Perslerin kendilerine sefer hazırlığına giriştiğini öğrenen, Avrupa'da devlet kurmuş ilk Türkler olma özelliğine de sahip olan İskitler (Saka), M.Ö 513 yılında bu saldırıyı karşılamak için ön hazırlıklara başlarlar.
Trakya'nın kuzeyinden başlayıp, günümüzdeki Bulgaristan ve Romanya'nın bir bölümü ile Ukrayna'yı kapsayan coğrafya üzerinde yer alan İskitler, Perslerin saldırılarına karşı birleşmek için komşu ülkelere elçiler gönderirler.
Komşuları olan ülke halklarının kral ve şefleri Perslerin saldırı hazırlıkları karşısında ne yapacaklarını konuşmak üzere bir araya toplandıklarında İskit habercileri onlara önerilerini iletirler:
''Kenarda kalıp felaketimize seyirci kalmayın. Hep birlik olup istilacılara karşı ayaklanalım. İranlılar yalnız bize karşı değil, size karşı da yürüyorlar. Bizi köle yapmaları sonucunda sizi rahat bırakacaklarını mı sanıyorsunuz ? Eğer İranlılar, Asya'da geçmişte bizim onlara yaptığımız köleleştirmenin öcünü almak için bize yürüyor olsalardı, buraya gelmeden önce diğer uluslara saldırmazlardı. O zaman göstermiş olurlardı ki evet sadece İskitlere karşı yürüyorlar, bütün uluslara karşı değil. Ama yolları üzerindeki Getai'lere boyun eğdirmediler mi ? ''
Trakya ve Kuzey Karadeniz etrafında yer alan komşuları kendi aralarında yaptıkları değerlendirme sonucunda ikiye ayrılırlar.Geloni, Budin ve Sauromat kralları İskitlerle birleşmekten yana karar alırken, Agathyrs, Neuri, Antrophag, Melankhlenos ve Tauris'in şefleri onların tekliflerini şu sözlerle geri çevirirler:
''Eğer ilk olarak siz İranlılara saldırmış olmasaydınız; şimdi sizinle gücümüzü birleştirirdik. Ama önce siz İranlılara saldırıp orada tanrıların hoşuna gittiği sürece, biz olmadan hüküm sürdünüz. Şimdi sıra İranlılar'da ve geçmişte siz onlara saldırdığınız için bizim değil sizin üzerinize yürüyorlar. Onlar bize saldırmadığı sürece sizinle birlik olup savaşmayacağız.''
Burada geçmişin intikamını almak için geliyorlar sözlerinin nedeni, İskitlerin geçmişte yirmi sekiz yıllık Persleri baskı altında tuttukları bir sürecin olması ve İskitlerin başka bir boyu olan Massagetlerin kraliçesi Tomris'in Kyros'u yenilgiye uğratıp öldürmesi olmalı.
Komşularından bu cevabı alan İskitler Perslerin kalabalık ordusuyla düzlükte karşılaşıp mutlak bir yenilgiyle sonuçlanacak bir savaşa girmek yerine, farklı bir savaş planı yaparlar. Kendilerinin yanında yer alacağını söyleyen halklarla birleşip iki gruba ayrılmaya karar verirler.Çocuklarını ve kadınlarını ülkenin içlerine doğru yola çıkarıp Persleri karşılamak için ilerlerler.
Darius yaptırdığı boğaz köprüsünden ordusunu geçirip, Trakya'daki Getailere baş eğdirdikten sonra Tuna nehrine varır. Nehri geçtikten sonra oraya kadar gemileriyle gelen İyonyalılara köprüyü yıkmalarını ve gemilerinin mürettebatıyla birlikte karadan onunla devam etmelerini emreder.
İyonyalılar köprüyü yıkmak için harekete geçtiğinde, Mytilene'lerin (Günümüzde Yunanistan'ın Midilli adası, Yunanca Lesbos) başında bulunan Koes, Darius'a bir öneride bulunur. Ordusunun yenileceğine ihtimal vermediğini, ama İskitleri bulamayıp bu topraklarda yoksulluğa düşme ihtimalinden korkmak gerektiğini, ordusu böyle bir durumda kalırsa geri dönüş yolunda hazır yapılmış bu köprünün orduyu kurtarmak için belki lazım olabileceğini, köprüyü yıkmaktansa onu kuranları başına bekçi koymanın daha akıllıca olacağını söyler.
