başeğmezlik hikayesi


Bir başeğmezlik hikayesi anlat.
Öyle bir hikaye olsun ki
ruhu uysallıkla eğilirken aklının önünde;
aklı sınırlarının aldığı,
hiç bir gücün önünde dize gelmesin.
Özgür olmak için çırpınırken kalbi
ve sınır tanımazken bilgiye aç yüreği,
serpilip boy veren ulu bir kavak gibi
hiç kimsenin yolunu
kesmesin.

Açılmak için sıralanmışken kapılar
ve  biri omuz vurup girsin içeri
uzanıp uyusun diye özlemle beklerken
hedefinden bi haber sedirler;
uykusuzluk ölüm kadar ağır
çökse de bedenine,
rehavetle gözlerini kapatacak
hiç bir kapıyı
açmasın.

Renkli taşlarla döşeli
sonu nerede biteceği belli olmayan yollar,
üzerinde ahenkle adımlayacak
ayaklarla öpüşmek
ve kendi yolunda yürütmek için
ölesiye  hasret duyarken;
çetin ve engebeli de olsa doğru yolu,
davetkar bakışlarla kendi yoluna çağıran
göz alıcı taşlara
basmasın.

Mis kokulu çiçeklerin çevrelediği bahçede
yılların yorgunluğunu taşıyan,
doğada yarı uyku, yarı yok oluşa
terk edilmiş bir ayağı kırık tabure,
işe yaramazlığını unutup
kendi ağırlığını bile taşıyamazken;
kendisini var olma amacına döndürecek
birini beklerken ümitsizce,
yorgunluktan tükense de
oturmasın.
N.DENİZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder