eski çağdan ülkeler arası istemeden öldürmeye bir örnek

Lidya kralı Kroisos'un  M.Ö 546 Pers mağlubiyetinden sonra ülkesi Perslerin eline geçer. Lidya Krallığının hakimiyeti altındaki İyon kent devletleri de teker teker Perslere boyun eğmek zorunda kalırlar.

Pers imparatorları İyon Kent Devletleri üzerindeki kontrollerini kendi atadıkları tiranlar sayesinde sağlarlar. Tiranların yönetimdeki katı tutumları ve Perslerin uyguladıkları ağır vergiler, deniz ticareti yapan gemilere uygulanan baskılar, deniz ticaretiyle geçimini sağlayan kentlerde zaman içinde huzursuzluk ve isyana neden olur.
Kırk yıllık Pers hakimiyetinin ardından, Milet'in başı çektiği bir isyan hareketi diğer kent devletlerine de yayılır. Altı yıl süren bu isyan hareketi M.Ö 494 yılında Lade deniz savaşında Perslerin kesin galibiyetiyle son bulur.

Perslere karşı birleşen İyon kent devletleri denizde yapacakları savaş için donanmalarını birleştirirler ve ayaklanmanın önderi Milet kenti önünde Lade adasında toplanırlar. En fazla gemiyle Khios'un (Sakız Adası) katıldığı bu donanma Milet, Samos (Sisam Adası) Teos, Myus, Priene, Erythrai (Ildır-Çeşme) Phokia (Foça) ve Aiol kentlerinden Lesbos'tan (Midilli Adası)  gelen toplam 353 gemiden oluşur.

İyon kentlerinin isyan hareketini haber alan Persler, daha önceden kentlerinden sürülen ve kendilerine sığınan şehirlerin eski tiranlarıyla ayaklanmayı savaşmadan bastırmak için, isyancı kentlere haberler gönderirler. İsyandan vaz geçmeleri halinde şehirlerine herhangi bir zarar verilmeyeceğini, devam etmeleri halinde savaşın sonunda hepsinin köleleştirileceği, erkek çocuklarının iğdiş edilip, kızlarının Pers sarayına gönderileceği tehdidini yaparlar.

Tiranların getirdiği bu haber isyancı kentleri kararından döndürmez. Savaş öncesi donanmanın gevşek durumunu gören Samos'lular bunun kazanılamayacak bir savaş olduğunu düşünüp geri dönme kararı alırlar. Savaşa atmış gemiyle katılan Samos'luların geri dönme kararına, on bir komutan uymaz ve yerlerinde kalarak savaşmayı tercih ederler. Herodot, Samos Halk Meclisinin bu komutanlarının yiğitliği anısına agoraya bir dikme taş diktirilerek üzerine her birinin adını baba adıyla beraber yazılması kararı aldığını ve bu dikili taşın kendi zamanında agorada dikili olduğunu söyler.

Komşu adanın gemilerinin kaçtığını gören Lesbos'lular da Samos'lular gibi savaş alanını terk edip kentlerine dönerler. Tarihe Lade Deniz Savaşı olarak geçen bu ayaklanmada en büyük kaybı veren Khios'lular, mağlubiyetin kesinleşmesi üzerine gemisi sağlam durumda olanlar adalarına doğru; gemileri kullanılmaz durumda olanlar ise,  Mykale (Dilek Dağı) eteklerinde karaya çıkıp, oradan Efes kentine doğru kaçarlar.

didyma apollon tapınağı
                               Persler tarafından tahrip edilen Didyma Apollon Tapınağı

Denizde galibiyetle tamamladıkları savaş sonrasında Persler; tarihe düşünmeyi öğreten, felsefenin doğduğu, ilk filozofların yetiştiği ve ilk felsefe okulunun kurulduğu aydınlanmanın kenti Milet'i tarihin karanlığına gömerler.

Savaşın başında yaptıkları tehdidi aynen uygularlar ve kuşatma altına aldıkları Milet kentini yerle bir edip, çocuk sahibi olabilecek erkekleri ve erkek çocuklarını iğdiş ederler. Güzel kızlar seçilip Pers sarayına, esir edilen Miletliler Perslerin başkenti Susa'ya gönderilir. Pers kralı Darius Miletlileri Dicle nehrinin denize döküldüğü yerdeki Ampe kentine yerleştirir. Zengin Didyma Tapınağı yakılıp yağmalanır. Halkın bir bölümü sonraki yıllarda boşaltılan kente geri dönse de; Milet bir daha asla eski parlak günlerine geri dönemez.