Darius bu fikri çok beğenir ve Koes'e ''Lesbos'lu yabancı, eğer sağ salim sarayıma geri dönersem, bu güzel öğüdüne güzel bir karşılık vermem için sarayıma gelip mutlaka beni gör'' diyerek, İyonya kentlerinin tiranlarını çağırtır. Bir kemere atmış tane düğüm atar ve İskit topraklarına girdikleri günden sonra her gün bir düğüm çözmelerini, düğümler bitene kadar köprüyü korumalarını, düğümler bittiğinde ordusuyla geri dönmemiş olursa yurtlarına dönmelerini söyleyerek ordusuyla İskitya'ya doğru yola çıkar.
İskitler Pers ordusuyla karşılaşınca, Perslere azar azar toprak bırakıp sürekli kuzeye doğru geri çekilirler. Geri çekilirken kuyuları doldurup, çeşmeleri tıkayıp otları biçerler. Önce Persleri kendileriyle ittifak kurmayan komşularının üzerine doğru çekip onları da savaşa dahil olmak zorunda bırakırlar. Kendilerinin zaten alışkın olduğu bu at üstünde koşturmaca da Persleri arkalarında dolaştırarak ordularının iyice erimesi ve güçten düşmesini sağlarlar.
Bu kovalamaca böylece sürüp giderken; Darius İskit kralı İdanthyrsos'a bir haber gönderir :
''Ey garip adam, yapabileceğin iki şey varken neden boyuna kaçıyorsun? Eğer kendini bana karşı koyabilecek kadar güçlü sayıyorsan, kaçmayı bırak benimle savaşa gir. Yok eğer kendini daha aşağı görüyorsan; efendine haraç olarak ekmek ve su getir, huzuruna çık.''
İskit kralının bu mesaja cevabı şöyle olur:
''İranlı,beni hiç kimse ne korkutabilir, ne de önünden kaçırabilir.Şimdiye kadar yapmış olduğum şey, barış zamanında da her zaman yaptığım şeydir. Bizim ne bir dikili ağacımız, ne de kentimiz var ki, yakılıp yıkılmasın diye sizinle savaşa girelim. Sizinle savaşmamız için atalarımızın mezarlarını bulup el sürerseniz, işte o zaman savaşmak için nedenimiz olur. Ama o zamana kadar keyfimiz isterse sizinle dövüşürüz. Efendilik konusuna gelince, ben yalnız iki efendi tanıyorum; atam Zeus ve İskit kraliçesi Hestia. Haraç olarak istediğin ekmek ve su yerine layık olduğun şeyleri sana göndereceğim. Cevap olarak, ağla diyorum sana.''
Bu mesajdan sonra İskitler Persleri daha fazla koşturmamaya karar verirler.Bunun yerine arada bir yemeğe oturduklarında veya gece saatlerinde Perslere ataklarda bulunup tedirgin etmeye başlarlar.
Ayrıldıkları iki gruptan birisi Persleri İskit topraklarında oyalarken, diğer grup Tuna üzerindeki köprüyü bekleyen İyonyalılara doğru yola çıkar. Buradaki İyonyalılara, onlarla bir alıp veremediklerinin olmadığını, Darius'un kendilerine verdiği süre dolunca köprüyü yıkıp, gemilerine binip ülkelerine dönmelerini ve halklarını özgürlüğe kavuşturmalarını söylerler. İyonyalılar bunu kabul ettiklerini bildirince, İskitler tekrar orduların karargahının olduğu yere dönmek için hareket ederler.
İskitler, Pers ordusunu uzun zaman İskitya'da tutabilmek, oradaki günlerini uzatıp tam bir yoksulluğa düşürüp acı çektirmek için, arada bir kendi sürülerinden bir kısmını çobanlarıyla beraber kendi elleriyle düşman kampı yakınına bırakırlar.İranlılar sürüyü görünce hemen kapıp, bu sayede biraz canlanırlar. Hala yiyecek buluyor olmanın güveniyle bir süre kıtlık içinde olabileceklerini fark etmezler.
Darius bir süre bu tuzağa düştükten sonra, sonunda aslında kıtlık içine düştüğünü görür. Persler arasında başlayan endişeyi farkeden İskit kralı, habercisiyle Darius'a armağanlar yollar.Bu armağanlar; bir kuş, bir fare, bir kurbağa ve beş tane oktur.
