lepsynos Tapınağı

Karyalıların insanlık tarihine en büyük katkılarıysa;  geleceğin düşünce ve devlet yönetimine ivme kazandıran, topraklarına gelip yerleşen İyon göçmenlerine sundukları kültürel zenginlik. Uygarlığın batı Anadolu'da doğup yükselişini Yunanistan'da tamamlaması bir tesadüfün değil, göçmenlerin yerleştikleri kentlerde Karyalılardan miras aldığı ve ileriye taşıdığı kültürel zenginliğin eseri olmalı.


Günümüzde de hep savunulan, çağı yakalamak ve önüne geçebilmek için; önce kadınların eğitilmesi ve her alanda etkin rol alması gerektiği gerçeğini, çok eskiden hayata geçirmiş bir halk Karyalılar. İyon göçmenlerin M.Ö 12. yüzyılda, bir Karya kenti olan Milet'i ele geçirmelerinin ardından, tarihte erkeklere karşı yapılan ilk kadın direnişi Karya'da yaşandığı gibi; tarihte ilk kadın amiralin de Karya kenti Halikarnasos’tan (Bodrum) çıktığını görürüz.

çomakdağ karyalı kadınlar
                                             Çomakdağ Kızılağaç Köyü Kadınları

Karyalı kraliçe Artemisia I, Persler ve Yunanlılar arasında M.Ö 480 yılında yapılan Salamis Deniz Savaşında donanmasının başında, Pers tarafında yer alır. Pers imparatoru 1. Serhas (Kserkses) tarafından düşüncelerine önem verilen bir müttefik olan Artemisia, savaş öncesi komutanlarla yapılan toplantıda tüm komutanlar savaşa taraf olurken, cesurca düşüncelerini dile getirip, savaşa karşı çıkan tek komutandır. Yunan kentleri ve adalılarla deniz savaşına girmenin, bir kadınla erkeğin dövüşe tutuşmasıyla aynı olduğunu ve deniz savaşı yerine karada savaşmak gerektiğini savunan Artemisia'nın bu cesur karşı çıkışını Serhas saygıyla karşılar fakat çoğunluğun deniz savaşından yana oy kullanması nedeniyle, savaş kararı alır.

Artemisia'nın Pers donanması yanında savaşa katılması üzerine, Yunan kentlerinde kraliçenin başı üzerine 10000 drahmi para ödülü konur. Savaşa beş triremeden oluşan filosuyla katılan kraliçe Artemisia; Pers donanmasını oluşturan kent ve krallıklar arasında, ikinci kalabalık filoya sahip amiraldir.

Savaş iyice şiddetlendiğinde, arkasına takılan Yunan gemisinden kurtulmak için süratle ilerlerken, önüne müttefik gemilerden biri çıkar. İki gemi arasına sıkışan Artemisia, müttefik gemisini aşabilmek için, kıyıda savaşı izleyen Kral Serhas'ın tarihe geçen ''Bugün kadınlar erkek, erkekler kadın gibi savaştı'' cümlesini söyletecek manevrayı yapar.


Arkasına takılan gemiyi atlatmak ve kendisine Yunan kentlerinden bir gemi izlenimi verebilmek için müttefik gemiyi batırır ve hem önündeki engelden, hem ardındaki düşman gemisinden filosunu kurtarır. Batırdığı gemiden tek kişinin kurtulamaması, kral Serhas'ın batırılan geminin kendi donanmasından bir gemi olduğunu öğrenmesini de engellemiş olur. Her iki ordunun da büyük kayıplar verdiği bu savaştan; Karya kraliçesi Artemisia, donanmasından hiç zayiat vermeden ayrılan tek amiral olur.

mausoleus ve artemisia
                                                    Artemisia II ve Mausoleus

Pers hakimiyetinde kaldıkları sürede, ara ara öncülüğünü Atina'nın çektiği kent devletleri ve iyon kentleriyle birlikte Pers hakimiyetine baş kaldırsalar da, ilerleyen zamanda isyan hareketlerinden uzak durur Karyalılar.

