dün troya bugün çanakkale

Verimli toprakları yağmalamak için, bala üşüşen sinekler gibi, bir kadının eteklerine sığınarak, Troya'ya koşan halkların destanının; bugün nasıl anlamsız ve imkansız olduğunu; hatta hiç var olmadığını düşünenler varsa;
bin yıl sonra da, haritada yerini bilmedikleri, adını hiç duymadıkları Çanakkale'ye, savaşmaya koşanların da olamayacağını söyleyecek insanlar çıkacak.

Hatta bin yıl ne demek? Daha yüzüncü yılında, atalarının kanı yerde kurumadan, mezar taşları daha dimdik ayakta toprakta yatan şehidinin başını beklerken; neden savaşmak ve ölmek zorunda kaldıklarını unutan gafiller olacak belki...

Aç gözlü, yayılımcı ve yağmalayıcı zihniyetlerini,  namus davası kisvesi altında Anadolu topraklarına, Troya'ya taşıyanların, 3000 yıl sonra, bu kez kılıf uydurmaya gerek duymadan alenen yapılmış taarruzudur  Çanakkale Savaşı. Savaş olarak başlamış, destan olarak bitmiştir burada mücadele.

Çanakkale Destanı
Çanakkale Şehitliği

Bize düşen bu destanı nesillere aktarmak, hafızalarda canlı tutmak. Tıpkı; Homeros'un Troya'yı binlerce yıl sonraya taşıması gibi, geleceğe taşımak.

Çanakkale bizim gururumuz...
İçimizdeki yaramız...
Yüreğimize çöreklenmiş acımız...
Ağıtımız, zafer türkümüz...
Hepsini bir solukta hissettirip yaşattığı için; unutulmayacak halk destanları arasında yerini alacak.

Her anma töreni; coşkulu bir zafer sevinci yerine; buruk bir mutluluk ve hüznün ifadesidir geçmişine saygı ve minnet duymasını bilen halk için.

Kim 13 yaşında, 15 yaşında evladının kanı üstünde, zaferin sarhoşluğunu duyabilir ki?

Kimin yüreği ''Ana ben arkadaşlarımla top oynamaya gidiyorum'' demek yerine;  ''Ana ben düşmanla savaşmaya gidiyorum'' diyen evlatlara dayanabilir ki?

Kim, yeni bir güne uyanmak için, anasının kollarında tatlı bir uykuya dalmak yerine; toprağın koynunda sonsuz uykuya yatan çocukların uyuduğu topraklarda, huzur içinde uyuyabilir ki?

Kim ne derse desin, biz borçlu doğduk, borçlu öleceğiz. Tek tesellimiz, borcumuzun da yükümüzün de farkında olmamız. Tek utancımız ise, şehitlerimizin, ana kuzusu yavruların kanıyla ıslattığı toprakları, hayasızca aç gözlülük ve ihanetle kurutmaya çalışanlarla aynı havayı solumamız.

Zaferimiz büyük, acımız yeğin, anlatacak kelimelerimiz ise kifayetsiz...






Creative Commons Lisansı
 Bu eser Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

2 yorum:

  1. Ne de güzel anlatmışsınız çok etkilendim.Çanakkale bir başka yer herkes mutlaka ömründe en az bir defa gidip görmeli.Emeğinize,ellerinize,yüreğinize sağlık.Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Berika. Haklısın çanakkale bambaşka bir yer. İnsanın içi burkulmadan gezmesi, düşünmesi, yazması ve okuması mümkün değil.

      Sil