İranlılar bunların anlamını sorsalar da haberciden bir cevap alamazlar, akılları varsa armağanların anlamını kendileri çözmelidirler. Pers soylularından birisi olan Gobryas'a göre armağanlar şunu anlatmaktadır:
İranlılar, eğer kuş olup uçmazsanız, fare olup yerin altına girmezseniz ve kurbağa olup bataklığa atlamazsanız, yurdunuza dönemeyeceksiniz ; oklarla vurulup öleceksiniz !
İskitler Darius'a armağanları gönderdikten sonra, yaya ve atlı olarak Pers ordusunun karşısında, saldırıya geçecekmiş gibi savaş düzeninde sıralanırlar. Tam o anda, askerlerin önünden bir tavşan geçer. Bunu gören İskit askerleri gülüşüp şakalaşarak sırayı bozup tavşanı kovalamaya başlarlar.
Darius, gözcülerine İskit saflarındaki bu karışıklığın nedenini sorduğunda, İskit askerlerinin tavşan avına çıktığı cevabını alır. Bunun üzerine Darius;
''Şimdi anlıyorum ki bu adamlar bizi umursamıyor, Gobryas armağanları doğru yorumlamış.Şimdi bizi buradan kurtaracak akıllıca bir öğüt gerek'' der.
Bu akıllıca öğüt yine Gobryas'tan gelir. Gece olduğunda eşeklerle işe yaramayan adamları kampta bırakıp, İskitler ayrıldıklarını anlayıp peşlerine düşmeden, İyonyalılar süre dolduğu için köprüyü yıkmadan, Tuna Nehrine ulaşıp buradan uzaklaşmalarını önerir.
Hava kararınca planı uygulamaya koyarlar,kampta bıraktıkları eşekler etraf tenhalaşınca eskisinden daha fazla gürültü yaptıkları için İskitler Perslerin ayrıldığını fark edemez. Gün doğunca durumu farkeden İskitler hızla köprüye doğru yol alırlar. At üzerinde olmaları ve kestirme yollardan gitmeleri nedeniyle Perslerden önce köprüye varırlar.
İyonyalılara, kendilerine verilen sürenin dolduğunu, köprüyü yıkıp gitmelerini, onları köleleştiren ve İskit yurduna saldıran ortak düşmanlarını burada kendilerine bırakmalarını söylerler.
Darius'un verdiği süre dolmasına rağmen halen köprüyü yıkıp oradan ayrılmamış olan, kraldan daha kralcı İyonyalı tiranlar kendi aralarında bir toplantı yaparlar. Her birinin kentlerinde Darius sayesinde yöneticilik yaptıkları, eğer Darius yenilirse zaten demokrasi ve özgürlük için yanıp tutuşan halklarının bunu gerçekleştirmek için uğraşacakları ve kendilerinin yönetici olamayacağı konusunda hem fikir olurlar. Tiranlıklarını sürdürebilmelerinin yolu Darius'un yönetimi altında kalmalarıyla mümkün olacağı için İskitlere değil Darius'a yardım etme kararı alırlar.
İyonyalı tiranların bu tavırları, yöneticilerin halkına ihanetinin, güç ve otorite için halkının özgürlüğüne ipotek koymalarının utanç verici bir örneğidir.
İskitlere ikinci kez yalan söyleyip önerilerini kabul ettiklerini bildirirler. İskitler tarafından köprünün bir kısmını yıkmaya başlarlar.Onlara inanan İskit süvarileri köprüyü geride bırakıp Pers ordusunu aramaya çıkarlar.
Kuyuları doldurup otlakları biçtikleri için Perslerin gittikleri yönden değil batıdan dolaşacağını düşünerek o yöne yönelirler fakat Persler tahminlerinin aksine gittikleri yoldan geri geldikleri için İskitler onlarla karşılaşamaz. Gece köprüye ulaşan Pers ordusunu gören İyonyalı tiranlar küçük bir kısmını yıktıkları köprünün bu kısmına hemen gemilerini yanaştırarak Pers ordusunun karşıya geçmesini sağlarlar.
Büyük Pers İmparatoru Darius, mutlak bir yenilgiden, hırslı İyonya tiranlarının yardımıyla kurtulmuş olur. Uzun uğraşlarla hazırlandığı bu seferinden bolca kayıp ve sağ olarak kurtardığı canının kazancıyla geri döner.
Herodot kitabında, şahane İskitler olarak bahsettiği İskitlerin bu ihanetten sonra, İyonyalılara ,''Köle olmayanlarına (yöneticiler ) dünyanın en kalleş ve en alçak adamları, köle olanlarına ise kaçıp kurtulmayı en az düşünen, dünyanın en iyi uşakları '' sözleriyle, hakaret ettiklerini söyler.