Karya tarihinin en etkili sülalesi Hekatomnosların döneminde yarı bağımsız bir krallık statüsünü kazanıp en refah dönemlerini yaşamış Karyalılar. Adının anlamı ''Hekate tapınağının hizmetkarı'' olan Hekatomnos ve ardından gelen beş çocuğunun hüküm sürdüğü bu dönemde Karya'da her alanda gelişme olur.

M.Ö 377 yılında Hekatomnos'un ölümüyle  yerine geçen, büyük oğlu Helen hayranı Mausoleus zamanında mimariden sanata pek çok alanda yaşanan bu gelişmenin bedeli; Karyalıların kendilerine özgü sanat, mimari ve dillerinin yerini Helen kültürüne bırakması olmalı.

Kız kardeşi Artemisia ile evlenen Mausoleus Karya kentlerini yeni baştan imar edip, başkenti Mylasa'dan (Milas) Halikarnassos'a (Bodrum) taşıdığı gibi, Likya'yı da Karya krallığının sınırlarına katar. Mausoleus'un ölümünün ardından, Karya krallığının idaresini karısı ve kız kardeşi olan II. Artemisia üstlenir.

Karya'nın bir kadın tarafından idare edilmesini fırsat olarak gören Rodos donanmasının Halikarnassos'a saldırması üzerine Artemisia II donanmasını limanın açıklarında gizleyerek Rodosluların kente çıkmasını bekler. Rodos askerleri gemilerden kente girince donanmayı denizden kuşatıp askerleri etkisiz hale getirdikten sonra, Rodos gemilerine kendi askerlerini doldurup Rodos'a doğru yelken açar. Kendi donanmasının geldiğini zanneden Rodosluları ve kentlerini hiç bir dirençle karşılaşmadan ele geçirir. Bir kadın tarafından uğratıldıkları yenilgiyi unutmamaları için de; Rodos'da bir anıt yaptırır. Böylece tarihin ikinci kadın amirali de yine aynı isimle; Artemisia II olarak, yine Karya'dan ve Halikarnassos kentinden çıkar.

halikarnas mausoleum
                                                  Halikarnassos Mausoleum
Mausoleus'un hayattayken dönemin en ünlü mimar ve sanatçılarıyla yapımına başlattığı kendi anıt mezarının inşasına, ölümünden sonra karısı- kız kardeşi Artemisia II devam eder. Kocasının ölümüne dayanamayan Artemisia, Mausoleus'un ardından iki yıl sonra anıtı bitiremeden ölür. Mezar sahipleri ölünce bu büyük eser, kendi onurları için ücret almadan anıtın yapımında çalışan sanatçılar ve mimarlar tarafından tamamlanır.

M.S 2. yüzyılda yaşamış olan Samosata'lı (Samsat / Adıyaman) yazar Lukianos ''Ölü Diyalogları'' adlı eserinde şöyle konuşturur Ksanthos (Kınık) valisi Diogenes ile Karya kralı savaşçı Mausoleus'u;

''Ben yakışıklı, boylu poslu ve savaş gibiydim. Ama hepsinden öte, üzerinde başka hiç bir ölünün sahip olmadığı türde, en iyi mermerden, en gerçekçi biçimde yontulmuş, at ve insan heykelleriyle en güzel şekilde süslenmiş, dev bir anıtım var Halikarnasos’ta. İşte mağrur oluşum bundandır.''

Artemisia'nın ölümüyle Karya krallığının başına, yine kız kardeşi Ada ile evlenen diğer erkek kardeş İdreus, ardından karısı- kız kardeşi Ada ve son olarak Hekatomnos'un en küçük oğlu Piksadoros geçerek beşkardeşin beşi de, İskender'in 334'de Anadolu'yu fethine kadar krallığın idaresini üstlenirler.