Savaşın sonunda başkaldıran kentlerden savaşmadan geri dönen Samos dışında tüm kentlerin kaderi Milet'e benzer şekilde olur. Milet'te yaşananlar Öylesine acıdır ve halkları etkilemiştir ki, Atina'da Phyrnikhos isimli bir oyun yazarının yazdığı, Milet'in düşüşünü anlatan dramı tiyatroda sahnelenirken, izleyen halk gözyaşları içinde kalır. Bunun üzerine Phyrnikhos halka böyle büyük bir acıyı hatırlattığı için bin drahmi para cezasına çarptırılır ve dramın oynatılması yasaklanır. Tarihte fazla dramatik olduğu için yasaklanıp ceza verilen bu eserden başka hiç bir örnek yoktur sanırım.

Gelelim Pers askerlerinden kaçarak Efes'e sığınmaya çalışan Khioslulara. Khioslu savaşçılar, Efes kentinin surlarına ulaşırlar. Efesli kadınlar tanrıça Demeter adına sonbaharda düzenlenen üç günlük thesmophoria festivalini kutlamaktadırlar. Sadece kadınların katıldığı bu festivalde silahlı bir kuvvetin kentten içeri girdiğini gören Efesliler, kadınlarını kaçırmak için gelmiş bir haydut çetesi olduğunu sandıkları Khiosluları kılıçtan geçirirler. Bu olayı anlatan Herodot alın yazıları böyle oldu diyerek noktalar Khiosluların başına geleni.

Bu olayın sonunda Khios ile diplomatik bir kriz olmuş mudur bilinmez ama zaten olması da mümkün değildir. Çünkü; Persler Milet'e yaptıklarını Khios Adasına da yaparlar. Bu anlatıda bana ilginç gelen, aynı birliğin ve kültürün üyesi olan Panionion'da toplanıp dini bayramlarını birlikte kutlayan, yüz yıllarca karşılıklı ticaret yapan iki halkın insanları karşı karşıya gelince yaşanan yanlış anlama. Birbirlerini tanımadılar diyelim; Efesliler uzaktan güdümlü füzeyle vurmadı ki bu savaşçıları. Kavgaların göğüs göğüse yapıldığı bir çağda, kendilerinin dost kentten olduğunu söyleyecek sesi gür bir tane savaşçı çıkmaz mı?

İsyan hareketine katılan donanma içinde Efes, Kolophon ve Smyrna'ya ait birlikler yer almaz. Bu isyana askeri anlamda destek vermeyen Efesliler, Khiosluları zaten kaybedilmiş bir savaşta Perslerle ters düşmemek için kılıçtan geçirdiler belki de. Çünkü Perslerden zarar görmeyen kentlerin başında Efes kenti gelir.

Khiosluların başına gelene ''istemeden öldürdük'' dışında mazeret ya da açıklama bulamazlardı elbette; tıpkı dini söylemlerle iktidara gelen bir hükümetin, aynı dine mensup bir ülke ve bu ülke içine yukarıdan yağdırılacak bombaları taşıyacak, başka bir dine mensup ülkelerin savaş uçaklarını askeri üslerine yığmalarının sebebini, geçerli bir gerekçe yaratmadan seçmenlerine ve halkına açıklayamayacağı gibi.

Halka anlatılan gerekçelerden veya altta yatan başka nedenlerden dolayı girişilen bu uçak düşürme eylemi; ülkeyi politik Efeslilerin mi, yoksa cengaver Miletlilerin mi kaderine ortak edecek, zaman gösterecek. Bizlere bırakılan tek seçenek ise sahnelenen oyunu izlemek.







6 yorum:

  1. Sondaki izahınız şahane. İnşallah sahneledikleri oyun ellerine yüzlerine bulaşır. Teker teker hepsinin maskesi düşer, foyası ortaya çıkar. Ellerinize sağlık, yine bir şeyler öğrenmiş şekilde ayrılıyorum buradan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeter ki bizleri bulaştırıp halkın geleceğini karartmasınlar da nerelerine bulaştırırlarsa bulaştırsınlar diyesi geliyor insanın :)

      Sil
    2. Koca bir kahkaha koyverdim gitti :) Aynen öyle, milleti hiçi hiçine yakmasınlar da nereyi münasip görürlerse oralarına bulaştırsınlar...

      Sil
    3. Kahkahana ortak ettin beni de bu sözlerle :)) Umarım ağlanacak duruma düşmeyiz sonra.

      Sil
  2. Biliyor musun kafamda enteresan bir hikaye vardı. Perslerle ilgili savaşı tam bilmiyordum. Yalnız yazını okuyunca öyle üst üste örtüştü. Anlatamam. Biraz daha bekleyelim, bakalım benim hikaye ne zaman olgunlaşmak? :)) Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Rica ederim. Merakla bekliyorum hikayeni.

    YanıtlaSil