Son yıllarda, gençlerin mizah dolu anlamlı mesajlarını, sıra dışı eylem ve direnişlerini hayret ve hayranlıkla izlerken, törelerini, geleneklerini ve tabii ki biraz da genlerini miras aldıkları köklerini düşününce; zaten bunları ''Yapsa yapsa bizim gençlerimiz yapabilirdi'' diye bir düşünce geçti ister istemez aklımdan.
Trakya'nın kuzeyinden başlayıp, günümüzdeki Bulgaristan ve Romanya'nın bir bölümü ile Ukrayna'yı kapsayan coğrafya üzerinde yer alan İskitler, Perslerin saldırılarına karşı birleşmek için komşu ülkelere elçiler gönderirler.
Komşuları olan ülke halklarının kral ve şefleri Perslerin saldırı hazırlıkları karşısında ne yapacaklarını konuşmak üzere bir araya toplandıklarında İskit habercileri onlara önerilerini iletirler:
''Kenarda kalıp felaketimize seyirci kalmayın. Hep birlik olup istilacılara karşı ayaklanalım. İranlılar yalnız bize karşı değil, size karşı da yürüyorlar. Bizi köle yapmaları sonucunda sizi rahat bırakacaklarını mı sanıyorsunuz ? Eğer İranlılar, Asya'da geçmişte bizim onlara yaptığımız köleleştirmenin öcünü almak için bize yürüyor olsalardı, buraya gelmeden önce diğer uluslara saldırmazlardı. O zaman göstermiş olurlardı ki evet sadece İskitlere karşı yürüyorlar, bütün uluslara karşı değil. Ama yolları üzerindeki Getai'lere boyun eğdirmediler mi ? ''
Trakya ve Kuzey Karadeniz etrafında yer alan komşuları kendi aralarında yaptıkları değerlendirme sonucunda ikiye ayrılırlar.Geloni, Budin ve Sauromat kralları İskitlerle birleşmekten yana karar alırken, Agathyrs, Neuri, Antrophag, Melankhlenos ve Tauris'in şefleri onların tekliflerini şu sözlerle geri çevirirler:
''Eğer ilk olarak siz İranlılara saldırmış olmasaydınız; şimdi sizinle gücümüzü birleştirirdik. Ama önce siz İranlılara saldırıp orada tanrıların hoşuna gittiği sürece, biz olmadan hüküm sürdünüz. Şimdi sıra İranlılar'da ve geçmişte siz onlara saldırdığınız için bizim değil sizin üzerinize yürüyorlar. Onlar bize saldırmadığı sürece sizinle birlik olup savaşmayacağız.''
Komşularından bu cevabı alan İskitler Perslerin kalabalık ordusuyla düzlükte karşılaşıp mutlak bir yenilgiyle sonuçlanacak bir savaşa girmek yerine, farklı bir savaş planı yaparlar. Kendilerinin yanında yer alacağını söyleyen halklarla birleşip iki gruba ayrılmaya karar verirler.Çocuklarını ve kadınlarını ülkenin içlerine doğru yola çıkarıp Persleri karşılamak için ilerlerler.
Darius yaptırdığı boğaz köprüsünden ordusunu geçirip, Trakya'daki Getailere baş eğdirdikten sonra Tuna nehrine varır. Nehri geçtikten sonra oraya kadar gemileriyle gelen İyonyalılara köprüyü yıkmalarını ve gemilerinin mürettebatıyla birlikte karadan onunla devam etmelerini emreder.
İyonyalılar köprüyü yıkmak için harekete geçtiğinde, Mytilene'lerin (Günümüzde Yunanistan'ın Midilli adası, Yunanca Lesbos) başında bulunan Koes, Darius'a bir öneride bulunur. Ordusunun yenileceğine ihtimal vermediğini, ama İskitleri bulamayıp bu topraklarda yoksulluğa düşme ihtimalinden korkmak gerektiğini, ordusu böyle bir durumda kalırsa geri dönüş yolunda hazır yapılmış bu köprünün orduyu kurtarmak için belki lazım olabileceğini, köprüyü yıkmaktansa onu kuranları başına bekçi koymanın daha akıllıca olacağını söyler.