Mausoleus ve karısı Artemisia'nın anıt mezarı olan Halikarnasos Mausoleum'u dünyanın yedi harikasından biri olarak sayılır. ''Mausoleus'un yeri'' anlamına gelen Mausoleum kelimesi, günümüzde ''mozole'' olarak anıt mezarların tamamı için kullanılan bir terim olurken, Mausoleum'un mimarisi Milas yöresindeki evlerin bacasında günümüze kadar ulaşır.

milas bacaları

 Karya'nın Roma İmparatorluğu hâkimiyeti altında kaldığı yıllarda da zenginliğinin devam ettiğini gösteren, Halikarnasos’ta (Bodrum) ele geçen bir yazıtta, İmparator Agustus şöyle seslenmekte;

''Babadan kalma ve bütün insan soyunun kurtarıcısı olan Zeus, sadece istekleri yerine getirmekle kalmamış, bunun yanında tüm insanların umutlarını gerçekleştirmiştir; karada ve denizde barış, şehirlerde düzenli gelişme, uyum ve refah için tüm nimetler fazlasıyla verilmiştir.''

Karyalılar zenginliklerini; komşularına ihraç ettikleri, mavi ve beyaz mermer ocakları, zengin maden yatakları, iyi kalite balları ve şarapları, dağlarını kaplayan zeytin ağaçlarından elde ettikleri zeytinyağları, ovalarında yetiştirdikleri ''Ficus Carica'' olarak botanik bilimine geçen incir ağaçları, sahip oldukları ormanlardan imal ettikleri gemileri ve her şeyden önemlisi tüm bunları içinde barındıran, korunması gereken muhteşem coğrafyalarına borçlular.  Tıpkı günümüzde de olduğu gibi...                                         



Creative Commons Lisansı

Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

9 yorum:

  1. Karya' yı çok güzel anlatmışsınız. Ellerinize sağlık. Nisan ayında dört günlük Karya Yolu yürüyüşüne katılacağım. Yazınızdan oldukça etkilendim.. Yürüyüş sonrası yazmayı düşündüğüm gezi yazımda da yararlanmayı düşünüyorum yazınızdan. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yürümek için ne kadar güzel bir seçim. O güzelim coğrafyada keyifli bir yürüyüş olmasını dilerim.

      Sil
  2. İlkçağ filozoflarının da yurdudur ya Karya..Bu konuda daha derin bilgi edinmek için Karya ile ilgili kitap aramıştım. "Karya'dan İyonya'ya Güneşli Yağmurlar Ülkesi" Hamdi Topçu'nun kitabını okumuştum. Açıkçası kitap aradığım sorulara yanıt vermemişti. Oysa ki sizin yazınız benim için çok daha aydınlatıcı oldu. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Batı Anadolu'nun, batıya ışık olan aydınlığı, yanlı bilim çevrelerince 400 yıllık bir karanlığa gömülerek, araştırmalarda geri plana atılmış maalesef. Son yıllarda hız kazanan çalışmalarla, tarihe objektif bakabilen bilim çevrelerinin çabalarıyla, tarihte hakkettikleri şekilde yerlerini alacaklarına, haklarında çok daha fazla bilgi ve kaynağa ulaşacağımıza inanıyorum.

      Sil
  3. Taş dile geliyor;onlara dokunan insan hikayeleri de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ve onların gizemine, yaşamına, düşüncelerine hayranlıkla beraber, sonsuz bir merak besleyenler de...

      Sil
  4. 4 günlük, Karya Yolu yürüyüşünden (Marmaris etapları) sonra gördüklerimi, izlenimlerimi yazdım. Karya tarihi ve Karyalılarla ilgili bilgiler için yazınızdan çok yararlandım. Teşekkür ederim. Karya Yolu izlenimlerimi okumak isteyenler için yazımın linkini veriyorum, izninizle:
    http://sahriye.blogspot.com.tr/2017/05/karya-yolu-marmaris-etaplari-uc-gunluk.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim. Güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş, izlenimlerinizi zevkle okudum.

      Sil