Darius bu fikri çok beğenir ve Koes'e ''Lesbos'lu yabancı, eğer sağ salim sarayıma geri dönersem, bu güzel öğüdüne güzel bir karşılık vermem için sarayıma gelip mutlaka beni gör'' diyerek, İyonya kentlerinin tiranlarını çağırtır. Bir kemere atmış tane düğüm atar ve İskit topraklarına girdikleri günden sonra her gün bir düğüm çözmelerini, düğümler bitene kadar köprüyü korumalarını, düğümler bittiğinde ordusuyla geri dönmemiş olursa yurtlarına dönmelerini söyleyerek ordusuyla İskitya'ya doğru yola çıkar.
Bu kovalamaca böylece sürüp giderken; Darius İskit kralı İdanthyrsos'a bir haber gönderir :
''Ey garip adam, yapabileceğin iki şey varken neden boyuna kaçıyorsun? Eğer kendini bana karşı koyabilecek kadar güçlü sayıyorsan, kaçmayı bırak benimle savaşa gir. Yok eğer kendini daha aşağı görüyorsan; efendine haraç olarak ekmek ve su getir, huzuruna çık.''
İskit kralının bu mesaja cevabı şöyle olur:
''İranlı,beni hiç kimse ne korkutabilir, ne de önünden kaçırabilir.Şimdiye kadar yapmış olduğum şey, barış zamanında da her zaman yaptığım şeydir. Bizim ne bir dikili ağacımız, ne de kentimiz var ki, yakılıp yıkılmasın diye sizinle savaşa girelim. Sizinle savaşmamız için atalarımızın mezarlarını bulup el sürerseniz, işte o zaman savaşmak için nedenimiz olur. Ama o zamana kadar keyfimiz isterse sizinle dövüşürüz. Efendilik konusuna gelince, ben yalnız iki efendi tanıyorum; atam Zeus ve İskit kraliçesi Hestia. Haraç olarak istediğin ekmek ve su yerine layık olduğun şeyleri sana göndereceğim. Cevap olarak, ağla diyorum sana.''
Bu mesajdan sonra İskitler Persleri daha fazla koşturmamaya karar verirler.Bunun yerine arada bir yemeğe oturduklarında veya gece saatlerinde Perslere ataklarda bulunup tedirgin etmeye başlarlar.
Ayrıldıkları iki gruptan birisi Persleri İskit topraklarında oyalarken, diğer grup Tuna üzerindeki köprüyü bekleyen İyonyalılara doğru yola çıkar. Buradaki İyonyalılara, onlarla bir alıp veremediklerinin olmadığını, Darius'un kendilerine verdiği süre dolunca köprüyü yıkıp, gemilerine binip ülkelerine dönmelerini ve halklarını özgürlüğe kavuşturmalarını söylerler. İyonyalılar bunu kabul ettiklerini bildirince, İskitler tekrar orduların karargahının olduğu yere dönmek için hareket ederler.
İskitler, Pers ordusunu uzun zaman İskitya'da tutabilmek, oradaki günlerini uzatıp tam bir yoksulluğa düşürüp acı çektirmek için, arada bir kendi sürülerinden bir kısmını çobanlarıyla beraber kendi elleriyle düşman kampı yakınına bırakırlar.İranlılar sürüyü görünce hemen kapıp, bu sayede biraz canlanırlar. Hala yiyecek buluyor olmanın güveniyle bir süre kıtlık içinde olabileceklerini fark etmezler.
Darius bir süre bu tuzağa düştükten sonra, sonunda aslında kıtlık içine düştüğünü görür. Persler arasında başlayan endişeyi farkeden İskit kralı, habercisiyle Darius'a armağanlar yollar.Bu armağanlar; bir kuş, bir fare, bir kurbağa ve beş tane oktur.
İranlılar bunların anlamını sorsalar da haberciden bir cevap alamazlar, akılları varsa armağanların anlamını kendileri çözmelidirler. Pers soylularından birisi olan Gobryas'a göre armağanlar şunu anlatmaktadır:
İranlılar, eğer kuş olup uçmazsanız, fare olup yerin altına girmezseniz ve kurbağa olup bataklığa atlamazsanız, yurdunuza dönemeyeceksiniz ; oklarla vurulup öleceksiniz !
İskitler Darius'a armağanları gönderdikten sonra, yaya ve atlı olarak Pers ordusunun karşısında, saldırıya geçecekmiş gibi savaş düzeninde sıralanırlar. Tam o anda, askerlerin önünden bir tavşan geçer. Bunu gören İskit askerleri gülüşüp şakalaşarak sırayı bozup tavşanı kovalamaya başlarlar.
Darius, gözcülerine İskit saflarındaki bu karışıklığın nedenini sorduğunda, İskit askerlerinin tavşan avına çıktığı cevabını alır. Bunun üzerine Darius;
''Şimdi anlıyorum ki bu adamlar bizi umursamıyor, Gobryas armağanları doğru yorumlamış.Şimdi bizi buradan kurtaracak akıllıca bir öğüt gerek'' der.
Bu akıllıca öğüt yine Gobryas'tan gelir. Gece olduğunda eşeklerle işe yaramayan adamları kampta bırakıp, İskitler ayrıldıklarını anlayıp peşlerine düşmeden, İyonyalılar süre dolduğu için köprüyü yıkmadan, Tuna Nehrine ulaşıp buradan uzaklaşmalarını önerir.
Hava kararınca planı uygulamaya koyarlar,kampta bıraktıkları eşekler etraf tenhalaşınca eskisinden daha fazla gürültü yaptıkları için İskitler Perslerin ayrıldığını fark edemez. Gün doğunca durumu farkeden İskitler hızla köprüye doğru yol alırlar. At üzerinde olmaları ve kestirme yollardan gitmeleri nedeniyle Perslerden önce köprüye varırlar.
İyonyalılara, kendilerine verilen sürenin dolduğunu, köprüyü yıkıp gitmelerini, onları köleleştiren ve İskit yurduna saldıran ortak düşmanlarını burada kendilerine bırakmalarını söylerler.
Darius'un verdiği süre dolmasına rağmen halen köprüyü yıkıp oradan ayrılmamış olan, kraldan daha kralcı İyonyalı tiranlar kendi aralarında bir toplantı yaparlar. Her birinin kentlerinde Darius sayesinde yöneticilik yaptıkları, eğer Darius yenilirse zaten demokrasi ve özgürlük için yanıp tutuşan halklarının bunu gerçekleştirmek için uğraşacakları ve kendilerinin yönetici olamayacağı konusunda hem fikir olurlar. Tiranlıklarını sürdürebilmelerinin yolu Darius'un yönetimi altında kalmalarıyla mümkün olacağı için İskitlere değil Darius'a yardım etme kararı alırlar.
İyonyalı tiranların bu tavırları, yöneticilerin halkına ihanetinin, güç ve otorite için halkının özgürlüğüne ipotek koymalarının utanç verici bir örneğidir.
İskitlere ikinci kez yalan söyleyip önerilerini kabul ettiklerini bildirirler. İskitler tarafından köprünün bir kısmını yıkmaya başlarlar.Onlara inanan İskit süvarileri köprüyü geride bırakıp Pers ordusunu aramaya çıkarlar.
Kuyuları doldurup otlakları biçtikleri için Perslerin gittikleri yönden değil batıdan dolaşacağını düşünerek o yöne yönelirler fakat Persler tahminlerinin aksine gittikleri yoldan geri geldikleri için İskitler onlarla karşılaşamaz. Gece köprüye ulaşan Pers ordusunu gören İyonyalı tiranlar küçük bir kısmını yıktıkları köprünün bu kısmına hemen gemilerini yanaştırarak Pers ordusunun karşıya geçmesini sağlarlar.
Büyük Pers İmparatoru Darius, mutlak bir yenilgiden, hırslı İyonya tiranlarının yardımıyla kurtulmuş olur. Uzun uğraşlarla hazırlandığı bu seferinden bolca kayıp ve sağ olarak kurtardığı canının kazancıyla geri döner.
Herodot kitabında, şahane İskitler olarak bahsettiği İskitlerin bu ihanetten sonra, İyonyalılara ,''Köle olmayanlarına (yöneticiler ) dünyanın en kalleş ve en alçak adamları, köle olanlarına ise kaçıp kurtulmayı en az düşünen, dünyanın en iyi uşakları '' sözleriyle, hakaret ettiklerini söyler.
Son yıllarda, gençlerin mizah dolu anlamlı mesajlarını, sıra dışı eylem ve direnişlerini hayret ve hayranlıkla izlerken, törelerini, geleneklerini ve tabii ki biraz da genlerini miras aldıkları köklerini düşününce; zaten bunları ''Yapsa yapsa bizim gençlerimiz yapabilirdi'' diye bir düşünce geçti ister istemez aklımdan.
Bu eser Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.Bu yazının tüm hakları yazara aittir. Kaynak göstermeden kopyalanamaz ve alıntı yapılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder